Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

Yılın en uzun gecesinde doğmuşum. Bu yüzden midir bilinmez ruhlarımızın özgür kaldığı geceleri severim. Karanlıkta giz’lerin ortaya çıktığını, içinde giz barındıran şeylerinse zehirli olduğunu bilirim. Ben de zehrimi geceleri yazarak dökerim. Büyüdükçe cevaplarımın artmasını beklerken tek artan şey sorularım oldu. Ama geçe..

Devamı
 
 

Yazdığım Kategoriler

 

Bu blog yazarının şu anda bir blog önerisi bulunmamaktadır.

 
Ankara seyircisi?

Elton John'u pek sevmiyorum, spor salonlarında verilen konserleri sevmiyorum, bulunduğu sanat dalında "elit" bir tabakaya hitap eden sanatçıların konserlerini hem de bürokrasi şehri olan Ankara'da izlemeyi hiç mi hiç sevmiyorum. Çünkü izleyicilerin %60'ı tam da yazınızda bahsettiğiniz gibi ertesi gün etrafındakilere "oradaydım, izledim" demek için gelen sevgili "sanat seviciler" olur. Ve kendilerinde etrafı rahatsız etme hakkını bulurlar. Çünkü onlar için sadece orada olmaktır önemli olan, dinlemek ve keyfini çıkarmak değildir amaçları. Bu yüzden hem sanatçıya hem de gerçek sanat severe en büyük saygısızlığı yaparlar. Ankara eskiden bir sanatsever kentiymiş galiba, şimdi ise Can Yücel'in şiirindeki gibi sadece "sanat sevici"dir kendileri. Geçen yıl İstanbul'da Babylon, "sessiz konser" adı altında bazı kurallar çıkarmıştı, ben de eleştirmiştim. Şimdi düşününce, belki de bazı koşullarda saygıyı bilmeyenlere yazılı kurallarla önceden uyarıda bulunmak faydalı olabilir. Saygı ve sevgiler...

07 Temmuz 2011 23:25
Biutiful

İki taş çocukların eline, iki taş da bizim yüreğimize koyuyor. Yazdığın gibi izlenen güne dikkat etmeli, yoksa kötü geçen bir günün sonunda, sinema salonunda ziyan oluyorsunuz. Beni en çok etkilediği sahne, kızına sarılıp "yüzümü unutma" dediği yerdi. Bir de filmin sonundaki J.Bardem'in gülüşü çok biutiful'du. Kesinlikle izlenmeye değer bir film. Sevgiler...

14 Şubat 2011 00:30
Büyük ikramiye!

Merhaba Deniz, yazını okuyunca benim de aklıma “teselli ikramiyesi” kazananlar geldi. Düşünsene senin o bahsettiğin büyükkkk ikramiyeyi sadece ve sadece 1 numara ile kaybeden teselli edilesi şanslılar(!). Tam da buradan konuyu hayata bağlarsak, ufacık bir farkla muhteşem bir hayat yaşayacakken teselli ile avunanlar, avunmak zorunda kalanlar… Umutsa tam göbeğinde duruyor insanın hep. Her yıl, her yılbaşı bir umut devam ediyor şansını denemeye. Zira şapkadan ne zaman tavşanın çıkacağı da belli olmuyor:) Bense her yeni yıldan tek bir şey diliyorum; Sahip olduklarımı kaybetmeyeyim yeter! Ya da senin son satırlarda yazdığın kelimeyi kullanayım; “yanıbaşım”dakileri kaybetmeyeyim bana yeter. Sevgiler…

05 Ocak 2011 00:16
 
Toplam blog
: 73
: 5913
Kayıt tarihi
: 06.09.06