- Kategori
- Psikoloji
Hâl Dili
Pek çok banka, alışveriş sitesi, hastane, işletme, sıradan onlarca kurum/kuruluş tarafından ve sosyal medya arkadaşları (!) tarafından gönderilen doğum günü kutlama mesajlarını aynı sıradanlıkla okurken karşıma çıkan bir mesaj bu yazıya sebep oldu: "Varlığından nefes aldığınız, varlığınızla da nefes olabildiğiniz insanlarla birlikte, sağlıklı ve huzurlu uzun yıllar dilerim"
İnsan sosyal bir varlıktır ve bu yönüyle de ona yaşamı hem kolay hem de güzel ve anlamlı kılan önemli unsurlardan biri de, diğer insanlardır. Peki yüzlerce insan arasında bazılarını daha önemli/anlamlı kılan nedir? "Hiçbir insan bir diğerini eli, ayağı, beyni vardır diye "var" kabul etmez. Bir insanı diğeri için var kılan, karşısındakinin kendisiyle kurduğu anlam bağıdır "diyor İsmet ÖZEL.
Birini "var" eden yani "önemli" kılan bu bağ nedir ve nasıl kurulur peki? Farklılık yaratan bir bağın, birinin diğerine sıraladığı iltifatlar, medhiyeler ile veya tersine, eleştiriler ile olamayacağı, sadece sözcüklerle kurulamayacağı muhakkak. Zira kelama eylem de gereklidir. İnsanların sadece kelimelerine değil hâl dillerine bakmak gerekir. Hâl denilen durum, duygu ve düşüncelerin riyasız, maskesiz şekilde dışa vurumudur. Kaygısı, heyecanı, sevinci, hüznü her şeyi hâl ile aşikâr olur kişinin. Ve takdir edersiniz ki,aşikar olanın itibarı da olur. Edilen kelama icraat gerekir, aksi, zaman kaybı, sonrası yürek yorgunluğudur.
Bizleri yanılgıya düşüren, hayal kırıklıklarına sürükleyen ve yalnızlığı bize daha cazip (!) kılan en önemli sorunumuz , insan ilişkileri konusundakien temel hakikatleri iyi niyete kurban etmemizdir. Şaptan şeker olamayacağını bildiğimiz halde anlamsız beklenti içine girer sonra da büyük bir sürprizle karşılaşmış gibi "eyvah" ederiz. Tecrübelerin en özel ve yalın anlatımı olan atasözlerini ve fıkraları yabana atmamak gerekir. Bakın bahsini ettiğimiz konu hakkında güzel bir fıkra; "Nasreddin Hoca eşeği hava alsın diye dama çıkarır. Belli bir zaman sonra da eşeği indirmeye çalışır lakin eşek inmez. Uzun uğraşlar veren ama başarılı olamayan Hoca eşeği damda bırakır ve iner aşağıya. Eşek damda zıplarken düşer ve ölür. Akibeti ibretle izleyen hoca; “Demek ki eşeğin mertebesini yükseltirsen hem bulunduğu yere zarar verir hem de kendine” der. İnsan ilişkilerinde de durum aynen böyledir. Hâl dili ile kelamı uyuşmayan, hâline bencil hakikati yansıyan birine karşı sergilenen güzel davranışların adı gereklilik, özveri, saygı değil zaman kaybıdır ve hatta enayiliktir.
Yolculukta heybemizde taşıdığımız seylerdir bize güç veren ve bizi biz yapan. İnsan neye sarılırsa, neyle beraberse o olur, ona dönüşür. O yüzden, uygulaması söylemesi kadar kolay olmasa da, meşgul olunan, zaman ve emek verilene dikkat etmek gerekir.
"Birşeyi kırk defa söyleyince olur"muş.
Hadi yürekteki dile gelsin o zaman tam kırk defa;
"Varlığından nefes aldığınız, varlığınızla da nefes olabildiğiniz insanlarla birlikte, sağlıklı ve huzurlu uzun yıllar..."