Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gün ağarınca boynum bükülür..

Gün ağarınca boynum bükülür..
 

Gün ağarırken, boynum bükülür. Dalarım uzaklara gönlüm kırılır..

Güne başlarken de tuaf bir burukluk olur nedense hep içimde. Aslında yeni gelen günün, içimizi aydınlatması ve geçmiş günün izlerini yok etmiş olması gerekmektedir.. Yaşadıklarımız gün içerisinde herne kadar rutin gibi görünse de içimizde söyleyemediklerimizi eklediğimizde günleri hiç biteremiyiz..

Neden gizleme ihtiyacı hissederiz düşündüklerimizi yada yaşadıklarımızı.. Güven duygusu bu kadar mı köreldi? Oysa insanoğlu yaradılışın bir kuralıymış gibi paylaşımsız bir hayatı düşleyemez.. Paylaşır, paylaşır ve sonunda kiminle neyi nasıl paylaştığımızı hatırlamadan sonlara doğru hafif bir rüzgar da esse pişmanlığa dair ohhh be diyerek bir rahatlama dalgasıyla kendimizden geçeriz. İşte o an üzerimizden sanki tonlarca yük kalkmış ve biraz olsun hafiflemişizdir.

Bende paylaşımsız bir hayatı düşleyemezken bir o kadar da kaçar olmuşumdur çevremdekilerden.. Oysa güzel yada kötü hissettiğimiz anların değeri ne olursa olsun içimizden geldiği gibi dışa vuruş versiyonları arasında işte sırf o hafif rüzgarın şiddetinin artmasıdır beni çekimser yapan..

Şimdilerde gün herne kadar buruk başlasa da bu günlerde bende, dün geceyi atlamışsam şayet bitmiştir gözüyle bakıp yeni gelen günde doğar oluşumun pastasını hergün uğradığım kafede kutluyorum..:)) aaaaaaa yine ne kadar uzun bir cümle kurdum ard arda sıralan..:))

Geçen akşam televizyonda Asi dizisini seyrederken o çiftlik evinde gözüm kalmadı değil.. Gözümün kalması bir yana çoçuklar gibi şenlenip ağlama fasıllarımın yanında birde bende böyle bir yerde yaşamak istiyorum diye hüngürt türünden gözyaşı senaryoları eşliğinde boşalmalarımda cabası...:))

Nerdeydik? Ne anlatıyordum da buraya nasıl geldim..)) Bugün bir arkadaşımla sohbetimizin başlangıç noktası Cağaloğlu Sütiş'ti. Sonlara doğru ise nereden nereye bile diyemeden bir anda Haçlı seferlerine kadar yol aldığımız farkettik...:))Konumuz aslında Sultanahmet'in tarihi dokusunu kaybetmeden mistik kokusuyla hala nasılda dimdik ayakta oluşu idi..

Yok ya konumuz buda değildi ...)) Kız arkadaşını ziyareten takılı kalmak zorunda olduğu bir şehr_i İstanbul'un güzelliğine hayranlık duyuluşu..

Bizans döneminde olsun yada Roma İmparatorluğu'na ev sahipliği yapmış bu şehir gerçekten bana göre dünyanın en harika şehirlerinden biri.. Sadece bu medeniyetler mi? Gelmiş geçmiş bütün medeniyetlerin yada dünyanın bir incisi bana göre.. Yanlızca İstanbul mu?? TÜRKİYEM BENİM CENNET VATANIM öylesine güzel ve değerlisin ki dilerim ALLAH'tan kimsenin gücü seni parçalamaya yetmez.. Onlar parçalanır da tez vakitte yok olur giderler...

 
Toplam blog
: 67
: 606
Kayıt tarihi
: 11.09.07
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. 13 yaşında bir kız çocuğum var. Hayatı inişli çıkışlı, her halinde seviyor..