- Kategori
- Deneme
Gün gelir boran duman olur

Bu dünyada Krallar böyle zevkli, sefalı, şaşaalı saraylarda yaşarlar!
Biz henüz bu dünyaya gelmeden onlar geldiler. Yokluk, darlık, ilim ve bilim kıtlığı içinde viran olmuş bu güzel ülkeyi temelleriyle, duvarlarıyla çatısıyla sağlam ve muhkem bir vatan olarak bize tesis ettiler.
Didindiler, çabaladılar sonra her canlıda olduğu gibi İhsan edilen ömrü tamamlayıp göçüp gittiler. Onlar çok inançlıydı, bu güzel ülkelerini çok sevdiler.
Bizim kadar yalan söylemediler, hile yapmadılar, çalmadılar, güçlerini kötüye kullanmadılar. Haksızlık yapmadılar.
Onlar yoklukta, kıtlıkta, darlıkta doğruluklarıyla başardılar, bizler varlıkta yalanlarla, hilelerle başaramadık.
Helal membasına giden yolda yürümedik, haram membasına giden yolda yürüdük. Bu dünyadan göçenlerin yolunda yürümedik, ayrı yollardan geçmeyi denedik yarı yolda kaldık. Sevgiyi, ilgiyi, güveni yitirdik.
Birbirimize üstü kapalı kuyular kazdık, karanlıklarda yürümeyi sevdik. Birbirimizi yedik bitirdik.
Elimizde sadece temeli sarsılmamış, duvarları çatlamamış, çatısı akmamış sağlam bu güzel vatanımız kaldı.
Göçenlerimizi unuttuk, insanlığımızı yitirdik. Göçenlerden intikal eden veraseti bitirdik.
Biz gelecek nesillere hiçbir şey bırakmadık. Elbette onlarda daha sonra gelecek nesillere bir şey bırakmayacaklar.
Peki, neden böyle oldu:
NEFSİMİZİN ve BENLİĞİMİZİN kölesi olduk.
Tıpkı G-20 liderler zirvesine katılacak olan Suudi Arabistan Kralı Salman Bin Abdulaziz ve Prens El- Velid bin Telal gibi.
Zirve başlamadan günler öncesi Suudi Kralına ait 16 kamyon özel eşya, 65 adet özel yapım Mercedes marka otomobil Antalya Belek’teki Mardan Palace Hotele nakledildi.
Kral ve mahiyetindekiler için 546 adet saray odası kiralandı. Suudi Kralı ve beraberindekilerin Mardan Palace Hotelin bir günlük giderinin Bir milyon doların üzerinde olacağı hesap edildi.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve derince düşünün. Suudi Arabistan’da hiç fakir, yoksul, öksüz ve yetim yok mu? Bu para Kralın babasından mı kendisine intikal etti.
Âlemlere rahmet, dünyanın kendisine hasret kaldığı Peygamberimiz Hz. Muhammed bir dakika, bir saat, bir gün böyle şaşaalı bir zevk, sefa sürdü mü? Kral Salman kimin hak ve hukukunu böyle har vurup, harman savuruyor.
İşte bu örnekte olduğu gibi dünyayı çok sevdik, dünyaya damat olmak için yalana, hileye, haksızlığa, hırsızlığa başvurduk. Helâlı, haramı birbirinden ayıramadık.
Canlılara acımadık, doğayı katlettik. Bu dünyadan göçenler neden geldi, neden gitti hiç düşünmedik. Yaşamı çekilmez hale getirdik.
Acılar, hüzünler çoğaldı, sevgi, ilgi, saygı ve mutluluk azaldı. Güven kayboldu, huzur zayi oldu. Dünya bazılarına cennet, bazılarına cehennem oldu.
Hiç düşünmedik başkalarına ait gücü, kudreti, nimeti Rahmani değil şeytani kullanmanın elbette bir zararı, bir külfeti vardır.
Bir gün gelir bunun diyetini ve kefaretini ödemek gerekir.
Başkalarının gücünü kullanarak, başkalarının hakkını midelerine indirerek, omuzlarındaki heybeyi haramla doldurarak zevk, sefa içinde geçen bir yaşamla dünyaya yar olunmaz.
Bizden öncekiler nasıl göçtüyse kalanlarda, kalanlardan sonra gelenlerde onlar gibi göçecek.
Evet, her gecenin bir sabahı olur, ancak sabahın mı, yoksa gecenin mi sayısı fazla olur onu kimse bilemez.
Nice gerçek güçlüler ve nice sahte güçlüler birçok insanın günahını omuz heybelerine doldurup bu yalan, han dünyadan göçüp gittiler.
Her kes yaptıklarının hesabını o esas yüce divanda ödemeyi, orada rezil ve rüsva olmayı bekleyeceğine, bu dünyada ödese daha hayırlı olur.
Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.
Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN