Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '06

 
Kategori
Mizah
 

Gülelim

Gülelim
 

Ciddi konular sıkıyor sürekli olursa, bazen geyik muhabbeti yapmak, günün sıkıntılarından uzaklaşmak da gerekiyor. Geyik muhabbeti yapmak da pek kolay değil. Geyik sizin kültürünüze uyacak, okumuş yazmışsanız geyiğiniz de okumuş yazmış olacak, gülmek zamanı bile sesli gülmeyeceksiniz. "Ağır ol molla desinler" mahiyetindeki sözlere layık olmak lazım. Gülmek bile seviyelere katmanlara ayrılmalı. Sanki İngiliz kraliçesi ve kralıyız gülersek incilerimiz dökülür, dağılırız, cıvırız. Cıvımak gerekmez mi ara sıra, çok samimi gördüğünüz insanlar arasında? Cıvımak nedir ki, "neşenin freni patlamışına cıvımak" denir. Esprili cıvımak, insani cıvımak kadar güzel ne var ki, yeter ki kimsenin ayağı kayıp düşmesin cıvık zeminde. Gülme dengesi, cıvıma dengesi, ciddi olma dengesi dengelerin dengesi, hayat bir cambaz ipine döner bazen ve belki her zaman, düşmeden yürüyeceksin. Düşersen sonra el alem ne der!!! Ne derse desin diyemezsin ki, düşe kalka öğrenilecek şeyler vardır, ama el alem hayatında hiç düşmemiş kalkmamıştır ve o nedenle seni garip bir şekilde ayıplar. "Aaaaaaaaaa olmamış" deyiverirler, kendisinin ne kadar "olduğu" ise hep meçhuldür.

Sevmek bile o yüzden dengesiz bir zeminde gezer, öyle seversiniz ki onun için ölürsünüz, öyle nefret edersiniz ki öldürürsünüz. Bu kadar ölü sevici olmak insanın geyik muhabbetini ve gülmesini ve cıvımasını da engeller bir şekilde. Asık suratlı laubalilerin gezdiği sokaklarda sizin güler yüzlü ciddiyetiniz kaynar gider. Gülmek zayıflıktı ve dahi ayıptı, neşe kötülere mahsustur, "vay kendini parayla satan vay".

Hoşgörünün sınırı nereye dayanır? hoşgörülü olmak güçlülük müdür, zayıflık mıdır? Sert olunca, ezince mi egemenlik ve bilgi pekişiyor? İnsan ruhunda garip dalgalanmalar var. Görüyoruz ki biri sert olunca daha çok korkulup saygı duyuluyor, onu kızdırmamak için elden gelen yapılıyor. Diğeri toleranslı ve güler yüzlü ise "o bizden nasıl olsa" mantığı öne çıkıyor bizim coğrafyada. Oysa bu kendine saygısızlıktır.

Hoş görmek nasıl bir şey, hoş görmek "delidir ne yapsa yeridir" diye gülüp geçmek anlamına gelmez. Hoş görmek karşısındakini bilmek anlamındadır, onu bildiğinizde hoş gördüğünüz hataların yinelenmeyeceğini bilmektir. Yoksa sür git hata yapılsın biz de hoş görelim demek değildir. Hoşgörünün sınırı bu yüzden sevginin derecesi ile doğru orantılıdır. Bu çifte standardı yaratır. Hayatın adaletini bozar. "Bana kızdın ama ona kızmadın" gibi durumlar ve serzenişler ortaya çıkarır. Hayat çifte standartlarla yaşanıyor sevgi yüzünden. Bu kaçınılmaz bir şey. Çifte standartlara kızarken, kendi çifte standartlarımızı sorgulamak işimize gelmiyor. Yemeğin güzel tarafını koyduğumuz insan bunu niye hak etmiştir, veya niye ona sevgimiz fazladır? Adalet bekleyen , adil olamıyor ne yazık ki. Adalet çok mu duygusuz bir şey, duygular adaletsiz davrandırsa da mutlu ediyorsa , adalet ne zaman önemli oluyor?

Bu muhabbet şimdi geyik muhabbeti olmadı bana göre, yine daldık ciddiyetin içine. Geyik muhabbeti de bir yetenek gerektiriyor. Mesela "ÖSYM ..tümü ye" şarkısındaki gibi. Bir başka zeka tiri gerektiriyor. Önemli olan bu zekayı algılamaktır. O şarkı çıktığında ÖSYM başkanının tepkisini çok takdir ettim, kızıp "bu ne edepsizliktir" demedi ve güldü, şarkıdaki vurguların doğru olduğunu söyledi. İşte güzel bir bilgili insanın hoşgörü mesajı.

En sıkıntılı dönemlerde çıkar üstün mizah eserleri, rahatlık mizahı öldürür geyiği artırır, o nedenle batılı mizah dergileri ile doğulu mizah dergileri arasında çok farklılık vardır. Amerikan MAD ile bizimkileri karşılaştırın göreceksiniz farkı, mizah neymiş geyik neymiş, cıvımak neymiş çok güzel ortaya çıkıyor farklılıklarda.

Geyik rahatlık, mizah sıkıntı ürünüdür desem düşünmeden, çok mu abartmış olurum durumu?
Mesela ben aşağıdaki fıkrayı yazdığım için mizahi mi, geyikçi mi,olurum yoksa cıvıdın mı derler.

Üç sarhoş randevu evi kapısına dayanırlar. Mama bakar bunların bir şeyden anlayacak hali yok, her birini şişme kadınların olduğu odalara vermiş. Yarım saat sonra üçü dışarı çıkmış. İkisinin yüzünden mutluluk akıyor, üçüncüsü bir karış suratlı. İlk ikisi mamaya teşekkür ederler, çok güzel bir yarım saat geçirdiklerini söylerler. Mama üçüncüye döner "ne oldu, suratınız niye asık sizi memnun edemedik mi" der adam "her şey başta çok iyi idi, bir ara heyecanlandım kadını memesinden ısırdım, o anda kadın yellene yelllene camdan dışarı uçtu gitti."

Gülelim

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..