Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Eğitim
 

Hedef

Hedef
 

hedef


Büyüyünce ne olacaksın çocuğum? Bir hedefin var mı?

Evet bu soru ile karşılaşmamın üzerinden yaklaşık on beş sene geçti. Beş altı yaşlarında bir çocuğa sorulabilecek en iğrenç sorulardan biri. Ne cevap versen tebessümle karışık alaycı bir ifade sualcide. Ben de geçtim bu sorgulamalardan.

Benim ilk hedefim minibüs olmaktı, elinde oyuncak arabalarla dolaşan erkek bir çocuk için mantıklı bir hayal ki o zamanlar İstanbul’da ortağı olduğumuz bir minibüsümüz de var, ne kadar ben görmesemde. Sonra köyde bir gün kaza oldu minibüsün birine kocaman bir tır çarptı. Malum minibüs motorlu araç tanımından uzaklaştı, garip bir hurda yığını oldu, tırda ise pek bir şey yoktu. O zaman kararımı değiştirdim artık tır olmalıydım, oyuncaklarımda bu doğrultuda değişti.

Anaokuluna başlamıştım yine o iğrenç soru. Üstelik ilk kez beni heyecanlandırabilen bir bayan, şimdi adının bile hatırlamadığım öğretmenim, tarafından soruluyordu. Büyük bir hevesle tır olmak istediğimi söyledim. O da güldü. Acı gerçeği sonraları öğrendim bir araç olmak değil aslında ona hükmeden kişi olmak marifetmiş. Onun da adını öğrendim şoför derlermiş araçları kullananlara, peki dedim.

Birinci sınıfa gelene kadar şoför olmayı planlıyordum, büyünce tır şoförü olmayı. Birinci sınıfa geldim. Yine o soru büyünce ne olmak istiyorsun? Hedef belli, tır şoförü olacağım dedim kararlılıkla. Öğretmen yine güldü, yanlış olan neydi? Günler geçti okumayı söktüm bazı şeyleri anlamaya başlamıştım artık. Arkadaşlarım doktor, mühendis olmak isterken benim şoför olacağım dememdi garip olan. Evet hedef küçüktü daha okkalı, daha havalı bir şey olmalıydım. Havalı! Uçmak? Evet uçmak, ben uçmalıydım yani uçak olabilirdim, onu kim kullanıyordu pilot mu? Tamam o zaman ben pilot olmalıydım savaş pilotu. Hem de tam Kardak Krizi zamanı vermiştim bu kararı Yunan sınırında üstümüzden geçen uçaklara el sallarken. Daha önce sınıfta kimse bunu söylememişti  tek ben pilot olacaktım.

Artık herkes verdiğim cevabın ardından o gülümsemesinin yanına inşallah ifadesini koyuyordu. Hedef belliydi beşinci sınıfta askeri sınavlara girecek hava harp okulunu kazanacaktım. Ta ki bir gün göz doktoruna gidinceye kadar. O gün hayatımın dönüm noktalarındandı, sağ gözümün doğuştan yüzde otuz az gördüğü anlaşılmış her şey alt üst olmuştu.

Bir gözlük tutuşturdular elime hayatıma böyle devam edecektim. Ben olayın ciddiyetini anlayamamıştım tam olarak. Gözlükle şirin olan yüzüm daha sempatik bir hal almıştı, adımla da bütünleşmiştim artık tam bir bilgin fiziki görüntüsü oluşturuyordum, ama babamın yüzünden düşen bin parçaydı zira pilotların kartal gözüne sahip olması gerekirken ben gözlük kullanıyordum. Daha fazla üzülmeyelim diye sınava bile girmemiştim.

Artık ne olacağımı bilmiyordum beşinci sınıfı bitirdim. Babaeski Anadolu Lisesini kazandınız yazan bir belgeyle ortaokula yazıldım. Şimdi köyden şehre okumaya gidiyordum, yeni arkadaşlar, garip bir yer, hep İngilizce dersler, sıkıcı bir ortam.

Burada da soru aynı, okulu bitirince ne olmak istersin? Eee artık pilot olamam. Ben de bilmiyorum ne olacağımı. Zaten derslerimde kötü gidiyordu bir hedefim yoktu. O sıralar boş zamanlarımda berber olan babamın yanında vakit geçiriyordum ve derslerdeki başarısızlığımla berberliğe yakın olduğumu seziyordum. Ama bu işi yapmak istemiyordum.

Sonraları dersleri biraz düzeltip kendime gelmeye başlamıştım. Ortaokul bitiyor liseye yaklaşıyordum birkaç piyeste, tiyatroda rol aldım eğlenceli bir şeydi, bu yolda devam edebilir miydim acaba? Belki de ünlü bile olabilirdim ; ama bu da ergenlikle birlikte gelen boş bir hayaldi benim için.

Demek ben okumalıydım ne olursa olsun bir üniversite okumalıydım zaman kazanmış olurdum en azından meslek önemli değil.

O sıralar ablam liseyi bitirip eczanenin birine çırak olarak girdi. Bende berberlikten istifa edip ablamın yanında vakit geçirmeye başladım. Bu meslek eğlenceliydi, bilgisayar başında, ilaç küpürleri ile oynamak güzel geliyordu bana. Eczacı mı olsaydım acaba? Babam bir yer açar ablamla ikimiz yürütürdük bu işi. Aslında ailem de bunu çok istedi; ama eczacılıkta kolay kazanılmıyordu, üstelik sınavda sayısal bölümden alıyordu öğrencilerini. Ben eşit ağırlığı seçmiştim matematik, fen sıkıcı geliyordu bana. Hoş istesem de sayısalı seçemiyordum zira o sene matematik-fizik-kimya derslerim zayıftı. Ama sağolsun sistem bu kadar zayıfla da üst sınıfa geçmeye olanak sağlıyordu.

Yıllardır beklediğimiz sınava bir eşit ağırlık öğrencisi olarak girdim. Hedefim yoktu, bir mesleğe yönelik sempatimde. Dört senelik herhangi bir yer olabilirdi benim için ama ilk giriş hüsrandı.

Birkaç arkadaşım da benimle aynı durumdaydı ve ailelerimiz bir şans daha verdiler bize. Bu sene mutlaka bir üniversiteye girecektik zira askerlik yoklamamız bile gelmişti.

Yoklamanın verdiği heyecan ve korku ile derslere daha iyi asılmaya başladık. Benim sözelde bir problemim yoktu hatta bazen hepsini doğru yaptığım bile oluyordu; ama matematik pek hiç açıcı değildi.

Yine sınav geldi çattı bu sefer nispeten iyi bir sözel puanla tercihleri yapacaktım. Zaten ya Edebiyat bölümü ya da Türkçe Öğretmenliği seçecektim puanım bu doğrultudaydı çünkü.

Ben İstanbul’da okumak istiyordum, İstanbul’da Edebiyat. Pek çok arkadaşım oradaydı sonrasını pek düşünmüyordum. En kötü ihtimal formasyon alıp öğretmen olabilirdim. Bekli de edebiyat okuyup gazetede çalışabilir zamanla kendimi geliştirip köşe yazarlığı, editörlük filan yapabilirdim. Köşemden üç-beş kişiye laf atar medyatik olurdum. Örnekleri çok değil mi?

Son günlere kadar düşünce hep buydu. Ancak yirmi yaşına kadar meslek seçimime pek aldırmayan ailem tam da bu sırada devreye girdi. Oğlum direk öğretmenliği seç her zaman tatilin ve her ay belli bir maaşın olsun gibi telkinlerle ilk tercihimi Çanakkale Türkçe Öğretmenliği yönünde değiştirdiler. Ben de ne de olsa öğretmenlik tutmaz kırılmasınlar diye yazdım sonrası yine Edebiyat bölümü ve İstanbul, Ankara, İzmir…

Görüldüğü üzere daha ilk tercihim tuttu ve buradayım, şimdiye dek pek düşünmediğim bir mesleğin eğitimini sürüyorum ve sanırım öğretmen olacağım.

 
Toplam blog
: 8
: 274
Kayıt tarihi
: 25.09.09
 
 

Bilgin ÇEKİDEKÇİ. Ben Babaeski'.de doğdum 23 yıldır yaşadığım bu kasaba benliğimin altyapısı aslında..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara