Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '16

 
Kategori
Blog
 

Hepimiz aynı geminin içinde değil miyiz ?

Hepimiz aynı geminin içinde değil miyiz ?
 

İzmir Çiğli'de bir parkta...


Blog yazarlığı yaşadığımız ülkemizden soyutlanabilir mi ? Hayır, asla. Nasıl ki ülkemizdeki,  eleştiri kültürü yoksa, tartışma düzeyi diye bir şey kalmamışsa, bir tartışmada sırf karşısındakini yıkabilmek için karşındaki insanın bütün kırmızı çizgilerine girilmesi olağan ise blog yazarlığında da aynen böyle.

Geçenlerde bir blog yazarı diğer bir blog yazarına yorum yazmış. Blog yazarının verdiği yanıtı okuyunca, gözlerime inanamadım. Ya arkadaş, hiç mi sende etik değer kalmamış. Birisi benimle aynı düşünmeyebilir, ayrı siyasi partiyi, ayrı takımı tutabilir. Ne bileyim başka sendikalı olabilir. Ama hepimiz aynı gemide yol alıyoruz. Kimimiz komşu, kimimiz akrabayız. Biz kendimizi bu toplumdan soyutlayamayız. Sürekli birbirimize nefret saçarak nereye değin varabiliriz ?

Diyelim başka bir partiye mensup, başka bir dünya görüşüne sahip kişi komşumuzdur. Ama kardeşim, aynı apartmanda oturmuyor muyuz ? Sorunlarımız ortak değil mi ? Çocuklarımız aynı okulda okuyor. Okula ait konularda hiç mi ortak bir noktada buluşamayacağız ? Her şey ya ak ya da kara mı bu dünyada ? Yaşamın başka hiç mir rengi yok ? Farklılarımızı koruyarak hiç mi iletişim kurmacağız bizimle ? Uzlaşmanın bir parçası olmak varken neden bir çözümün parçası olmayız sahi ?

Sosyal medyada en çok sinir olduğum şey ne biliyor musunuz ? Çok eğitimli kadınlar bile hep belden aşağı, kadını küçümseyen bir argonun dilini kullanıyorlar. Örneğin bir paylaşımdan aynı alıntı yapıyorum ‘’ Erkek olabilirsin ama hala o….nun önde gidenisin ‘’. Güya, bu paylaşım bir erkek için yazılmış. İyi de seks işçiliğinin dünyanın en eski mesleği olduğu söylenir. Neden erkek için yazılmış bir sözde bile, kadın seks işçiliğine gönderme var? Neden hakaretlerimizde kullandığımız sözcükler bile, kadın cinselliği üzerinedir ? Bunun başka yolu yok mu ? Hem ; Türkçe elastik bir dildir diyerek, sürekli sözcük oyunlarıyla karşımızdakiyle tartışmak yerine onu sürekli aşağılamaya çalışmak doğru mudur ? Ben bir mizah yazarıyım. Ben de bilirim lümpen espriler bulmayı. Türkçe'nin elastikliğinden yararlanıp karşımdaki insanı argo, hakaretamiz sözlerle sersemletmeyi. Ama bu bana ne kazandırır , size ne kazandırır, başkasına ne kazandırır ?

Voltaire demiş ki ‘’ Sizin sözlerinize katılmıyorum. Ama sizin fikirlerinizi savunmanız için elimden gelen her şeyi yapacağım ‘’. Hoşgörü yerine tahammülü ikame edelim. Çünkü ancak güçlü güçsüzü hoş görebilir. Oysa ancak eşit insanlar birbirlerine tahammül eder. Herkese en içten saygı ve sevgilerimle !...

 
Toplam blog
: 81
: 7360
Kayıt tarihi
: 24.04.15
 
 

Türkiye'nin kısa espri konusunda en çok üretken ve tanınmış mizah yazarlarından birisiyim. 30 yıl..