- Kategori
- Öykü
Hep bu Mars’ın yüzünden

Bilim adamları diyorlar ki: Mars, dünyamıza şimdiye kadar olmadığı kadar yakınmış. Bu yakınlık ruh halimizi etkileyebilirmiş.
Kara kuru çirkin mi çirkin, ihtiyar bir kadının belediye otobüsünde sarışın genç ve güzel bir kıza şöyle seslendiğini duydum.
“Siz de Mars'tan etkileniyor musunuz? Ben Mars'tan çok etkileniyorum. “
Kız ilgileniyormuş gibi yaparak.
“Ne gibi dedi.”
“Midem ağrıyor mesela.”
Daha önce mideniz ağrımaz mıydı diye sordu genç kız.
İhtiyar kadın, “bu yaşıma geldim, şimdiye kadar ne midemin ne başımın ağrıdığını bilirim dedi. Ne zaman ki bu Mars dünyamıza yaklaştı. O zaman şu mideme bir sancı girdi sormayın gitsin”. Böyle derken bir yandan da karnını tutuyordu.
“Tüh tüh geçmiş olsun dedi genç kız.”
“Hep bu Mars'ın yüzünden dedi ihtiyar kadın.”
“Yaaa hep bu Mars'ın yüzünden dedi genç kız.”
Sonra romatizmalarımda azdı. Bacaklarım nasıl ağrıyor bir görseniz, böyle dedikten sonra eteğini sıyırdı. Eliyle bacaklarına vurarak.
“Hep bu Mars'ın yüzünden dedi.”
“Yine geçmiş olsun dedi genç kız.”
Sonra göğsüme tam şurama bıçak gibi bir ağrı saplanıyor,
bir aralık ağrının saplanacağı yeri gösterecek sandım. Genç kızda öyle düşünmüş olmalı ki endişe ile kırpıştırıyordu gözlerini.
Mars'tan etkilenen kocakarı anlatmaya devam ediyordu.
“Şu saçlarımın haline bakın dökülmeye başladı. Oysaki iki hafta evvel böyle miydi? Dedim ya hep bu Mars'ın yüzünden.”
Genç kız sesini çıkarmayınca, iyice cesaretlenen kocakarı bu sefer gözlerinin iyi görmediğinden şikâyet etmeye başladı. Genç kız, artık iyice sıkıldığını belli ederek.
“Yaaa hep bu Mars'ın yüzünden dedi.”
Bir yandan da sağa sola yalvaran gözlerle bakıyor, birilerinin kendisini bu durumdan kurtarmasını bekliyordu. Mars'tan etkilenen kocakarı geçen sene de kocasını kaybettiğini söyledi. Kala kala bir başına kalmıştı şimdi.
“Hep bu Mars'ın yüzünden dedi.”
Genç kız, üzerindeki ceketi çıkardı. Gömleğinin bir düğmesini çözdü. Eline bir kâğıt mendil alarak sinirli sinirli sallamaya başladı.
Kocakarı görüyorum ki siz de etkileniyorsunuz Mars'tan dedi.
Genç kız bu sefer kızgınlığını iyice belli ederek sertçe çıkıştı.
“Onu da nereden çıkardınız?”
Her halinizden belli canım, ceketinizi çıkardınız, gömleğinizin düğmesini çözdünüz, ya şu sinirli sinirli mendil sallamanıza ne demeli?
“Hep bu Mars'ın yüzünden.”
Böyle dedikten sonra pat diye genç kızın dizine vuruverdi. İşte o zaman genç kız ayağa kalktı. Kocakarının ellerini tutmaya çalıştı. Ama midesi ağrıyan, romatizmalı, gözleri iyi görmeyen, saçları dökülen kocakarı çevik bir hareketle ondan kurtularak, kalabalığın arasına karıştı. Otobüs durağa gelmişti. İnenler binenler oldu. Genç kız, hışımla yerine oturur oturmaz feryadı bastı.
“Çantam! Çantam kayıp!”
Bunun üzerine otobüstekiler, kendi eşyalarını kontrol etmeye başladılar. Kimi arka cebindeki cüzdanına bakıyordu, kimi askılı çantasına. İki üç kişi daha cüzdanlarının yerinde yeller estiğini farkedince. Şoföre durmasını söylediler. Ama bu sırada duraktan epey uzaklaşmıştı otobüs.
Mars'tan etkilenenin boşalttığı koltuğa oturarak,
Koskoca Mars'ın işi gücü yok, bu çirkin kocakarıyı mı etkileyecek dedim. Buyrun çantanız, son anda kurtardım. Ama korkarım kayışı koptu.
Teşekkür ederim dedi genç kız.
Önemli değil dedim. Mars'ın hiç bu kadar zevksiz olacağını düşünmemiştim zaten. Mars'ın yerinde ben olsaydım diye devam ettim.
Güldü.
Hep bu Mars'ın yüzünden dedim.