- Kategori
- Şiir
Haziran

haziran
zaman eski bir dost
tanıdıkça düşman oluyorsun
insan bir dağ sessizliği
yitirmiş olduğu
içinde yaşattığı harabeleri
sayarak büyüyor
kafka'nın yalnızlığı
hüküm sürüyor caddelerde
sözlerin harflerin efendisi
aşk titreyen merak
bir tozla ve korkulan ilgisizlikle
yıkılacak
her anımsayışta
yeniden doğuyor aşk
su sesinde çıplaklığın doğuyor
gözlerimde
küçülen ellerimde büyüyor
çocukluğum
ıhlamur demleyen sabahlarına
geçmişime yürüyor köklerim
tanrıların unuttuğu bir dizeyi aramaya
baharda inleyen ağaç köklerinin özüne
gerçekleştirmeye çalıştığın
hareket değil mi hayat
günlerdir aç ve sussuz
bırakılmış martılar
tüm kenti sardı
kent martı çığlığında sabahlıyor
toprakta tohumun uyanması gibi
asırlarca sürmüş karanlığına
ortadoğunun
yoksul yığınlarıyla öpüşüyor
mezopotamya halklarının
çiçeklendiği bu eski bahçe de
haziran
bıçak sırtı yalnızlıklarını al
tanıdığın tüm korkularını
karanlıkta tanrılar yaratan
öz sende
ateşli hüzün bahçelerine girer
hüzün ırmaklarından içer
dalsız budaksız
uğultulu kara bir ormana
dalar bu yürek
bu duman toz gaz altında
mavi bir gökyüzüne hasret
vahşi bir ormanda
ürperti sarar her yanı
utandı tarih
seni sen yapan hüzünlerin
düşenlerini unutma
küflü yıkıntıları okşuyor
yanan gözlerin
kızıl kan damarda durmaz artık
hıçkırıklar
eskimiş suskunluklar
gömütü çalınmış günler
nar ağaçlarının üstünden
küskün suskunluklarında
yıkılmış ağlayan
yaralı yanık öpülesi gözleri
sönük yıldızlara ağıtlar
geride kaldı
şimdi sokaklar haziran
Mehmet Özgür Ersan