Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '10

 
Kategori
Dünya
 

Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atılan bombalar – fizyon ve füzyon

Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atılan bombalar – fizyon ve füzyon
 

New York Manhattan'ın bombalanışının temsili görüntüsü. İmkansız değil.


Sevgili okurlar, burada yazdıklarımın herkes tarafından anlaşılabilir biçimde olması için elimden gelen gayreti gösteriyorum. Evet bilimsel konulardan ve aynı zamanda aradaki farkı anlayabilmeniz için hurafelerden söz ediyorum. Bazı şeyleri size aktarırken ben de öğreniyorum ve bunu yaparken bazen eğleniyorum, bazen hayretten ağzım açık kalıyor, bazen üzülüyorum. Ama tablo iyice şekilleniyor. Çok fazla okuyan yok, biliyorum ama olsun. Bir kişi bile okusa benim için bir değerdir. Çünkü bunlar temel şeylerdir. Bana göre bir aydın kişi ne ile ilgilenirse ilgilensin, esas konusu ne olursa olsun bunları bilmek zorundadır. Yani nasıl bir ortamda yaşadığını, gelecekte bizi neyin beklediğini bilmelidir. Düşünce yöntemleri farkındalığının ölçüsünde şekillenecektir. Biz hatayı çevremizi tanımadığımız ve doğru değerlendiremediğimiz için yapıyoruz. Yanlış değerlendirmelerin peşinden gelen spekülasyonlar işlerin çığırından çıkmasına sebep oluyor. Örnek olarak depremin neden oluştuğu bilinmezse biri çıkıp “7.2 Yetmedi mi?” yazılı bir pankart açabiliyor. Doğa afeti olan bir olayın aslında doğa üstü bir güç tarafından insanlara ceza olarak gönderildiğini iddia ediyor. Başkaları da buna kanıyor. İkinci örnek olarak canlılarda mutasyonun nasıl olduğu anlaşılmazsa biri çıkıp virüslerin insanlara ceza olsun diye yine doğa üstü güçler tarafından gönderildiğini iddia edebiliyor ve yine ne yazık ki buna da inananlar çıkıyor.

O yüzden ben burada anlattıklarımı çok önemli görüyorum. Aslında bu konuları uzmanı olan kişilerin yapması lazım ama onları da ortada göremiyorum. Çünkü bilimi ve gerçekleri anlatmak ve savunmak yasaklı bir iş oldu. Yasaklayanlar yasaklamakla gerçeklerin eskiden olduğu gibi ört bas edileceğini sanıyor.

İşte ben burada bu oyunu bozmaya çalışıyorum. Destekleriniz için teşekkür ederim.

Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atılan bombalar – fizyon ve füzyon

2. Dünya savaşında, 6 Ağustos 1945’te ABD, Japonya’nın Hiroşima kentine o güne kadar hiç görülmemiş ölçüde kıyım yapan bir bomba attı. Bütün kent yok oldu. Ama Japonya teslim olmadı. Bunun üzerine ABD, üç gün sonra ikinci bir bombayı Nagazaki kentine attı. İki patlamada bombaların sadece yıkıcı etkisiyle 100 binden fazla insan anında öldü. Bombaların asıl etkisi daha sonra ortaya çıktı. Milyonlarca insan radyasyon etkisinde kalarak kansere yakalandı ve öldü. Geçen 65 yıl içinde bombaların etkisi halen sürmektedir. Bu bombaların bu kadar etkili olabilmelerini sağlayan şey neydi?

Nükleer enerji. İnsanoğlu nükleer enerjiyi insanlık için kullanmasını öğrenmeden önce ondan bomba yapmayı becerdi. Yirminci yüzyılın başında, ortaçağ boyunca simyacıların bir maddeden başka bir madde elde etme hayalleri (gerçi onlar neyle oynadıklarını bilmeden kurşundan altın elde etmeye çalışıyorlardı ama olsun) gerçek olmuştu. Buna atomun iç yapısının nasıl olduğunun anlaşılması yol açmıştı. İçinde proton ve nötron parçacıklar barındıran bir çekirdek ve onun çevresinde inanılmaz bir hızla dönen elektronlar. Atomlar, çekirdeklerinde barındırdıkları proton sayısına göre basitten ve hafiften ağıra doğru hidrojenden uranyuma kadar 92 biçimde oluşurlar. Bunların ayrıca izotopları vardır.

İzotop şudur: Atom çekirdeğinde normal olarak proton parçacığı na eşit sayıda notron parçaçığı bulunur. Ancak bu bazen değişebilir. Örnek olarak hidrojen atom çekirdeği bir proton ve bir nötrondan oluşur. Ancak bazen çekirdekte iki nötron bulunabilir. Bu hidrojen atomunun izotopudur. Bu yine de proton sayısı değişmediği için hidrojen atomudur ama diğerinden ayırmak için tritiyum da denir.

Birçok madde normalde yapı olarak sabittir. Yani atom çekirdeğindeki proton ve nötron sayısı değişmez. Elektronlarının sayısının değişmesi yalnızca bileşiklere yol açar, o kadar önemli değildir. Ama normalde yapı olarak pek sabit olmayan maddeler vardır. Uranyum onlardan biridir. Zaman içinde kendiliğinden nötronlarını kaybederek çekirdeği parçalanır ve başka maddelere dönüşür. Uranyumun 235 nolu izotopu (U-235 olarak gösterilir) bu işe çok elverişli bir maddedir. U-235’in parçalanması dışarıdan tetiklenebilir. Maddenin bombaya dönüşmesinin sebebi de budur. U-235 çekirdeğine bir nötron parçacık gönderilecek olursa çekirdek parçalanır, atom başka bir maddeye dönüşür ve enerji açığa çıkar. Fakat parçalanan çekirdekten daha çok sayıda nötron parçacıklar çıkar. Bunlar başka U-235 atomlarını parçalar, parçalanmadan daha çok sayıda nötron parçacıklar ve enerji açığa çıkar. Buna zincirleme reaksiyon denir. Bu böylece zincirleme olarak devam ederse sonunda belli bir miktar U-235 parçalandığında açığa çıkan enerji Hiroşima ve Nagazaki kentlerini yok edecek düzeye ulaşır.

Uranyum gibi hidrojenden sonra gelen bütün maddeler güneşlerin merkezlerinde yüksek ısı altında basınç sonucu oluşurlar. Buna füzyon olayı denir. Bu etki sonunda birleşirken aynı zamanda içlerinde enrji biriktirirler. Uranyumun parçalanmasıyla bu biriken enerji açığa çıkar. Buna da fizyon olayı denir.

ABD Hiroşima ve Nagazaki’ye iki ayrı tipte bomba atmış ve böylece deney alanı olarak kullanmıştır. Önemli olan kararsız ve ağır, bölünmeye yatkın maddeye nötron göndermek ve zincirleme reaksiyonu başlatmaktır.

Atılan bombaların özellikleri:

Hiroşima’ya atılan bomba:

Uzunluk: 350 cm

Çap: 70 cm

Ağırlık: 5 ton

Güç: 14.5 kiloton

(Bir kiloton 1 ton TNT’nin yaptığı tahrip gücüne eşit)

Nagazaki’ye atılan bomba:

Uzunluk: 375 cm

Çap: 150 cm

Ağırlık: 5 ton

Güç: 23 kiloton

Görüldüğü gibi ikinci bomba birinciden daha güçlüdür. Bu bombalarla ABD Japonya’ya ‘özgürlük’ getirmiştir.

Patlayıcı kitlenin çevresinde, nötronları içeri döndürüp etkisini artırıcı bariyer madde vardır. Yine etkisini artırmak üzere bombalar yere değmeden önce patlayacak şekilde ayarlanmıştır.

Bomba patladığında önce ışık ve ısı etkisi görülür. Ne olduğunu anlayanlar için biraz uzakta olanların kısa bir kendini kurtarma süresi şansı vardır. Peşinden yıkım ve basınç etkisi gelir. Bombaya yakınlığına göre taş taş üstünde kalmaz. Daha sonra da radyoaktif etki gelir. Bu etki ile hücre yapıları bozulduğu için vücut organları işlevini göremez olur. Örnek olarak kan taşıyan damarlar parçalanır. Deri yanma olayından başka soyulur, dökülür. Akciğerler iç organlar görevini yapamaz ve canlı ölür.

Doğadaki her şey atomlardan oluştuğu için madde bozulması her yere yayılır. Havada, suda, toprakta, bitkilerde atom çekirdeklerine giren nötronlar zincirleme reaksiyonu devam ettirirler. Buna radyoaktif kirlenme denir. Bu kirlenme on, belki yüz yıllarca sürer. Çevresinde bulunan canlıları etkilemeye ve bozmaya devam eder.

Gerçi o sırada Japonya Çin’i pelte gibi ezmekle meşguldü. Ancak ABD ilerliyordu ve savaşın sonu görünmüştü. Midway savaşında yenilmişlerdi. Japon adaları birer birer düşüyordu. Sovyetler Birliği Japonya’ya karşı savaşa girmişti ve Asya’dan sürmek üzereydi. Almanya yenilmiş ve teslim olmuştu. Burada en önemli şey bombaların kentler üzerine atılmış olmasıdır. Bomba ile askerler değil, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar öldürülmüştür.

Bu olayların böyle olacağını Einstein başta olmak üzere bilim adamları söylemiştir. Bombaları yapanlar da bir takım bilim adamlarıdır. Ancak burada suçlanması gerekenler bilim adamları değil, bombayı yaptıran zihniyet olmalıdır. Sanırım bu bilgiler stratejik müttefikimizin ne karakter yapısında olduğunu açıklamıştır.

Yazıyı Nazım Hikmet’in ünlü şiiriyle bitiriyorum.

KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim kapıları birer birer

Gözünüze görünemem göze görünmez ölüler

Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar

Yedi yaşında bir kızım büyümez ölü çocuklar

Saçlarım tutuştu önce gözlerim yandı kavruldu

Bir avuç kül oluverdim külüm havaya savruldu

Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok
Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk

Çalıyorum kapınızı teyze amca bir imza ver

Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/15179/nazim-hikmet-ve-joan-baez-kiz-cocugu-hirosima

Böyle şeyler gelecekte yine olabilir. Bütün yazılan ve çizilenler bunların bir daha olmaması içindir.

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..