Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Günümün en güzel saatleri

Günümün en güzel saatleri
 

Bir türlü romantik insan olamadım, hani şöyle olur olmaz zamanda içinde sevgi kelebekleri pırpır eden cinsinden değilim…

Yağmur yağdığında elimde şarap kadehi ile yağmuru izlemişliğim yoktur, zaten şarabı da sevmem ya. Hatta “bugün yağmur var İstanbul’da” romantizmine takılıp çamurun, selin içinde ekmek parasına koşanları düşünemeyenlere tilt  olurum…

Kelimelere romantik anlamlar yükleyemem, devrik cümlelerle betimlemeler yapamam, sözcükleri gerçek anlamından uzaklaştırıp, hacimleyemem…düz direk söylerim, yazarım.

Bir parkta oturup, usanmadan birbirlerinin gözlerinin içine bakan, hiç konuşmadan orada öylece oturup ‘susalım sevgilim, konuşsun gözlerimiz’ diyen sevgililere hayret ederim, ne yalan söyleyim ben o anda gülerim, ya da gülemem bu sefer de yüzüme kramp girer….

Anlayacağınız romantik değilim, her zaman yüreğimle beynim arasında bir şeyler hep cız cız ederek gider gelirler…  

Amma velakin bazı anlar vardır ki romantikliğin çok ötesindedir, hani acaip bir haz verir insana, çoğaldığını hissedersin…

Midende kelebekler uçuşmaz, sen o kelebeklerin renklerini düşünürsün…

Güvercinlerin guguklarını dinlersin, ona eşlik eden diğer kuşlarla birlikte yarattığı eşsiz senfoniye kulak kabartırsın…

Doğayı dinlerken, çöp toplayıcılara günaydın demeden geçemezsin, ‘günaydın, emeğin değerini bulsun dilerim, kolay gelsin’ der selamlarsın o sabahın sessiz emekçilerini…

Kopuk’u sokağa özgürlüğüne salarsın, onun mahallenin sembolü olmuş bir bacağı kesik bembeyaz çoban köpeği kankası ile oynaşmasına gülersin, siyah ve beyaz, Beşiktaş gibi olurlar…

Kahvesiz hiç olur mu sabahlar? Aramızda 30 yıldır süregelen öyle bir aşk yaşanıyor ki o beni içiyor, ben de onu…bir ayıkıyoruz bir kendimize geliyoruz ki olamaz böyle bir aşk. Sigara karşıtları hiç kızmasın, aç karnına sigara mı içilirmiş diyenler de hiç kusura bakmasın, sigaramın dumanına sarar sarar saklarım ben kahvemi…

Çocukluğumdan beri günümün en güzel saatleri, sabah 6 – 8…herkes uyur, sen uyanıksın ya, bir adım önde hissedersin kendini.  Pazar günü bile olsa “erken” olabilmek sanki bir ayrıcalıkmış gibi gelir sana. Hiç anlayamadım geç uyanmaları. Eğer ki çok yorgunsam geç uyananlara özenmedim dersem yalan olur ama yine de kargaların kahvaltısına yetişebilmek için gözlerim anında açılır sabahın altısında. İsterse gece yarısından sonra uyumuş olayım, fark etmez.

Benim adım “erkenci”, öyle derlerdi anam babam kardeşlerim…her şeyim erken oldu, erkenden uyandım, erken sevgilim oldu, erken evlendim, erken çocuk doğurdum, okulları erken bitirdim, randevularıma hep erkenden gittim, hüzünlerim erken sevinçlerim erken.

Neyi yakalayacaktım ya da yakaladım, acelem neydi bilmiyorum ama, hep geç kalmaktan korkmuşumdur. Unumu erkenden eleyip eleği yerine erkenden asmış olmak bana iyi geliyor.

Bir Pazar günümün erken saatleri yine, balkonumda oturmuş rengarenk sardunyalarımın, petunyalarımın arasında yazıyorum. Kopuk ayağımın dibinde kıvrılmış, yumuşacık tüyleri tenimde (bak şimdi yumuşacık tüyleri tenimi okşuyor mu yazmalıydım yoksa) …

Amaaann, romantiklik kim ben kim, iç bir yudum kahve daha soğutmadan, yak bir sigara daha…

Erken de olsa geç de olsa, karış güne…

Keyifli pazarlar dilerim…

Bu şarkı benden erkencilere gitsin :) ..."Güneşin olsun gönlünde" - İlkay Akkaya





 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..