Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

Halkımız güncel olayları değerlendiriyor...

Halkımız güncel olayları değerlendiriyor...
 

resim...www.internethaber.com


 

"Haydi gözümüz aydın en sonunda barış geliyor."
 
"Barışın gelmesini hepimiz isteriz de, bu barış ne karşılığı gelecek?
 
"En önemlisi akan kanın durması. Gerisi o kadar önemli değil."
 
"Yani ülke bölünürse önemli değil mi?"
 
"Ülkenin bölüneceğini de nereden çıkardın?"
 
"Bak sana bir soru sorayım. Eğer komutanlar cezaevinde olmasaydı ve ordu bu kadar pasifize edilmeseydi, Öcalan'la görüşmeler yapılabilir miydi?"
 
"Böyle bir durumda ordu buna izin vermezdi herhalde. Ama Başbakan radikal bir karar aldı ve siyasi risk alarak Öcalan'la masaya oturmaya karar verdi."
 
"Öcalan'la ilk görüşmeler ne zaman yapıldı? Hatırlıyor musun?"
 
"Yok hatırlamıyorum."
 
"Öcalan'la görüşüldüğü ilk defa Oslo görüşmelerinin ses kayıtlarının meydana çıkmasıyla anlaşıldı. Bu kayıtlar meydana çıkınca Cumhuriyet savcısı, Mit müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadesi almak istedi. Ama Başbakan buna izin vermedi. Eğer izin verseydi, sıra kendisine gelecekti."
 
"Ama genelkurmay eski başkanının örgüt suçlamasıyla ifadesinin alınmasına sesini çıkarmadı."
 
"Onu karıştırma. Şimdi beni iyi dinle"
 
"Ne söyleyeceksin"
 
Bu çok önemli. Çünkü geleceğimizin şifreleri Oslo görüşmelerinde gizliydi"
 
"Oslo görüşmelerinde kimler vardı? Orada ne konuşulmuştu?"
 
"Devlet tarafında Mit istihbarat daire başkan yardımcısı Afet Güneş, ile o zamanlar Mit müsteşar yardımcısı görevinde bulunan Hakan Fidan vardı."
 
"Peki orada kimlerle görüştüler?"
 
"Sabri Ok ve Mustafa Karasu ile görüştüler."
 
"Onlar da kim?"
 
"Mustafa Karasu,Avareş ve Hüseyin-Ali kod adlarını kullanan Karasu 1950 Sivas Gürün doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler'de okurken Abdullah Öcalan ile tanıştı. PKK Terör Örgütünün İran ve Kuzey Irak kamplarında sorumlu olarak faaliyet gösterdi.
 
1979'da İstanbul Migros ve Diyarbakır Bakteriyoloji Enstitüsü soygunu ile bir gazeteciyi öldürmeye teşebbüs eylemlerine katıldığından dolayı tutuklandı. Bursa Özel Tip Cezaevi'nden 1992'de tahliye edildikten sonra yurt dışına kaçarak Berlin Kürdistan İşçi Kültür Merkezi başkanlığına getirildi.  Özellikle Alevi kanadı yönlendiriyor.
 
Ankara grubunun en etkin ismi olarak tanımlanıyor. KCK'nın asıl lideri olduğu yönünde bilgiler var."
 
"Peki Sabri Ok'un görevi ne?"
 
"Sabri Ok, PKK'nın 1984 Eruh ve Siirt baskınlarının planlayıcısıydı. 20 yıl cezaevinde yattı. Bu sürenin önemli bir bölümünde örgütün “cezaevleri sorumlusu” ydu. Öcalan’ın yakalanmasından sonra PKK militanlarının ülke dışına çıkartılması operasyonunu, Öcalan’ın talimatıyla Bursa Cezaevi’nden onun yürüttüğü söylendi. 2005'te tahliye oldu, askere alındı. Manisa'da askerlik yaptı. Askerlikten sonra Kandil'e gitti. Avrupa'ya giderek KCK'nın sorumluluğunu üstlendi."
 
"Hakan Fidan şimdiki Mit müsteşarı değil mi?" Onun eski bir astsubay olduğu söyleniyor."
 
"Evet doğru. "Mit müsteşarları 1992 yılına kadar ağırlıklı olarak Korgeneral ve Orgeneral rütbesindeki askerler arasından seçilirdi. O tarihten sonra Mit müsteşarı siviller arasından seçilmeye başlandı. 2010 yılında ise 2001 yılında astsubaylıklan ayrılmış Hakan Fidan Mit müsteşarı olarak atandı."
 
"2001 Ak Partinin kuruluş tarihi değil mi?"
 
"Evet. Öyle. Ordudan ayrılmış eski bir astsubay, 2001'den itibaren iki yıl Avustralya Büyükelçiliği'nde Kıdemli Siyasi ve Ekonomik Danışman olarak görev yapıyor ve daha sonra da 2003'te Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Başkanlığına atanıyor."
 
"Ne kadar hızlı bir yükseliş bu!"
 
"Bu kadarla kalsa iyi, 2007 yılında  Başbakanlık müsteşar yardımcılığı görevine gelen Fidan,17 Nisan 2009'da Millî İstihbarat Teşkilatı müsteşar yardımcılığına getirildi. Emre Taner'in görev süresinin dolmasının ardından, 25 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarı görevine atandı."
 
"Geçim sıkıntısı çeken diğer emekli astsubayların kulakları çınlasın."
 
"Evet, haklısın. Şimdi gelelim en önemli noktaya. Oslo görüşmelerine. O görüşmelerdeki satır başlarını buraya sıralıyorum."
 
"Anlat bakalım"
 
"Hakan Fidan o görüşmede kendisini şöyle tanıtıyor:
 
"Ben öncelikle Merhaba diyorum. Tanıştığımıza memnun oldum. Bu ekibin yeni üyesiyim. Afet hanımın da dediği gibi yaklaşık bir ay önce İmralı'da Sayın Öcalan'la bir araya geldik. Zaten ismimi söylemiştim. İsmim Hakan Fidan. Müsteşar yardımcısıyım. Başbakanımızın özel Temsilcisiyim. (Bu görüşmelerin kesin tarihi bilinmiyor, ancak Hakan Fidan o tarihte müsteşar yardımcısı olduğuna göre bu görüşme 27 Nisan 2009 tarihi ile 25 Mayıs 2010 tarihleri arasında yapılmıştır.)"
 
Konuşma sırasında konu  yerel yönetimlere geliyor,  Fidan şöyle devam ediyor:
 
İktidar beş sene önce dedi ki: Biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz. Belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz. Milli Eğitim şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz. Valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere, uzun vadede belediyelere gidecek." (Söz ettiği tarihte Cumhurbaşkanı, Ahmet Necdet Sezer olduğu için bu söylenenler uygulamaya geçmedi. İki defa geri çevirip, Anayasa mahkemesine gidince o zaman kaldı gitti.) 
 
Bu kaydın yayınlanmasından sonra deşifre olan Afet Güneş, PKK lıların çözüm 6-7 seneyi bulmasın, bir an önce çözülsün önerisine karşı şu cevabı veriyor.
 
"Yani bu neresinden bakarsak bakalım, çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden, anayasa değişikliğinden, Öcalan'ın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skala var. Üç beş ayda çözülemez diyor. (Başbakanın temsilcilerinin bu sözleri çok açık. Önce anayasa değiştirilecek. Sonra Öcalan özgür olacak. Başbakanın gönlünde yatan Başkanlık. Oldu olacak Erdoğan Başkan, Öcalan da Başkan yardımcısı olsun)
 
Bakın Mit istihbarat daire başkan yardımcısı Afet Güneş, 7 şehit verdiğimiz PKK'nın Reşadiye saldırısı için PKK'lılara nasıl bir soru soruyor?
 
"Reşadiye o kadar gelme geçme bir yol ki ne zaman organize oldular da hemen böyle birdenbire aşka gelip, eylem yapacak gücü buldular? (Görüntü olmadığı için Afet Güneş'in yüz ifadesini bilemiyorum ama bu soruyu sorarken ses tonunda sanki bir espri yapar gibi bir hal vardı.)
 
Sabri Ok'un cevabı şöyle:
 
"Bizim güçler her tarafta var onu söyleyeyim. Türkiye'nin her tarafında var. Karedenizde de var, toroslarda da var." 
 
Afet Güneş bu söze şöyle karşılık veriyor.
 
"Biliyoruz bu arada metropolleri de doldurdunuz, patlayıcılarla doldurdunuz."
 
Sabri Ok "Yok canım" diyerek bu konuyu noktalıyor. 
 
"Vay canına. Yani Oslo görüşmelerinde Öcalan'ın serbest kalacağını söylemişler demek ki."
 
"Evet aynen öyle. Bu konuşmanın bant linkini aşağıya veriyorum zaten. Daha sonra açıklanan İmralı tutanaklarında da bu durum teyit edildi."
 
"Anayasa'da Türk kelimesini de çıkarırlar mı dersin?"
 
"Şimdiden başladılar bile. Bak Batman'daki Cumhuriyet meydanında bir gece içinde "Ne mutlu Türküm" yazısı kaldırılıp, yerine "Yurtta sulh, Cihanda sulh" yazısı yazıldı. İşin garip tarafı da bu yazıyı değiştirenler meçhul"
 
"Çok ilginç. Peki askeri casusluk nedeniyle tutuklanan subaylar için ne diyorsun?"
 
"Ergenekon'a  ve Balyoz davalarının içine sokulmayan subaylar için ortaya bir askeri casusluk olayı atıldı. Eğer eskort kızlar devreye girmeseydi bu dava askeri mahkemelerde görülecekti. Ama işin işine eskort kızları soktular ve sırf bu nedenle dava sivil mahkemelerde görülüyor."
 
"O davada son durum ne?"
 
"İzmir'de aralarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel K.’nın da bulunduğu 88’i tutuklu 357 sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen "gizli belge ve belge bulundurma" soruşturmasında hazırlanan iddianame 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
 
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca "fuhuş yaptırılan kadınlar aracılığıyla yüksek rütbeli askeri personelin uygunsuz görüntülerini çektikleri ve bunlarla şantaj yaparak bazı askeri bilgileri elde ettikleri" iddia edilen suç örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, 88’i tutuklu 357 sanık hakkında 2 yıl ile müebbet arasında değişen hapis cezaları istendi."
 
"Bu durum karşısında iktidarın önünde hiçbir engel kalmadı yani."
 
"Evet öyle. Sonuç olarak şu anda baharla birlikte barış havası geldi. Herşey günlük gülistanlık görülüyor. Ama bunun sonunda, Erdoğan Başkan olacak ve yeni kabul edilen Büyükşehir Belediyeleri yasasıyla, bu büyükşehirler bir nevi eyaletlere dönüşecek. Önce özerk Kürdistan kurulacak. Daha sonra da bağımsızlık isteyecekler."
 
"Nereden biliyorsun?"
 
Bak hatırlarsan 7 Şubat 2011 tarihinde "AKP ile BDP nin yolları nerede kesişiyor?" konusunda karşılıklı bir konuşma yapmış ve ben onu blog haline getirmiştim. Buraya tıkla istersen. Orada yazdıklarımın hepsi şimdi gerçekleşiyor. Bu blogda yazdıklarım da kısa sürede gerçekleşecek. Bak görürsün."
 
"Yani Erdoğan Başkan olurken Öcalan serbest kalacak öyle mi?"
 
"Durum onu gösteriyor. Referandumda oy verecekler iyi düşünmeliler bence."
 
"Eğer kan duracaksa Öcalan serbest kalsın"
 
"Oldu canım. O zaman kan duracaksa bağımsız Kürdistan da kurulsun. Bak bundan sonra "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü kullanmak bile yasaklanabilir. Bu arada aklıma gelmişken Türk Milli Takımı ilk maçını Romanya ile yapmıştı, son maçını da belki geçtiğimiz günlerde Macar Milli Takımıyla yaptı."
 
"Neden böyle bir şey söyledin?"
 
"Anayasadan Türk kavramı çıkarılırsa artık Türk Milli Takımı diye bir takım da olmayacak da ondan."
 
Oslo görüşmelerinin bant kaydının linki:
 
 
 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..