- Kategori
- Deneme
Hissiyat (1)

Bir sonraki hafta Cuma günü grup halinde bir bara gittik üç kişi olaraktan. O gün başından geçen evlilik hikayesini anlattı. Ben yorumsuz dinledim. Aslında benim için önemli değildir geçmiş hiç bir zaman. Ben her zaman günümüze bakarım. Ailesine karşı direnerek va saklanarak kocasından kaçmayı başarmıştı. Ve Cihangir'deki evi öyle almıştı. Karum kadar zengin bir aileden geliyordu. Aldığı cep harçlığı maaşı kadar büyüktü. Daha sonrasında grubun diğer elemanları da geldi. Koyu bir hareketlilik vardı masada. Tabi hem o, hem de ben ayrı ayrı pek gevezeydik. Sonrasında çok geç oldu va kalktık. Benimle gelmek zorunda kalmıştı çünkü Taksim'e en yakın evi olan bendim.
Dostluğun bana yetmiyor
Uyurken özlüyorum ellerini
Dokun hal dokun
Dokun ne olursun
Dokunmak sevmek demiştin
Biliyorum hiç bir şeye benzemese de
Hala benim tek ezberim
Dokun, dokuna bana
Ne olursun dokun
Nilüfer çalıyordu radyoda. Dönüş yolculuğunda yine neredeyse hiç konuşmadık. Tıpkı karpuz partisi gecesi gibi sadece müziğe konsantre olmuştuk. Arabadan ayrılırken istersen bir kahve içebilirsin dedi. Benden beklenmeyeni yaptım ve olur dedim. Evden ayrıldığımda sabah 5'ti. Koyu bir sohbete soyunduk ve bu sefere ben galiba kendi aşklarımdan bahsetmiştim. Aah dedik, güneş doğuyor. Bu sefer evden çok zor ayrıldım. Her seferinde daha fazla ağırıma gidiyordu evimden ayrılmak zorunda olmak. Evet kesinlikle burası benim evimdi.
Annem sabah beni salonda bekliyordu ve çok sinirliydi. İnşallah oğlum inşallah, dikkat et kaza yapacaksın. Nerden çıktı kaza yapmak? Ve ben aşağıdaki şiiri yazdım:
ANNE
Korkusuzca
Mağaranda ilerlerken
Nur içinde kavuştuğum
Görmediğim eller tarafından
Kaplanınca
Vücudumdaki
İlk hazzı keşfetmenin
Mutluluğu içinde
Ne verebileceğimi
Bilemeden
Ağlamaya başlamamla beraber
Başımın üzerinde
Hissettiğim
Öpücük ile
Kendimi Kaybetmem
Ve
Daha evvelden
Koşulsuz ve kayıtsız
Sürekli bakılmışlığın
Verdiği arzu ve
Tanımamışlığın
Uyandırdığı
Merak ile
İlk defa göğüslerinle buluşmam
Anne
Hiç bilmezsin ki
Akla ve hayale
Sığmayacak bir şekilde
Beni ilk doyumuma ulaştırdın
Hatırlamıyorsun
Lütfen Bana Dokun
Tıpkı
İçgüdüsel bir biçimde
İlk kez
Sarıp sarmaladığın gibi
Yılların eskittiği
Kirlettiği ilişkimizde
O kaybedemeyeceğin
Duygular ve
Hazlar ile
Üzerime örtün
Ta ki
Bir başka sen
Gelip de
Beni
Ellerinden
Çalıncaya kadar
Ne olur dokun
Ancak öğlen vakti kalkabildim. Bir gece önce konuşulduğu gibi o gün buluşmaktan bahsediyordu grup. Fakat neredeyse kimse kalkamamış ve herşey iptal olmuştu. Ayşegül'e uğradım akşam saat 5'te. Onu temizlik yaparken buldum. Kal akşam beraber yemek yeriz dedi. Sadece bir şartla dedim, sana temizliğe yardım edeceğim. O zaman dedi teras senin sorumluluğunda. Ben yıkadım koca terası. Ev ne kadar küçükse, teras o kadar büyüktü eve göre. İşim bittikten sonra yine İstanbul'a daldım. Süleymaniye Camisi, Aksaray bile görünüyordu. İşte dedim kendi içimden, özgürlük bu. Bu arada farkında değilim A... yemekleri yapmıştı bile. Harika bir akşam geçirdik, tanışlı beri ilk defa bu kadar içten, bu kadar samimi, çıkar, kavga gözetmeksizin bir hoşseda sohbet. Ve yine sabah olmuştu. Eeh dedim ben kalkayım artık, istersen sen kalk. Ayrılırken yüzüne bakamıyordum artık.
Levend diye biri peyda oldu gruptan ve A...'nın peşini bırakmıyor. A... bana kurtar beni gözlerle bakıyor. Ancak aralarındaki münasebeti hiç hiç mi bilmiyorum. Çocuk son derece gergin duruyor ve bana kem gözlerle bakıyor. O hafta sonu İzmit'e gittik grup olarak Manşukiye'ye Alabalık yemeye. Ben bizim servis şoförünü ayarlamıştım. O da nişanlısını kaptı geldi. Haziran'ın henüz başıydı ve sular gürül gürül akmaktaydı. Gezinti herkesin acıkması itibariyle çok kısa sürdü. Levend A...'yı köşeye çekti bir şeyler söylüyor. Kızın yüzü gerildi. Onu aldım hamağa götürdüm ve sallamaya başladım. Artık konuşmuyor, göz göze birbirimize bakıyorduk. Artık bütün bu oyun bitmiş ve aramızdaki herşey yepyeni başlamıştı. Serviste onu yanıma koydum ve elini tuttum. O da sıkı sıkıya koluma sarıldı. O akşam evime gitmedim. Mütakıp 3 ay eve sadece eşya almak için uğrayacaktım.
Bir gün sordu Anıl beni seviyor musun? Şöyle tarif edeyim dedim; Süleymaniye Camisini görüyorsun değil mi, onun altındaki ağaçları, ağaçların altından geçen arabaları, ve onların içindeki şoförleri, ve hatta şoförün yüzünü. Ben bunları görmeye seninle beraber başladım.
Günlerce, aylarca dudaklarımız yara olana kadar öpüştük. Dünyada sadece o ve ben yaşıyorduk ve diğer insanlar sadece bir ayrıntı.
İşte hikayenin sonuna geldik. Filmin sonunda "the end" yazdı. Ve ayrıldığımızda şöyle yazdım.
YARIMLAR
Yarım kalan
Hiçbir şey olmasın
Yarım bitmesin
Hiçbir şey
Yarım başlamasın
Yarım bırakıp
Gitmesin
Yarım bırakıp
Gitme
Yarım olmasınlar
Yarımlar
Yarim olmasınlar
Yarım ve
Yarımları
İstemiyorum
Kendinize iyi bakın... Bu hikaye burada gerçekten bitti....
Saygılar,
ANIL ya da nam-ı diğer KAVİ-Bir düşünce ademi