Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '11

 
Kategori
Haber
 

N.Ç. Kararına “Yaygara” edenler, dikkatle okumalı…

N.Ç. Kararına “Yaygara” edenler, dikkatle okumalı…
 

YÜZ KIZARIR ve AR DAMARI ÇATLAMAZSA ÇÖZÜLEBİLİR...


Son günlerin “Yaygara” şeklindeki konularından biri de “N.Ç. kararı” olarak adlandırılan ve “Küçük yaştaki kız çocuğa tecavüz”e verilen ceza…

Hemen her konuda olduğu gibi, bilen, bilmeyen, ağzı olan herkes konuşuyor, şimdi de benim yapacağım gibi…

Yargının verdiği karar, kesinleşmemiş de olsa, insan vicdanını sızlatabilir. Ancak, olayın “Hukuk” boyutuna bakmadan yapılan eleştirileri ben yanlış buluyorum.

Bu konuda “Son olmamış” yani “Kesinleşmemiş” kararı veren Yargıtay 14. Dairesi Başkanı Fevzi Elmas, “N.Ç. kararı yaygarayla çözülmez. Verilen karar daha kesin bir karar değil, buna taraf olan ve kanun yoluna gitme hakkı olan kişilerin yasa yoluna müracaat etme hakkı var. Bu karar kesinleşmemiş bir karardır” demiş…

Sonuna kadar doğru bir laf…

Hemen her konuda yaptığımız gibi “Yaygara” ederek sonucu değiştirmek mümkün değil, eğer “Hukuk devleti” iseniz ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Hukuk devleti” olduğu anayasada belirtilmiştir.

Nasıl ki Ergenekon, Balyoz, KCK gibi davalarda “Yaygara” ile sonuca varılamıyorsa, bunda da varılması mümkün değil.

Diğer bir tarafı…

Eğer “Yasama” olarak yasayı doğru ve ihtiyaca cevap verecek gibi yapmamışsanız, “adam kurtarmak” için yasalarla oynamışsanız, çıkacak sonuç da vicdanları elbette rahatsız edecektir.

TCK, 1 Haziran 2005 tarihinde tamamen değiştirilerek yürürlüğe girmiştir. Yasa, her iki kanun arasındaki farklı ceza var ise, sanık lehine olanından hüküm kurulmasını öngörür.

Mağdur, failin fiiline karşı “Karşı koyabilecek” durumdayken karşı koymamışsa, karar fail lehine işler.

Bu olayın başından sonuna kadar “Yasa” penceresinden baktığımızda ki başka açıdan nasıl bakılacak bilemiyorum, kurulan kararı irdelemek için eski ve yeni TCK’ya bakmak zorunludur.

Kararı kuran mahkeme de, onaylayan veya bazı bölümlerini reddeden Yargıtay Dairesi de bunlara bakmıştır ve kararını ona göre vermiştir.

Şimdi biz diyoruz ki “Sen kanuna bakma… Bu vicdanları rahatsız eden bir durum… Kızın ‘Kendi rızası’ ki bu nasıl oluyorsa, buna da bir kenara bırak, bu işe karışan ne kadar adam varsa, ebesini belle…”

İyi de ağabeylerim, bu işin ne tarafına “Hukuk” ve “Yasa”yı koyacağız, onu da bi söyleseniz…

Bu konuda benim vicdanım rahatsız değil mi?

En az herkes gibi benim de vicdanım rahatsız. Ama ortada bir de “Kanun” denilen şey var. Eğer biz bu kanunları uygulamayacak da “Vicdana” göre karar kuracaksak, vallaha benim önüme gelse bu iş, hepsinin de kellesini vururum, vücutlarını lime lime eder, her bir parçasını da bir dağ başına atarım ki kurtlar kuşlar yesin diye…

Çözüm mü?

“Karar” konusunda ortalığı velveleye verenler “Çözüm” diyorlarsa, ben en ön safta varım…

Buyurun…

Hatta böylesi bir karar alanların bile kellesini alalım, ne dersiniz?

Bir de… O “Çocuk” yaştakileri o yola itenleri, anneleri, babaları da bu işin içine katalım. Mesela 5 lira karşılığında satılan Adana’daki kızın ailesi gibi…

Sonuç olarak, bırakın yargı “Yasaya” göre uygulamasını yapsın. TBMM de “Yasama organı” olarak yapacağı bir şeyler varsa, önce onu yapsın…

Yani “Yaygara ile bir yere varılmaz” sözü doğru, önce “Yasama”, sonra da “Yargı” görevini yapacak… 

Sonra da yayın organlarında olduğu gibi fotğrafları karartmak yerine, biraz yüzlar kızartılmalı...

04 KASIM 2011

İBRAHİM PEKBAY

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..