Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Hanefi Avcı'nın bana 25 TL, bir top A4 kağıdı ve yarım kutu toner borcu var -1

Hanefi Avcı'nın bana 25 TL, bir top A4 kağıdı ve yarım kutu toner borcu var -1
 

Bir Kitap Yazdı 2 milyon Lira (eski parayla 2 trilyon Lira) Kazandı

Hanefi Avcı'nın kitabı Haliç'teki Simonlar şimdiye kadar 567 bin tane satıldı, 14 milyon lira ciro yaptı. Bu cirodan Avcı'nın payına düşen yaklaşık 2 milyon lira.

Kitabla İlgili Birkaç Bilgi

-Kitabın tamamı indexle (11 sayfa) birlikte 597 sayfa.

- Kitap iki bölümden meydana geliyor. İlk bölüm "Devlet" 394 sayfa. Bu bölümde Hanefi Avcı, göreve başladığı 1976'dan beri görev sahasında yaşadıklarını anlatıyor. İkinci bölüm "Cemaat" 294 sayfa. Avcı bu bölümde ise "cemaat"in devlete sızmasını, devlette yapılanmasını ve bu yapı içindeki uygulamalarını anlatıyor özellikle.

[ Dipnot-1: Birçok kişinin iddia ettiği gibi (Ki yazar Belma Akçura Haber Türk'te açıkladı bunu.) kitabın ilk şeklinde (Hanefi Avcı kitabı yazdıktan sonra ilk defa Belma Akçura'ya gönderiyor.) 2. bölüm olan Cemaat yok. ]

Hanefi Avcı Bu Kitabı Niçin Yazdı?

Haber Cumhuriyet Gazetesi'nden, "2007'de telefonlarının dinlenmeye alındığını, komployu fark edince İçişleri şikâyette bulunduğunu anlatan Avcı, tüm yaşananları başbakanın başdanışmanına anlattığını aradan zaman geçmesine rağmen harekete geçildiğini görmeyince kitap yazmaya karar verdiğini ifade etti." (Cumhuriyet, 21 Ağustos 2010)

Kitaba Göre Hanefi Avcı'nın Ruh Hâli

Özellikle kitabın birinci bölümü iyi okunduğunda Hanefi Avcı'nın bir megoloman olduğu çok açık görülür. Ben... ben... ben... diye başlayan cümleler, paragraflar. Daima önde olmak, farklı olmak vazgeçilmezleri. Bunu yaparken içinde bulunduğu teşkilâtı sürekli eleştiriyor. 1980 öncesi sokak hareketlerine katılanların ideolojisini o zamanlar bir ortaokul öğrencisi bile bilirken bakın Avcı ne diyor: "Biz terörle mücadelenin ekip âmiriydik ama mücadele edeceğimiz grupları tanımıyorduk. Devlet bizi 6 yıl meslek okulunda okutmuş, masraf etmiş, ... ama asıl gerekli olan bilgileri bize vermemişti.(sy.52) Bu eleştiriyi birinci bölümde sık sık dile getiriyor.

Genel Bağlamda Kitabın Muhtevâsına Dair

Bir kere şunu söylemeliyim: Birçok kişi bu kitabı okumadı. Satın almış olsa da okumadı. Çünkü 597 sayfalık bir "tuğla" kolay kolay okunmaz. Üstelik kitapta bir şekilde geçen olay ve kişilerle ilgili asgari bilgi gerekliydi okuyucuya. Yoksa polisiye bir roman gibi algılanabilirdi okuyucu tarafından.

Bunun yanı sıra kitap, çıktığı gibi taraflar oluşturuverdi. İki anahtar kelime vardı: İzinsiz dinlemeler ve cemaatin devletin - özelikle emniyetin- içinde yapılanması ve cirit atması. Bunun içindir ki Hanefi Avcı'nın geçmişe ait karanlıkta kalan - ya da bilinen ama unutulmak istenen- uygulamaları bir kenara bırakılarak özellikle CHP, bazı sol gruplar, sosyal demokratlar (Hadi diyeyim cemaat ve AKP karşıtları) tarafından mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar bu kitaba. Hanefi Avcı'ya sahip çıktılar. Hatta CHP'li bir heyet Silivri'de Avcı'yı ziyarete gitti. Bu taraf kitlenin amacı belliydi: Cemaat üzerinden AKP'ye yüklenmek ve AKP'yi yıpratmak. Bir zamanar bayağı akıllı olan Sebahattin Önkibar'ın cümlesi ise en garibiydi bence: "Bu kitap, AKP'yi bir değil bin kere kapattırır."

Oldu olacak kitabı okurken aldığım notlardan birkaçını da yazayım:

-Kitapta yeni bir şey yok. Birinci bölümde anlattıkları doğru ama eksik. Mersin'de görevde iken yaptıkları sığ, pavyon kapama vb. olaylarla sınırlı. Diyarbakır'da görevde iken öldürülen Vedat Aydın vb. olaylar çok sathi. İnsan bu bölümü okuyup bitirince şunu diyebiliyor kolayca: Yahu anlatılan olayları bu şekilde o yılları yaşamış sıradan bir gece bekçisi bile anlatabilir.

[ Dipnot-2: Avcı, Mersin'de şoför ve garson dövmelerini kolayca anlatabildiği halde "Devrimci Yol Masası" başında iken yaptıklarını anlatmıyor. Mesela Şaban Dayanan'a uygulanan işkenceler, Ali Uygur'un ölmesi gibi. Ki yıllar sonra Şaban Dayanan Avcı ile karşı karşıya geliyor. Dayanan çektiklerini anlatınca Avcı, "Bunlar o zaman devletin politikasıydı ama şimdi değişti... üzgünüm." diyor. ]

-İkinci bölümde belge bilgi birkaç dilekçeden ibaret. Kitabın o bölümlerinde iddialarını ispatladığı falan yok. "Gerisi savcıya kalmış." mantığı hâkim.

-Birinci bölümde Ergenekon'u ciddiye alırken ikinci bölümde içini boşaltmaya çalışıyor. 1997'da Susurluk'ta sanık olarak "Jİtem"in var olduğundan, 1988'de kurulduğundan bahsedip özellikle Veli Küçük'ü zor durumda bırakırken bu kitabında, "Veli Küçük suçlu masum mu bilmiyorum." diyor.

- Bir de şu gariplik göze çarpıyor: Avcı, 34 senedir (1976-2010) emniyet teşkilatının çeşitli kademelerinde görev yapmış biri. Yeni mi öğreniyor emniyette cemaat yapılanmasını, izinsiz dinlemeleri, ihbar mektuplarını, "cemaat karşıtı" kişilerin karalanmasını?

-Kitabı (1. bölümüyle) aslında 10 Nisan Polis Günü'nde yayımlamayı düşünüyor. Ama kendisinin -kimsenin bilmediği numarası- dinlendiğini fark edince (Aslında Necdet Kılıç'ın telefonu dinlenirken dinlemeye takılıyor Avcı.) (büyük ihtimâlle) ikinci bölümü de alelacele yazarak (yazdırarak, mı deseydim acaba?) referandum öncesinde (zamanlamaya dikkat lütfen!) piyasaya sürüyor.

[ Dipnot-3: Geçen hafta Haber Türk'te gazeteciler kitabı tartışıyordu. Önder Aytaç ikinci bölümün 3 gazeteci tarafından yazıldığına dair iddiaların var olduğunu söyledi. Nedim Şener sesini çıkarmazken, Saygı Öztürk, " Hanefi Avcı'nın (teknik destek için) yardım alması neden bu kadar abartılıyor?" deyiverdi. (Haber Türk, 3 Ekim 2010, 22.34) ]

Yazımın bu bölümü için son söz: Hanefi Avcı bana kitabının orijinalini aldığım için 25 TL, hakkında internette bilgi toplayıp kağıda aktardığım için 1 top A4 kağıdı ve bu işi yaparken yazıcının tonerinin yarısı bittiği için yarım kutu toner borcu var. Çünkü kitaptan hareketle söylersem "Batı cephesinde yeni bir şey yok." Bu kitap yerine 3 tane Hilmi Yavuz kitabı okuyabilirdim meselâ.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara