Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '10

 
Kategori
Dostluk
 

Hemşerim!..

Hemşerim!..
 


Baktım ilgilenmeye niyetleri yok, ortalıkta dolaşıp duran kızlardan birine sordum ki az önce önünden geçmişim!.. Bir tanesi tam da onun tarif ettiği gibiydi. Bu yüzden hemen telefona sarıldım. Büyük bir heyecanla anlatmaya başladım ve sığıp sığmayacağından emin olmak için tarif ettiği duvardaki aralığın uzunluğunu sordum. “Eve gidince ölçeyim” deyince, telefondan gelen gürültülerin farkına vardım; henüz yoldaydı.

Bir anahtarlık gerekliydi hemşerime* ve akşamüzeri hani şu her şeylerin satıldığı yerlerden birine gideceğimi öğrenince istediği gibi bir anahtarlığın olup olmadığına bakmamı istemişti. Bakmayın anahtarlık dediğime, şu bele asılanlardan değil, duvara asılanlardan. Hani evde öylesine bir sehpanın ya da masanın üzerine fırlatılıverilen sonra da aranılan anahtar tomarlarının, içine asıldığı minik dolap.

İnce hesaplar gerektiği için, tahmin değil de gerçek ölçüyü öğrenmek istedim. Bir başka kız ilgilendi neyse de ölçüp geldi. Ve o sıra aradı hemşerim; 22 santimetreydi anahtarlığın asılacağı dar duvar. Ve, anahtarlık da tam da o kadar santimdi!.. Beğenip beğenmeyeceğinden emin olmak için tarif ettim biraz çünkü hemşerimin daha önce gördüğünün aksine bunun altta iki tane anahtar asılacak çengeli vardı, kapaklı üst kısmının içinde ise dört tane. “Tamam daha iyi.” dedi. “Kapağının üzeri camlı, içine Atiyem'le resminizi korsunuz.” deyince de akan sular durdu! İçinde iki dışında dört askılık varmış… ne önemi var?..

Atiyem...

Hemşerimin karısı Atiyem. Hani daha genç kızken çalıştığı o iş yerinde, hemşerimle birlikte sendika çalışmaları yaparken… birlikte bir yerlere giderken... Hemşerimin gönlü kayıverdiğinde, söyleyemeyip de başkasına söylettiğinde… “Hiç evlenmez” denilen, ama hemşerimin sözü üzerine, sanki bir bildiri okur gibi, "Tamam, kabul" diyerek onu ve "Ben bu adamla evlencem" diyerek ailesini şaşırtan Atiyem!..

Güvenmiş hemşerime, öyle söylemiş. “Kendimi senin yanında güvende hissediyorum” demiş... Bu yüzden kabul etmiş “çıkma” teklifini. Ve o güven yirmi beş yılı aşkın bir evlilik sürdüğüne göre yanlış değilmiş.

Onları iş yerine ilk geldiğimde, bu yaşamda ve evliliklerinde geçirilen onca yıla rağmen, öğlen tatillerinde el ele gezmelerinde "tanıdım"... Başına sorun takacağına şapka takan Atiye Hanım’la el ele gezmelerinden. Öyle takmamış ki; her bayram önce Aydın’a hemşerimin köyüne gittiklerinde hiç itiraz etmemiş Atiyem, hiç... Sanki kendi ailesi bayram kutlamıyormuş gibi. İki çocukla yollarda; otobüslerde sürünse, yol onu tutsa; hasta olsa da itiraz etmemiş. Bunu, hemşerim büyük oğluyla onu köye yolladığında, “Sabah gidip akşam gelmek zor olmadı mı, gitmişken kalır insan.” dediğimde öğrendim. “Ne olacak gülüm, altımızda araba gittik geldik işte, ben bu iki çocukla…” diye anlatırken aklından kim bilir ne anılar gelip geçti.

Benim bildiğim, gördüğüm kendisini, giysilerini bile hemşerim alacak kadar emin ellere bırakan Atiye Hanım, bir akşamüzeri hani deniz kenarına balık yemeğe gidecektik de… hani sen şapkanla uzaktan göründüğünde biz seni nerdeyse bir saate yakın beklemiştik değil mi? Ama değil bu kadar süre az biraz bekleseler kızıp küplere binen nice “koca”ya, kendini suçlu hisseden nice “karı”ya inat ne hemşerim kızdı sana ne sen “çaktırdın(!)” geç kaldığını. “Gülüm geldim işte” diyerek önce hemşerimi öpmüştün hani, o da kanıverdi bu öpüşe değil mi? Ben takılınca da kızarmıştın…

Sevgili Atiye Hanım sana ve sevgili hemşerime her daim kanıverilen öpücüklerle dolu yıllar diliyorum. Ona iyi bak olur mu?**

*Hemşerim diyorum diye “Hemşericilik yapma” diye takılıyorlar, oysa bilmiyorlar ki, nice “hemşerim” e bu sıfatı kullanmıyorum, “hemşerim” diyorsam adamlığındandır!..
**Geçmiş olsun Hemşerim!..

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..