- Kategori
- Siyaset
Güzel Şeyler Olacaktı, Hepsi Hüsran Oldu
- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Güzel şeyler olacak” cümlesinden, bu gün geldiğimiz noktada hiç de güzel şeylerin olmadığını görüyoruz.
- Nedendir bilmiyoruz, Oslo görüşmeleri neden tıkandı?
- Erdoğan neden Kürt politikasında taban tabana zıt politikalar izlemeye başladı?
- Müzakereyi, görüşme yollarını açık tutmak yerine, neden Erdoğan tüm müzakere ve görüşme yollarını kapatacak bir yola girdi?
- Habur sürecinin yaşandığı o günlerden, bugün sıkı bir çatışma sürecine girildiğini ibretle izliyoruz. Ülkenin dört bir yanı kan deryası… PKK eylemleri son üç aydan beri dalga dalga Kürt coğrafyasına yayılmış durumda. Daha geçen hafta on asker öldü. İki gün öce altısı asker biri sivil yedi kişi PKK eylemi sonrasında yaşamını yitirdi. Yol kenarlarında bulunan kilolarca patlayıcılar, kıl payı kurtulan yaşamlar… On asker, altı asker derken, her gün ölen birer, ikişer askerleri görmüyoruz bile… Oysa daha yakın zamanda, yani onbeş ay kadar önce ortalığı vaheylaya veren hükümet ve konuşlandırdığı basın-medya ayağı top yekün, “İşte şimdi PKK yandı, darmadağın olacaklar” diye gürlemiyorlar mıydı? “Demokratik açılım” dediler, ardından “Kürt Sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimin sorunu vardır” kibrine döndüler.
- Oysa bizim söylediklerimiz gayet açık ve net…
- Gencecik insanlar ölüyor ama kamu gücünü elinde tutan hükümet hamaset satıyor. Bize çözüm lazım… Bize savaş lazım değil. Bize lazım olan gencecik insanların yaşatılması, gencecik insanları kör kurşunlara hedef etmek değil.
- Siyasal iktidarın politika değişikliği sonrasında onlarca genç insan yaşamını yitirdi. Oysa demokratikleşme sürmeli, “Kürt Sorunu” diye tabir edilen sorun temel İnsan Hakları ve demokrasi sorunu olarak ele alınıp yola devam edilmeliydi. Hiçbir şey olmasa bile, bu gün bu kadar şiddetli düzeyde PKK eylemleriyle karşı karşıya kalmazdık. Her gün gencecik insanların ölüm haberleri insanların yüreğini dağlamazdı.