Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Güven, ürkek bir kuştur

Güven, ürkek bir kuştur
 

Çok çabuk kanat çırpar. Avuçlarınızdan kayıp, kaçıverir de ne olduğunu anlayamazsınız başınıza gelenin. Ardından bakarken, kanadında giden kazanımlarınızın gölgeli siluetlerine.

Hayatın her anında ve alanında bu denklem sürüp gider. Kah farkındayızdır tepkimenin, kah umurumuz duymaz, kah cahil-cühelasıyızdır çevremizde yanıp-dönenin, haberimiz olmaz.

Aşk, evlilik, aile, iş, kariyer, sosyal hayatlarımız ve kendi iç güvenimiz ile istikrar bulan psikolojik dünyamız, hep bu “güven” denen mefhumun katalizör etkisiyle işleyen, hastalıklı işleyen ya da işleyemeyen mekanizmalar olarak karşımıza çıkar.

Bütün tarafların da kaybettiği nadir oyun teorilerinden biridir güven kuşunun kanat çırpıp uçması ellerimizden. Aşk-sevgi ilişkilerimizde ya da iş hayatımızdaki münasebetlerimizde; inşa ettiğimiz güven ortamının, karşılıklı sadakatin yıkılıp-ayaklar altında kaldığı zamanlarda acaba kimler kazanmaktadır? Taraflardan biri olmadığı kesin ama bu durumdan çıkar sağlayan, üçüncü kişi ve tarafların hoşuna gideceği kat’idir.

Karşılıklı güven ilişkisinin sağlanmasında kullanılan harcın üç temel malzemesi vardır: Sevgi (muhabbet), saygı (karşılıklı değer verme ve bunu hem karşıya hem de çevreye hissettirme), ortak amaç.

Sevgi ve muhabbettin, pozitif elektriğin olmadığı bir sosyal alış-verişte, güven teşekkül etmesi imkansız gibidir. Bu gibi bir durumda oluşabilecek en muhtemel sonuç, karşılıklı olarak güvenir gibi yapmak ya da taraflardan birinin gerçekten güven duyması, diğerinin ise onu istismar etmesidir.

Sevgi tek başına yeterli olmayacaktır, güvenebilmek için. Sevgi temeli üzerine inşa edilen saygı, harcın sağlam olmasında bir diğer olmazsa olmaz malzemedir. Sevmeden saygı duyamazsınız. “Ben onu sevmem ama saygı duyarım” gibisinden, özellikle iş hayatında kullanılan ifadelere gülüp-geçiniz efendim. Bunlar safsatadır. Bir insan, diğer bir insanı sevmiyorsa, o insandan saygı duymasını beklemek, olsa olsa ham hayalcilik olur.

Birbirini seven ve karşılıklı saygı gösteren iki insanın en tipik özellikleri; birbirlerinin istedikleri şeyleri yapmaya çalışıp, istemedikleri durumlardan da kendi özgür iradeleri ile özenle kaçmaya çalışmalarıdır. Bu demek değildir ki her kişi karakterinden sıyrılıp karşı tarafın robotu olacak. Burada kastedilen can alıcı nokta, ilişkide bulunduğumuz kişiyi üzmeyecek, rahatsız etmeyecek derecede fedakarlık göstermektir. Tabi ki karşıdan fedakarlık görerek de aynı zamanda. Sevgi, çok güçlü bir tarafıyla da fedakarlık yapmaktır. Yüce Mevlana’nın sözüyle; “Aşk, geçmektir”.

Güven ortamının tesisindeki üçüncü olmazsa olmaz harç malzemesi de ortak amaç birliğidir. Aynı hedefe koşan insanların, aralarında güven ilişkisi yaratmaları, sevgi ve saygı aromalarını da katabilirlerse münasebetlerine, çok daha kolay ve kalıcı olacaktır. Ben başka şeylerin peşinde iken, sen apayrı ideallere yelken açmışsan nasıl güvenebileceğim sana dostum? Nasıl hemdert olup, ağlayabileceğim hüznünle ve nasıl gülebileceğim sevincinle? Zor değil mi? Hatta imkansız.

Bir insanın güvenini kazanmak, biraz daha iddialı bir tezle, o insanın kalbini kazanmakla eş değerdir. Ve kalp, çiçek gibidir. Soldu mu bir kere, kolay kolay bir daha iflah olmaz. Çiçeklerimizi devamlı sulamayı, arada güneşe çıkarmayı ve gerektiğinde toprağını değiştirmeyi nasıl unutmamamız lazım ise güvenini kazandıklarımızın ve kaybetmek istemediklerimizin de mütemadiyen suyunu, güneşini ve toprağını ihtimal etmemeliyiz.

Sevgi, beslenmek ister tıpkı güven gibi; saygı, aydınlık ve şeffaflık ister yine tıpkı güven gibi; hedefler, istekler, geçmiş ve gelecek tazelenmek ister son kez güven gibi.

Güven, ürkek bir kuştur. Çok çabuk kanat çırpar. Ardından, kanadına bakıp da kalanlardan olmamanız dileklerimle...

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..