Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Günaydın mösyö

ABD merkez bankası başkanı Bernanken, birkaç gün önce yaptığı konuşmada “Ekonomide denetimin artırılması gerektiği” konusunu gündeme getirdi. Haberi okur okumaz gülümsedim. Günaydın Mösyö diye mırıldanmaya başladım. Biranda zihnimde başka çağrışımlar dolaştı. Krizle ilgili neler söylendi, neler yazıldı. Usumda kalanları irdeledim.

Doların 1200-1300 aralığında dolaştığı zaman bazı öğretim üyeleri, “Dolar eşittir bir lira olacak devri geliyor” dediler. Bazıları ”Düşük kur yüksek faiz sakıncalı bir yaklaşımdır. İhracatçı kan ağlıyor “ diye yazıp, konuştular. Bir süre sonra, doları liraya eşitleyenler, doların “1500-1600 aralığının ekonomi için yararlı olacağını” vurguladılar. Dolar 1800’e dayanınca, hepsinden feryat başladı.

Krizle ilgili söylenenleri, us da canlandırmak mümkün değil. Bazıları, ekonomimizin sağlamlığını ileri sürerek ayrışacağımızı söylediler. Buna inananlar, teğet sözcüklerini kullandılar. Son veriler karşısında susması gerekenler. “Biz demiştik” edebiyatına başladılar.

Ekonomik krizle ilgili, 15.04.2008 tarihli Malatya Bakış Gazetesinde “Birazda Ekonomi Konuşalım” başlıklı yazımda, ülke yöneticilerinin yönetim açısından beceriksizliğini irdelemiştim. Asıl suçlunun, on yıldan fazla merkez bankası başkanlığını yapan Grenspan’in olduğunu, Bernanken’in krizi kucağında bulduğunu belirtmiştim. Barnenken krizle uğraşırken, Grenspan’in sağda solda konferanslar verdiğine anlam veremediğimi yazmıştım Bu yazımdan on ay sonra, krizden Grenspan’in de sorumlu olduğu yazılıp konuşulmaya başlanıldı.

Neden Sayın Bernanken’e günaydın mösyö dedim. Son konuşmasında denetim sözcüğünü kullandığı için. Kişinin uzmanlık bilgisi kadar, yöneticilik becerisi de önemlidir. Krizle ilgili kesin verilerden bile söz edilemiyor. Neye göre konuşulmaktadır?

Devletler iflas etti. Ünleri okyanusları aşan kurum ve kuruluşlar battı. Nedeni, iyi yönetilememektir. Yönetim biliminin babası olarak anılan Frederick Winslow Taylor, yönetimin beş ana prensibini açıklarken, (Sonraları bu prensibi yediye çıkaran oldu) değerlendirme (Kontrol) sürecinin üzerinde önemle durmuştur. Denetimsiz bir yönetimin olamayacağı ilkesi vurgulanmıştır.1980 yıllarda tartışılan SİSTEM görüşünün temel felsefesi ise, girdi ve çıktı arasında ki geri beslemenin sürekliliği ilkesini öngörmektedir. 1990 yıllarda, yönetimde TOPLAM KALİTE ilkeleri tartışılmaya başlanılmıştır. Tüm tartışmaların özü, denetimsiz yönetimin olamayacağı ilkesidir.

Profesyonel yönetici, matematiksel verilere sosyal anlam yükleyerek irdeleme becerisini gerçekleştirebilmelidir. İnsan odaklı ve müşteri odaklı yönetimlerde, pedagojik bilgiler de çok önemlidir.

.Gelinen nokta, mevduat -mevduat türevleri ile kredi- kredi türevlerinin kontrollünü gerçekleştiremeyen bir uygulamanın ortaya çıkardığı bataklıktır. Bu sistemlerin, diğer sistemlerle (Sigorta ve kredi kartları gibi) olan ilişkilerinin yarattığı sorunlara, her gün bir yenisi eklenmektedir. Sonuç, küresel bir kriz.

Düşünüyorum, 2007 ler de konuşulan ekonomik verilere ne oldu diye. Krizin ilk aylarında monetarizmin iflası konuşulunca kızılıyordu. Zordaki bankalara devletin yardım yapma fikri yadırgandı. Öyle bir aşamaya gelindi ki, bazı kuruluşların devletleştirilmesinin gerekliliği ortaya çıktı.Rusya de ki uygulama şekliyle komünizm, batının uyguladığı monetarizm ile de kapitalizm çöktü. Gerçekleri kabul ederek, yeni çıkış yolları aramak zorunluluğu ortadadır

Ekonominin temel iki ayağı olan üretim-tüketim ile mevduat-kredi sisteminin iyi organize edilmesi gerekmektedir. Bu örgütlenmenin ortaya çıkardığı denetim sisteminin gerçekleştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanmasının zorunluluğu, artık anlaşılmalıdır. . İletişim çağında, her türlü veriye anında ulaşabilen yönetici kadro, bu verileri analiz ederek karar sürecine katmasını bilmelidirler.

Bugüne kadar öğrenilen tabular yıkılmıştır. Gelinen nokta, sermayenin ulusu olmadığı aşamasıdır. Serbest piyasa ekonomisi, küresel dünyanın modeli olarak ortaya çıkmıştır. Sisteme, sürekli denetimi gerçekleştirecek model oluşturmak gerekmektedir. Sorumluluk duyan halk kitlesi, sorumluluk duyan sermaye sınıfı, sorumluluk duyan işçi sınıfı yaratılmalıdır. Refah için üretim, insanca yaşayabilmek için paylaşım. Bu unsurlar olmayınca, ekonominin de, demokrasinin de işlemediği görülmektedir. Daha çok kazanma hırsının ve sorumsuzluğun sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. .

 
Toplam blog
: 97
: 463
Kayıt tarihi
: 07.02.09
 
 

1944 yılında Arapgir'de doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Arapgir'de, lise öğrenimini Ankara Gazi Li..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara