- Kategori
- Blog
Suya sabuna dokunmadan !...

İzmir Bornova meydanında eşimin çektiği bir kare.
Hava kapalı. Umarsız bir Cuma sabahı. Elim otomatikman televizyon kumandasına uzanıyor. Televizyon kanallarında evlilik programları. Altyazıdan ‘’ Şok, şok, şok gelişme ‘’ diye spotlar geçiyor. Bana yaşanan tartışmalar hiçbir anlam vermiyor. Oysa programı izleyen eşim ve oğlum ha bire çeşitli yorumlar yapıp duruyorlar. Çünkü, ekrandaki yüzler onlara öyle tanıdık geliyor ki. Oysa çok iyi biliyorum ki program bittiğinde bundan iki ay sonra o kişiler, o yüzler, o tartışmalar unutulacak. Çok çabuk tüketen bir toplum olduk.
Yaşamda hiçbir şey aynı kalmıyor. ‘’ Değişmeyen tek şey değişimin kendisi ‘’ derler ya. Aynen öyle. Milliyet Blog’da sürekli bir değişim içinde. O şunu dedi, yok bu bunu dedi gibi tartışmaların alıcısı bol. Ama bir kıymeti harbiyesi var mı orası tartışmalı. İnsan bir şey okuyor, kızıyor, öfkeleniyor. Yanıt yazıyor. Peki sonra ne oluyor ? Üç yıl önceki, beş yıl önceki tartışmalar ancak bir insanda bir nostalji tadı bırakıyor o kadar.
Artık bir blog yazarının işi daha da zor. Çünkü günümüz Türkiye’si kutuplaşmış, ayrışmış. Bütün değerler birbirine karışmış. Örneğin ben İzmir’de yaşıyorum. Bazı şeylerden memnun kalmasam eleştirsem birileri çıkıp ‘’ Hah İzmir halkı şu partiye oy vermedi. Müstahaktır.’’ Birileri de çıkıp, İzmir Belediyesi Kayseri kadar bütçeden pay almıyor. Eli kolu bağlı. Geçenlerde İzmir’de metroya binmiştim. Metroda, vagon sayısı az olduğu için yolcular neredeyse üst üste binmişti. Bazı yolcular söyleniyordu. Başka bir yolcu ‘’ Yakında Afganistan olursanız görürsünüz. Bu eleştirileri İstanbul’da dile getirin sıkıysa ‘’ diyordu. Yani filler tepişiyor, olan bize oluyor. Eminim İzmir’de yaşanan tartışmaların başka versiyonları, İstanbul, Ankara, Adana, Diyarbakır gibi kentlerimizde yaşanıyordur.
Aynı zihin karşıtlığı başka kavramlarda da yaşanıyor kuşkusuz. Terör eylemlerini kınasan kimi seni milliyetçi olmakla itham eder. Ama ırkçı bir tweeti kınasan bu kez neredeyse vatan haini olursun. O yüzden sosyal medyada paylaşımlara bakıyorum. Herkes asıl mevzuya gelmiyor, sürekli top çeviriyor. Örneğin sürekli devletin yaptıklarını eleştiren, Türk sözcüğüne alerjisi belli olan bir kişiye ‘’ Kardeşim ayrılık mı istiyorsun ? Derdini söyle. Kürt yurttaşlarımızın hepsi belli bir bölgede değil ki. Batıda, İstanbul’da yaşayan Kürt yurttaşlarımız olası bir ayrılıkta nerede yaşayacak ? ‘’ diye sorsan, yanıt vermezler. Aynı şeyin başka bir versiyonu da var. ‘’ Tamam kardeşim şehitler ölmez, vatan bölünmez ama ortada bir sorun var. Bu sorunu çözmek için ne yapacağız ? ‘’ desen susarlar. Herkes top çeviriyor, asıl konuya girmiyor anlayacağınız.
En iyisi mi ? Ben televizyonda dizi izleyeyim. Dizi dedikodularını yazayım. Hatta ; anneme nazar duasının hikmetlerini sorup blog yazarsam çok tıklanırım çok. Eskiden blog yazarken çok hevesliydim, çok konu buluyordum. Şimdi de konu bulmakta zorluk çekmiyorum ama kafamdaki konuları nasıl blog yaparım orada bir sıkıntı yaşıyorum. Fincancı katırlarını ürkütmemek, suya sabuna dokunmadan durumu idare etmek gerek be azizim. Herkese sevgilerimle !..