- Kategori
- Futbol
Haftanın Renkleri: Sarı- Lacivert, Haftanın Skoru: 3:0

http://www.fenerbahce.com/galeri.php?frm_id=436&sira=15#galeri_anchor
Gençlerbirliği maçının eğlenceli geçeceğinden kimsenin kuşkusu yoktu. En kötü ihtimal "beraberlik" olurdu. Ama ipin ucunda tarihi bir rekoru kırmak vardı:
Kendi rekorumuzu kendimiz kırardık ancak!
8. hafta 3G haftasının ilkiydi ve rakibimiz de ligin yenilgisiz başkent ekibi, Gençlerbirliği. Her maçımız zorlu geçse de Gençlerbirliği yenmeye alışık olduğumuz bir takım. Üstelik öğleden sonra başkentte önemli bir maç daha vardı, renkdaşımız ezeli dostumuzu ağırladı, formaları da sanki İstanbul'dan kargo ile yollanmış, klasik sarı çubukludan. Dostumuzun bu renklere karşı allerjisi olduğu da kesin. Nitekim aslanlar 83 dakika dayanabildiler, sonra yağmur gibi geldi goller, ilk golü Messi attı sanki, ikinci gol ondan da güzel...Kaptan Hürriyet'inki ise üstüne kaymak.
Ezeli dostumuz üzüldü Ankara'da. Onların öcünü almak da bize kaldı. Ankara'da ne kadar gol, İstanbul'da o kadar. Gençlerbirliği de güzel oynadı, yoksa maç bu kadar beğenilmezdi. Hakem Kuddisi Müftüoğlu, önceki maçları kadar önplana çıkmadı, sarıkartları bol kullanmasına rağmen.
Fenerbahçe, oyuna iştahlı başladı, iştah artıran nedeni, maçın yıldızlarından biri olan Emre açıkladı. Emre en iyi oyununu oynadı hem de sinirlenmeden, kart görmeden. Diğer iyiler Bilica ve Baroni'ydi. Kaleci Volkan kalesinde devleşti, gerçi gol yese de farketmezdi, bir fazlası gelirdi elbet. Maçın yıldızı yine Kaptan'ı Pasifik (Derya az gelir) Alex de Souza oldu, aslında 3-4 gol atması işten bile değildi, Dos Santos ve Güiza atsın da güven kazansınlar, demeseydi.
13 sayısı uğursuz sayılsa da bize hep uğurlu geliyor. 13. dakikada Alex'in gol atacağı içime doğdu ve yanımdakilere söyledim, bir de 55'te olacak dedim, o biraz gecikti. Lugano atmadan önce de gol kokusu ekrandan dışarıya sızdı sanki. Maç çok keyifliydi, diğerlerinin aksine stadımız hem dopdolu hem de tam destek oldu taraftarlar, arada bir ses kısılması yaptı yayıncı kuruluş, o da Kadıköy'de de yapılıyor bak, demek için. Oysa ki geçen hafta tüm küfürleri dinledik canlı canlı.
Fenerbahçe kalan 7 haftada iyi oynamadan kazanmıştı, nasıl olsa oynayarak kazanır umudumuz hep vardı, 8/8 rekoru kırmak bir bakıma katalizör etkisi yaptı. 3 G'den biri bertaraf, sıra 2. G'de.3. G'nin ise hiç şansı yok, o el mahkum Kadıköy'de.10/10 gibi tarihi bir rekoru kırmak isteyecektir Sarı Kanaryalar.
Maçın efendisi baştan sona Fenerbahçe idi. Elektrik kesintisi olmadı hiç. Birçok maçımızda olduğu gibi tam 10 net gol pozisyonu var. Öyle duran top ya da karambol filan da değil, takım halinde hücum takım halinde savunma yaptılar. Özellikle Emre ve Cristian top çalmada başarılı oldular. Dos Santos 2. golde asist yapmasına rağmen iyi değildi. Mehmet Topuz attığı serbest vuruşla yine direkten döndü, ayrıca Topuz, savunmada daha faydalı oluyor sanki. Roberto Carlos kulübeye alıştırma yapıyor. Keyifsiz gözükse de biraz dinlenmesinde fayda var. Avrupa maçlarında sahneye çıkar nasılsa. Semih de öyle, sıkışmayınca almıyor onu Daum. hem Semih'i koruyor hem de körüklüyor. Semih her zaman görevini yapar.
Daum, sonuca odaklı çalıştırıyor, bu nedenle "kazanacağız" dediyse merak etmeyin 90 dakika bekleyin. Hedefi küçültüğü filan hikaye, sırasını bekliyor bence.
Kulakları çınlasın, Dede, bizim maçları takip ediyor mu acaba?
Sözün özü, kazanmak güzel şey. Şimdi kalan rakipler Fener'i yenen ilk takım olma yarışına girecekler ve var güçleriyle saldıracaklar. Bakalım elimizi ilk öpen kim olacak?
Yenmesi onlardan, tebrik etmesi bizden.
İyi seyirler!