Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Ocak '12

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Her limanda bir hasret : 21. Yüzyılda Denizci olmak ...

Her limanda bir hasret : 21. Yüzyılda Denizci olmak ...
 

İnsanlık tarihinin en başından beri varolmuş bir meslektir denizcilik. Tarihin her döneminde insanlar ufak sallardan dev yelkenlilere kadar bir çok deniz taşıtı ile tarih sayfalarında kendilerine yer bulmuşlardır.

Özellikle 15 ve 16. yy itibari ile yeni kıtaların keşfedilmesi deniz taşımacılığını dünyanın en önemli mesleği, olmazsa olmazı haline getirdi. Öyle ki boğazlara, adalara hatta kıtalara bile gemi kaptanlarının isimleri verilir olmuştu. Denizcilerin haklarında kitaplar yazılıyor, efsanevi hikayeler anlatılıyordu. Amerika kıtasının keşfi ile belkide dünyanın gelmiş geçmiş en önemli olayını yine bir kaşif kaptan yapıyordu. Gemiler ile sadece keşif yapılmıyordu elbette. Savaşlar, köle ticaretleri de gene gemiler ile yapılıyordu. Ama hiç şüphesiz ki ilkel çağlardan günümüze değişmeyen ve hep ilk günki önemini koruyan bir görevi vardır gemilerin. O da yük taşımacılığı.

Günümüzde ticaretin %90'lık bir kısmı deniz yoluyla yapılmakta ve deniz taşımacılığı hala en ekonomik ve hızlı taşımacılık sektörü durumundadır.

Teknolojik gelişmeler hız kesmeden sürmekte ve deniz taşımacılığı da bundan etkilenmektedir. Gerek geminin yapısı,makinesi üzerindeki yenilikler ile gemilerin taşıma kapasiteleri ve hızları artmakta gerekse limanlarda yükleme ve tahliye yapan makinelerin özellikleri arttırılarak, hızlı bir şekilde gemiler liman işlerini bitirmekte ve yeni yüklere doğru yola çıkmaktadır.

Gemilerin bu yoğun çalışma sistemlerinin doğru sürdürülmesinden sorumlu bir grupta hiç şüphesiz ki gemi adamlarıdır. Ama ne yazık ki bir çok zorluklar içinde çalışan gemi adamlarına gereken hassasiyet hiç bir zaman verilmemiş, kanunlar hep işveren lehine çıkmış, gemi adamları bir türlü düzgün bir eğitim ve yaşam standartı zeminine oturtulmamışlardır. Giderek artan iş şartlarına rağmen gemilerde çalışan insan sayısı giderek azaltılmakta ve uluslararası örgütlerce çıkarılan kanunlar ile bu haksızlıklara meşru zemin hazırlanmaktadır. Gemi adamlarının haklarının savunulması adına ortaya çıkan bir kaç soytarı kuruluşta hiç bir gerekli hizmeti yerine getirmemekte sadece isim olarak yerinde durmaktadır. Gemi adamlarının çoğu bir çok hakkının gasp edildiğinin farkındadır ama gerek maddi korkular gerekse psikolojik etkenler tepkilerine engel teşkil etmektedir.

Bu yazının amacı 21.yüzyılda tek hayatı geminin selameti olan geride kalan tüm sosyal yaşamı budanmakta olan gemi adamlarının sorunlarını az da olsa dile getirmektir.

Daha önceden değindiğim gibi ilk sorun gemilerde özellikle gemi adamı sayısının düşültülmesidir. Gemi adamlarının yaşam standartları için 30 yılda bir kanun çıkaran yetkili kurumlar gemi adamı sayısını azaltmak için son 20 yılda 10'larca kanun çıkartmışlardır. Bunun amacı nedir? Elbetteki gemi adamlarının, yani çalışan kesimin refahı değildir. Önceleri 20000 tonluk bir kuruyük gemisinde 40-45 civari personel görev alırdı. Bunlar içinde çok çeşitli dallarda kalifiye personel mevcut idi. Örneğin sadece mutfakta 2 baş aşçı ve 3 kamarot olurdu. Şu an sadece 1 aşçı ve 1 kamarot bulunmaktadır. Ve unutmadan söyleyelim ki kamarotlarda kaldırılmak istenmekte ve koca gemi sadece 1 aşçıya bırakılmak istenmektedir. Bu durum yemek kalitesini, hijyeni ve çalışan moralini elbetteki kötü etkilemektedir. Başka bir örnek ise makine kadrolarında olmuştur. Otomasyon makinelere 2 tane makine zabiti yeter diyerek bir çok gemiden makine zabitleri de çekilmeye başlanmıştır. Sonuç olarak şu an bir gemide çalışan sayısı ortalama 18-20 kişi seviyesine inmiştir. Hedefe gelince çalışan sayısı 10-12 civarına indirilmek istenmektedir.

Bir başka soruna gelince ülkelerin gemi adamlarına göstermiş oldukları yanlış tutumdan bahsetmek gerekir. Ülkeler bir çok kampanyalar ve reklamlar yaparak ülkelerine turist çağırmaya çalışmaktadırlar.Ama söz gemi adamına geldiği zaman ülkelere girişte bir çok yanlış tutum ile karşılaşılmaktadır. Bu konuda ülke konsoloslukları hiç bir girişimde bulunmamakta ve gemi adamlarına karşı yapılan haksız tutumlar dünyanın birçok ülkesinde devam etmektedir. Örnek vermek gerekir ise israil limanlarına girişte gemilerin için köpekler ile aranmakta hatta bu aramalar öyle boyutlara varmaktadır ki köpekler personelin yataklarına dahi çıkartılmaktadır. Bu sadece israilin yapmış olduğu onur kırıcı harekettir. Dünyada bir çok ülke bu benzer saçmalıklar yaparak denizcilerin onurunu kırmaktadır. Bilinmelidir ki hiç bir denizci bir ülkeye isteyerek gitmez ticari antlaşmalar ile alınan kararla o ülkeye bir çalışan olarak gitmektedir. En kısa zamanda gemi adamlarının gümrük işlemleri ile alakalı yeni bir kanunun çıkartılmasını uluslar arası kuruluşlardan (IMO) bekliyoruz.

Değinmek istediğim bir başka sorun ise gemi adamı eğitimleri üzerine olacaktır. Yıllardır gemi adamı eğitimlerinin standartlaşmasını ve güne göre kanun çıkartılmamasını beklemekteyiz. İşveren baskısı ile talep oldukça bazı kurumlara gemi adamı yetiştirme hakkı tanınmakta, talep düşünce ise bu hak kaldırılmaktadır. Eğer bu kanun değişiklikleri olmaz ise gemi adamları da hak ettikleri maaşları alacaktır. Gemi adamı maaşlarını karada çalışan birinin maaşları ile karşılaştırarak yorum yapan zihniyete sözüm ise biraz deniz aşırı ailesinden ayrı çalışmaları ve tekrar düşünmeleridir.

Gemi adamlarının gemi üzerindeyken de bir çok eksiklikleri ve yıllardır bir çözüme ulaştırılmayı bekleyen sorunları vardır. Telefon hakkı, spor, yemek sorunları, yaşam şartları, yönetim sorunları vs.bunlar gibi daha bir çok sorun sayabiliriz.

Sonuç olarak gemi adamları halkın diline dolamış oldukları her limanda bir sevgili rüyasından çok uzakta her limanda bir hasret çekmektedirler. Seslerini duyurabilecekleri platformları olmamasından yakınmaktadırlar. Ama yine de hayata gülümsemekten de geri kalmazlar. Hangi gemiye çıkarsanız çıkın, her limana varıştan önce o heyecanı ve tüm sorunları bir, iki gün de olsa unutma isteğini görebilirsiniz. Umarım bir gün deniz çalışanlarının da haklarını koruyan bir kurum ortaya çıkar. Korkusuzca her yanlışa parmak basar ve değişmesini sağlar. Görüşmek üzere...

 

ONUR SAKARYA

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 6
: 32861
Kayıt tarihi
: 02.08.11
 
 

25 yaşındayım. Uzakyol gemilerinde kaptanlık yapıyorum. İzmir'i çok seviyorum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara