- Kategori
- Siyaset
Heykel Ve Resmi Tarih (4)
Atatürk Heykellerinin ana görevi, resmî tarihi görselleştirmektir.
“Atatürk Uzmanı”, aynı zamanda Atatürk’ün en yakın çevresinden olan, arkadaşı Falih Rıfkı Atay, bakınız bize bu konuda ne anlatmaktadır :
“...1923’ten sonra ulus devlet inşası ile birlikte Mustafa Kemal sadece kurtarıcı, büyük ve kudretli bir lider olarak yer almaz, aynı zamanda 'hayali hakikate çeviren', ‘Türk’e hak ettiği şerefi kazandıran yeni Türkiye’nin kurucusu ve babası' olarak da nitelendirilir... Kurtarıcı ve kurucu karizmatik lider vurgusu ile Mustafa Kemal Paşa’yı toplumdaki pek çok geleneksel değeri ve eski sistemi yıkarak, yerine yeni bir sistem ve değerler bütünü oluşturacak lider olarak tanıtılır." (1)
...
"Max Weber, (Canmehmet : 'Sosyoloji Yazıları' isimli eserinde) karizmatik liderin en önemli iki özelliği olarak 'kahramanlık ve örnek kişiliği' belirtir. (Falih Rıfkı Atay), Max Weber'in ‘karizmatik liderin en önemli özellikleri’ olarak verdiği “kahramanlık, örnek kişilik ve insanüstü, doğaüstü olma vurgusunu, Paşa için bu tarihlerde ve sonraki yıllarda sık sık kullanır.
Özellikle 1930’lu yıllar, bu vurguların ön plana çıktığı diğer bir dönem olacaktır. Türk gençliğinin örnek modeli, kahramanı Mustafa Kemal’dir. (Atay), yazılarıyla karizmatik liderini halkla buluşturup yakınlaştırmayı amaçladığı gibi, halkın gözünde Mustafa Kemal Paşa'nın karizmasının somutlaşmasını da sağlamak ister. Çünkü yeni Türk devletinin her yönden inşa edileceği bir dönemde güçlü ve karizmatik bir lider zorunludur.
Saltanatın kaldırılmasından sonra yeni iktidarın 'hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu' yönündeki söylemi, oluşturulmaya çalışılan yeni meşruiyet anlayışının ete kemiğe bürünmüş hali olarak karşımıza çıkar. Onun karizmatik lider Mustafa Kemal’e yönelik vurgularının ve yeni iktidarın temel prensip ve değerleri ile ilgili yazılarının amacı, halk nezdinde yeni meşruiyet anlayışının ve kaynağının yerleşmesini sağlamaktır." (2)
...
"Falih Rıfkı Atay, İzmir suikastı ve sonrasındaki İstiklâl Mahkemeleri dönemindeki yazılarında, sürecin kendisinde yarattığı etkiyi de ortaya koyar; Mustafa Kemal için 'aşkın, insanüstü özelliklere sahip bir varlık, bir kahraman' söylemini kullanır. Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin ve ulusun 'benliği, şuuru, babası' (3) olarak tasvir edilir. Mustafa Kemal, milletle özdeşleştirilir. Suikast, Ata'nın şahsında millete yapılmış bir suikasttır.
Yargılamalar sırasında kaleme aldığı yazılarında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın genç nesil için en doğru, en iyi rol modeli, örnek alınacak tek kişi olduğunu tekrar vurgular. Cumhuriyet’in ideal insanı ve örnek modeli Gazi Mustafa Kemal Paşa olarak gösterilirken, kötü örnekler ise suikaste isimleri karışan 'Kazım Karabekir, Refet Bele, Cafer Tayyar' (4) gibi muhaliflerdir. Suikaste katılan ittihatçıların sorununun temelinde 'liderlik meselesinin, yani Mustafa Kemal sorununun' yattığı kanaatindedir. Bu açıklamaların ardından bir kez daha, ilk günlerden itibaren ittihatçılar ile Gazi arasında bir görüş ayrılığı olduğuna dikkat çeker. Bu fikir ayrılığı, ittihatçıların ilk kongresinde 'Mustafa Kemal mefkuresi / merkez-i umumi düşüncesi' şeklinde iki zıt anlayış olarak belirginleşmiştir. Bu iki farklı anlayışın ulaştığı noktayı da değerlendirir. Buna göre, Merkez-i Umumi düşüncesi imparatorluğu yıkıma götürürken; Mustafa Kemal düşüncesi ise bir devlet yaratmıştır. (5)
Hem Gazi'nin Hâkimiyet-i Milliye de yayınladığı hatıralarında, hem de ittihatçıların yargılanma süreci ile ilgili olarak kaleme aldığı yazılarında ittihatçılarla, özellikle de Merkez-i Umumi ile Mustafa Kemal arasındaki görüş ayrılığı üzerinde ısrarla durur. Bu söylem, Türk Tarih Yazımında Atatürk - İttihat Terakki ilişkisine dair temel söylemlerden biri olarak yerini almaya başlar. Atay’dan sonra pek çok tarihçi ve siyasetçi, Mustafa Kemal ile İttihatçılar arasındaki ilişkiyi bu çerçevede değerlendirir.
Mustafa Kemal’in karizmatik liderliğine yönelik vurgunun yoğunlaştığı ve karizmanın inşasının devam ettiği bir dönem de, belirttiğimiz gibi 1930’lu yıllardır. Durum üzerinde iki önemli gelişme etkilidir. Bunlardan ilki Serbest Cumhuriyet Fırkası muhalefeti, diğeri ise 1930’larda Kemalizm’in sistemleştirilmesi bağlamında rejimin daha totaliter bir yöne kaymasıdır. Atay, her iki durum karşısında da Gazi Mustafa Kemal’in güçlü ve karizmatik liderlik vurgusuna ağırlık verir. (6)
Dönem içinde Mustafa Kemal karizmasının pekiştirilmesi bağlamında pek çok önemli girişim de gerçekleşmiştir. 1928’de yazılan “Türk’ün Altın Kitabı”, “Gazi’nin Hayatı “, Gazi Mustafa Kemal’in zaferlerle taçlanan biyografisini anlatmaktadır. Kitapta Paşa, yetenek ve zekası ile ön plana çıkan, doğuştan askeri bir yeteneğe sahip büyük bir komutan ve lider olarak tanımlanır.’ (7). Yine benzer içerikteki diğer bir kitap da “Türk’ün Yeni Amentüsü” adı ile aynı yıl yayınlanır." (8)
* * *
(Canmehmet) Bu noktada, “Yeni Türk’ün Amentüsü“nü açıklamak üzere kısa bir ara veriyoruz.
“Türkün Yeni Amentüsü”, Yahudi olan Moiz Kohen’in, “Munis Tekinalp” takma isimle yazdığı bir kitaptır.
Moiz Kohen’in Türkler için yazdığı “Türk’ün Yeni Amentüsü" aşağıda verilmektedir :
“Kahramanlığın örneği olan ve vatanın istiklâlini yoktan var eden Mustafa Kemal’e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahit analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığına iman ederim. İyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, büyük milletimin medenî cihanda en büyük mevkii kazanacağına, hamaset dasitanlarıyla tarihi dolduran kudretli Türk ordusunun birliğine ve Gazi’nin Allahın en sevgili kulu olduğuna, kalbimin bütün hulûsiyle şehadet eylerim.” (*)
Bu yazı, Müslüman bir milletin ülkesinde ve M. Kemal Atatürk’ün gazetesi “Hakimiyet-i Milliye” gazetesinde basılmıştır.
...
“Munis Tekinalp” / Moiz Kohen’in İslâm esaslarından uyarlamaya çalıştığı Amentü Duası’nın aslı hakkında :
Amentü Duası, aynı zamanda İslâm Dininin iman esaslarını içermektedir.
“Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim” (**)
...
Bu kısa açıklamadan sonra, kaldığımız yerden devam ediyoruz :
* * *
"Her iki biyografinin de en temel özelliği, Mustafa Kemal Paşa'yı yüceltici mahiyette olmalarıdır. Özellikle ikinci biyografide Paşa, Allah’ın en sevgili kullarından biri olarak görülürken, Türklük de bir iman konusu olarak öne çıkarılmaktadır. (9)
Atay, özellikle halkın SCF’ye (Muhalefet Partisi / Serbest Cumhuriyet Fırkasına) ve liderine karşı ilgisinin arttığı günlerde, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in bir lider olarak iki özelliğini, ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu olduğu söylemini yeniden gündeme getirir. (10)
Onun 1930’lu yıllardaki yazılarında, özellikle de Sovyet Rusya ve İtalya gezilerinden sonra kaleme aldığı yazılarında güçlü, otoriter bir liderin sistemin yeniden inşasındaki zorunluluğu üzerinde durulur. Ancak otoriter liderliğin diktatörlükten ayrılması gerektiğini de savunur. Gazi Mustafa Kemal’in Avrupa’daki diğer çağdaşlarından farklı olarak :
'Bir milletin medeniyetini değiştirmek vazifesini ve mesuliyetini de' (11) yüklendiğini savunur.
Bu durum, Gazi Mustafa Kemal’in totaliter bir tarzı benimsemesinin gerekçesi olarak sunulur.
Otoriterlik ve totaliterlik, bu tarihlerde Atay yazınında hem sistem hem de lider bağlamında en çok kullanılan iki kavramdır. (12)
Ancak her iki kavrama da olumsuz bir anlam yüklenmez. Sistemin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi ve benimsenmesi için, her iki kavram da olmazsa olmazlardandır. Güçlü bir lider, sistemin devamı için olduğu kadar, Kemalizm’in halk tarafından benimsenmesi için de ilk ve öncelikli şarttır. (13)
Thomas Carlyle, “Kahramanlar” isimli eserinde dünya tarihini büyük adamların biyografileri ile özdeşleştiren toplumun da “kahramanlara tapınma” üzerine kurulduğunu savunur. Özellikle totaliter devletlerdeki 'şeflik sistemleri' üzerinde etkilidir.
Sovyet Rusya ve İtalya gezilerinde lider bağlamında kişi kültünden etkilendiği görülen Atay, konu ile ilgili yazılarında özellikle Türk gençleri için öncelikli vazifenin devletin kurtarıcısı ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Paşayı daha iyi tanımak ve bilmek olduğunda ısrar eder. (14)
...
Hasan Ünder, Mustafa Kemal Paşa'nın ve bu dönemin yüceltilmesinde önemli olan bir etmenin de 'kurucu kuşağın dinsel kültürü'olduğunu söyler. Aslında bu kuşaktan pek çok kişinin bir din geçmişi, hatta tarikat bağlılığı olmasına rağmen, bunun inşa yıllarında yaşanamadığını ve bu durumun da bir boşluk yarattığını söyler. İnşa yıllarında özellikle ulusun putlaştırılması bağlamındaki girişimler, liderin kutsallaştırılmasına geçişi kolaylaştırmıştır. (15)
Atay’ın inşa yıllarında Mustafa Kemal karizmasının oluşması bağlamında kaleme aldığı yazıları, aslında bu sürecin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Murat Belge, bu süreçte Atatürk’ün epigonlarının, yani yalnız önderini izleyen değil, onun belirleyici özelliğini abartarak taklit eden kişilerin önemli bir yer işgal ettiklerine değinir." (16)
* * *
Devam edecek...
- DOGMALARLA (donmuş / kalıplanmış kurallarla) MÜCADELE ETTİĞİNİ SÖYLEYEN MUSTAFA KEMAL, NASIL “DOGMA” HALİNE GELDİ ? VEYA KİMLER TARAFINDAN GETİRİLDİ ?
www.canmehmet.com
AÇIKLAMA VE KAYNAKLAR :
(*) Yazının tamamı için bakınız: https://www.yeniakit.com.tr/haber/sok-gercek-turkun-yeni-amentusunu-yazdi-yahudi-mezarligina-gomuldu-537552.html (Gazetenin kaynağı: Kadir Çandarlıoğlu - www.belgelerlegercektarih.com)
(**) Bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/amentu
(1) İMPARATORLUKTAN CUMHURİYETE BİR AYDIN. Funda Selçuk Şirin. s.130.
(2) Aynı kaynak, s.131.
(3) 19 Haziran 1926 tarihli HAKİMİYET-İ MİLLİYE. Falih Rıfkı. (Atay, a.g.e,, Cilt: II, s. 357)
(4) (a) Falih Rıfkı, “Yeni Adam , Hâkimiyet-i Milliye, 12 Temmuz 1926. (b) “Asıl Dava”, Hâkimiyet-i Milliye, 16 Temmuz 1926. (c) “Ahlak Mücadelesi”, Hâkimiyet-i Milliye, 23 Temmuz 1926. (d) “Son Tahlil”, Hâkimiyet-i Milliye, 15 Temmuz 1926. "Basın üzerinden Mustafa Kemal karizması son sürat pekiştirilir, Özellikle İttihatçı muhalefet arasında mevcut olan negatif karizmaya karşı pozitif karizma ön plana çıkarılırken, okuma yazma bilmeyenler için de Mustafa Kemal tarihin görselleşmesini de sağlıyordu." [Bkz; Faik Gür. “Atatürk Heykelleri ve Türkiye’de Resmi Tarihin Görselleşmesi”, Toplum ve Bilim, Sayı: 90. Güz 2001), s.147-166.]
***(5) (a) Falih Rıfkı, “Onun Meselesi”, Hâkimiyet-i Milliye, 14 Temmuz 1926. (b) “Asıl Dava, Hâkimiyet-i Milliye, 16 Temmuz 1926. (c) “Yeni Mahkeme , Hâkimiyet-i Milliye, 20 Temmuz 1926. (d) “Ahlak Mücadelesi”, Hâkimiyet-i Milliye, 23 Temmuz 1926. (e) “Mahkemenin Mevzuna Dair Hâkimiyet-i Milliye, 1926. (f) “Emniyet , Hâkimiyet-i Milliye, 27 Temmuz 1926.
***(6) (a) Falih Rıfkı Atay, “Adaylar”, Hâkimiyet-i Milliye, 23 Ağustos 1930. (b) “Bizim Politikalarımız”, Hakimiyet-i Milliye, 26 Ağustos 1930.
(7) TÜRK'ÜN ALTIN KİTABI. GAZİ'NİN HAYATI. İstanbul Cumhuriyet Matbaası, 1928.
(8) TÜRK'ÜN YENİ A'MENTÜSÜ. Safi Dümer. Ankara Hâkimiyeti Milliye Matbaası, 1928.
(9) İMPARATORLUKTAN CUMHURİYETE BİR AYDIN. Funda Selçuk Şirin. s.137.
***(10) (a) Falih Rıfkı, ”İzmir”, Hâkimiyeti Milliye, 5 Eylül 1930. (b) “Çöküntü”, Hâkimiyet-i Milliye, 5 Eylül 1930.
***(11) (a) Falih Rıfkı, “Şef ve Diktatör”, Hâkimiyet-i Milliye, 4 Ocak 1931. (b) “Gazi nin Düsturları”, Hâkimiyet-i Milliye, 1 Şubat 1931.
***(12) (a) Falih Rıfkı, “Kadro" , Hâkimiyet-i Milliye, 4 Mart 1931. (b) “Gene Kadro’, Hâkimiyet-i Milliye, 5 Mart 1931. (c) “Otorite”, Hâkimiyet-i Milliye, 21 Temmuz 1931; Atay, Kurtuluş, s.85.
***(13) KAHRAMANLAR. Thomas Carlyle. (Çev. Behzat Tanç, İstanbul 1979).
***(14) FAŞİST ROMA.... Falih Rıfkı Atay. s.12-14; Moskova..., s.57,58-76.
***(15) ATATÜRK İMGESİNİN SİYASAL YAŞAMDAKİ ROLÜ. Hasan Ünder. (MODERN TÜRKİYE'DE SİYASİ DÜŞÜNCE, KEMALİZM, CİLT 2. Murat Belge. s.146-149. İstanbul 2002)
***(16) MODERN TÜRKİYE'DE SİYASİ DÜŞÜNCE, KEMALİZM, CİLT 2. Murat Belge. s.39 (İstanbul 2002).
*** (5,6,9~16) : 1 no.lu kaynakta bulunan iç alıntılardır