Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '08

 
Kategori
Deneme
 

Hayat

Hayat
 

Geçen yaz akşam üzerileri, günbatımlarında deniz kenarına iner, ya balık avlardım, yada plajda ki cafe de bir bira, belki rakı, ruh halime göre kahve yada çay içer, deniz ve gökyüzü tabloları sergisine katılırdım. Denizde, gökyüzüde, bana her dakika değişen muhteşem resimler sunarlardı. Bir bulutun, beyazdan, sarıya, sarıdan kırmızıya, kırmızıdan laciverte dönüşürken, birleşip dağılıp, eksilip çoğalıp beni şaşırtırken, oturduğum yerde sarhoş olurdum.

Plajın sol tarafında kayalıklar üzerinde bir tepe yükselirdi. Her akşamüstü, o tepenin üzerinde, otların arasından sadece uçuşan sarı saçlarını görebildiğim bir kız otururdu. Saatlerce uzaklara bakardı. Hiç plaja inmezdi. Hiç arkadaşı yoktu. Öyle ufka bakarak sürekli otururdu. Ona baktığımda, huzuru, dinginliği, akşam üzerilerinin güzeliğini hissederdim. Bir kaç kez sabahın erken saatlerinde de onu aynı yerde otururken görmüştüm.

Artık ona alışmıştım. Deniz kıyısına indiğimde onun orda olup olmadığını merak ediyordum. İstemesemde gözüm arasıra tepeye kayıyor, onu göremezsem keyfim kaçıyordu. İkimizde aynı şeyi yapıyorduk. O beni farketmesede ben onunla gökyüzü resimlerini paylaşıyordum. Onu göremediğim günler ben de çok takılmadan eve dönüyordum.

Bir akşamüstü kendisiyle tanışmak, en azından yakından görmek için tepeye tırmanmaya başladım. Yaklaştıkça heyecanlanıyordum. Sarı saçları dalgalanıyordu. Sorular soracaktım. Niçin hiç aşağıya inmiyordu? Neden güneşlenmiyor, denize girmiyordu? Arkadaşları nerdeydi? Arkası dönüktü, otların arasından tekerlekli sandalyeyi gördüm. Allak bullak oldum. Şok oldum. Yıkık, harabe oldum. Başıma yıldırım düştü. Sendeledim. Ne yapacağımı şaşırdım. Hemen geri döndüm.

Tekerlekli sandalye patikalara sığmazdı...
O gece ağladım. Keşke o tepeye tırmanmasaydım.

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..