- Kategori
- Aşk - Evlilik
Hayal gerçekten güzeldir!

Siz hiç, indirimli bilet attınız diye, size paso soran, bir otobüs şoförü ile seyahat ettiniz mi hayalinizde?
Hayallerde paso sormaz otobüs şöförleri. Gerçekte ise “ paso” sorarlar pasonuzu.
O otobüsten indiğinizde,karlı bir istanbul sabahında sahil boyunca yürüdüğünüzde, hiç ıslanmaz çoraplarınız. Hayallerde su geçirmez en “dandik” ayakkabı bile.
Sevdiğinizin sizin hoşunuza gitmeyen kıyafetleri sorun olmaz hayallerde,o sizin en sevdiğiniz kıyafeti giyip gelmiştir çünkü.
Her iyi yönü olan vakanın en az bir de kötü yönü vardır,hayallerde de durum değişmez.
Hayaller tek kişiliktir ve yalnız kuranı ısıtır.
Gerçekler vardır bir de! Hayaller kadar sevimli ve çekici olmayan .Yavandır gerçekler çoğu zaman,henüz yalanlarla parlatılımadıklarından olsa gerek hamdırlar henüz ve insanın canını fena halde sıkarlar!
Gerçekleri aklının bir köşesine atmayı tercih eder insan genelde,mutfaktaki kırıntıları halının altına itmeyi tercih ettiği gibi.
İşte böyle bir gerçekten bahsetmek istiyorum, karnıma sancılar girse de haykırmak istiyorum gerçeği...
Bugüne dek sevdiğim hiçbir kadın benim onları sevdiğim kadar sevmedi beni.
En güzel kurdelayla süslediğim ve hediye paketlerine sarmaladığım kalbim kibarca geri çevrildi hep.
Hediyemi gömleğimin cebindeki her zamanki yerine koyup düştüm yollara...Her denemede büyüdü gömleğimdeki kan lekesi,çocukluğumda olduğum penadur iğnelerine alıştığım kadar çabuk alışamadım bu acılara. Her seferinde daha çok yandı canım.
“Her yarayı bu kadar kolay saklayabilseydik keşke
Kolumuzdaki yanığı, uzun kollu gömleğimizin altına saklayabildiğimiz gibi.
Ama, hiç aksatmadı yaz, her ‘haziranda’ geldi...”
Zerdüşt şöyle buyuruyor Niçe’nin diliyle: ‘ben bu kulakların duyacağı ağız değilim’
Evet. Belki de susmak daha değerlidir bazı zamanlarda. Sizin söylediklerinizi duyacak kulaklara sahip değilse eğer karşınızdaki ya da sizinki, onların duyacağı ağız değilse,susmak daha değerlidir.
İki de bir gerçek deyip duruyorum.Gerçek ne diye soracaksın, hayal ne?
Sevdiğim kadınları hep kız kulesine götürdüm ben.Dönüşte Salacak’a geçer Üsküdar’a kadar yürürdük. Kış olurdu mevsim,üşürdük
Gerçek şu dostum; benim sevdiğim kadınların hiçbiri ne kız kulesine gittiler ne de Üsküdar’a yürürken üşüdüler.
Ayağına su girmeyen,pasosu sorulmayan ve üzerine en sevdiğim kıyafeti giyip çıkagelen güzel,büyük ihtimalle,bambaşka hayellerin peşine takılarak okuyordu, Tuna Kiremitçi’nin bir kitabını, benden çok uzaktaki odasında ve sıcak çayını yudumlarken...
İşte gerçek tastamam bu.
Bugünlerde okuduğum bir kitaptan ilham alarak, senin beni sevmemenin bana iyi gelen yanlarını düşünüyorum,cinselliğe kıyısı olmayan bir ülkede,sana sarılamamanın bana iyi gelen yanlarını düşünüyorum.
Neden konuşmadığımı soruyor çevremdekiler, merak etmeyin bunalımda falan değilim...ben ne zaman ağzımı açacak olsam senden bahsetmek istiyorum fakat sevmiyorum adının başka dillerdeki aksini,kimse bilmesin istiyorum ismini.
Susuşlarım bu yüzden, bir duman şarkısı gibi ‘kendime saklıyorum seni.’
Ne zaman elime kalem alsam kelimeler sana doğru koşuyor,başka konular açmaya çalışsam bile her cümlemin sonu sana çıkıyor...Bir matematik profösörü olsaydım beni sevmenin bir bir fomülünü bulmak isterdim,gel gör ki hiç anlamıyorum cebirden...
Bugüne dek yanlış kulaklara sevgi sözcükleri fısıldayan bendeniz bir özür borçlu olsa gerek yüreğine ve bir söz vermeli kendine.
Yüreğim ‘sözüm’ sana:
Seni gerçekten seven biri olmadıkça, çıkmayacaksan bir daha yerinden. O güne dek yalnız gideceksin kız kulesine ve hiçbir şoför paso sormayacak, indrimli biletine.