Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '07

 
Kategori
Haber
 

Hrant Dink'in tarihi hatası

Hrant Dink öldürüldü, hepimiz yaralandık. Ancak bu ölümden herkes kendince paylar çıkartmalı. Yoksa şimdiye kadar öldürülen 62 gazeteci ve onca aydın, yazar, öğrenci ve gelecek üzerine düşünmekten başka suçu olmadığı halde kanı akıtılanlar boşuna canlarıyla bedel ödemiş olacaklar.

Hrant Dink'in ölümü bu ülkede bazı gerçekleri ortaya çıkardı. Nedir bu gerçekler. Şimdi söyleyeceklerim şüphesiz bazı kesimleri kızdıracak. Olayın sıcaklığı içinde duygusal davrananlar, yapılan tespitlere kızıp geçecekler. Tıpkı Hrant Dink'in vasiyetine rağmen cenaze töreninde slogan atmak cüretini göstererek, sözde demokrasi mücadelesi verdiğine inanan insanların yaptığı gibi. Oysa bir insanın vasiyetine dahi saygı göstermeyi zul gören bir güruhun demokrasi anlayışı nereye kadar yetişir onu da takdirinize bırakıyorum. İnsana değer vermeyi zaafiyet olarak gören her türlü ideolojik yaklaşım nihayetinde bir gün "insan" denen hakikate toslayacak. Kitleden, güruhtan bahsetmiyorum. İnsan.

Hrant Dink de bir insandı. Duyarlılık sahibi bir insandı anlaşılan. Ki sadece kaba bir milliyetçi dayatma işine girerek kişisel şöhretinin peşinde gitmedi. O bu ülkenin de demokrasi ve insanlığın ortak değerlerinden pay almasının mücadelesini verdi. Ancak bir yerde çok fena yanıldı. Kim bilir belki de olaylar kontrolünden çıktı. Ya da çevresi tarafından yanıltıldı.

Ne diyor Hrant Dink'i öldüren; "Türklüğe hakaret ettiği için öldürdüm" Mahkeme kapısında linç etmek isteyenler ne diyorlardı? "Hrant Dink, Türklüğe hakaret etti" Ne dersek diyelim. Hrant dink'in Ermeniler ile ilgili tezleri ne kadar insani ise, bu tepkiler de en az o kadar insani tepkilerdi. İnsanlar kendilerini haksızlığa uğramış, hakarete maruz kalmış hissediyorlardı. Zaten Hrant Dink de geçmişte Ermeniler'in haksızlığa uğradığını savunmuyor muydu? Ancak testi bir yerde çatladı. Hrant Dink ve çevresinde bulunan aydınlar tarihi bir yanılgıya düştüler. Buna siz isterseniz düşürüldüler deyin. Türkiye'de her hangi bir hak arama mücadelesi yapılacaksa, bir demokrasi mücadelesi yapılacaksa, bu, bu ülkenin çocuklarını karşına almadan yapılabilecek bir mücadeledir. Şunu açıklıkla iddia ediyorum. Gerek Hrant Dink, gerekse TCK. 301. maddeden yargılanan Elif Şafak ve Orhan Pamuk, eğer ki dertlerini Avrupa basınına ve Avrupalı Parlementerle anlattıkları kadar Türkiye halkına, bu ülkenin çocuklarına anlatsalardı, bugün mahkeme kapılarında yuhalanmayacak, kendilerine kurşun sıkılmayacaktı.

Yine de bu saydığım örnekler içinde en duyarlı davranan Hrant Dink'di aslında. Ne diyordu Dink, Türkiye'yi soykırım yapmakla suçlayan Avrupa ülkelerine? "Siz de bu trajedideki sorumluluğunuzu kabul edin ve bedelini ödeyin" Ancak batılı ülkelerin hiç de bedel ödemek gibi bir niyetleri yoktu, hiçbir zaman da olmadı. Ermenileri, Kürtleri ve doğunun nice halklarını 20. yüzyılın başındaki paylaşım savaşında, satranç tahtasında piyon olarak kullanan batı, sıra bedel ödemeye gelince yine doğunun çocuklarını kullanma yolunu seçmiştir. Avrupa bugün de yine aynı şeyi yaptı. Doğu'nun vicdan sahibi çocuklarını bir birine düşürme yolunu seçti. Bir yandan tuhaf milliyetçiliği körükleyen barı, diğer taraftan evrensel hukuk ve demokrasi normlarını da önümüze sürerek toplumda bir ayrışma yaratmayı başardı. Ve maalesef bir çok aydınımız bu noktada halka meramını anlatmak konusunda yetersiz kalmış ve topluma ters geleceğini bildiği söylemi söylerken yine batının dilini kullanmıştır. Bu ülkeye, bu ülkenin diliyle konuşan aydınlar gerek bir an önce. Hrant dink bunu başarabilirdi. Geldiği toplumsal sınıf buna müsaitti. Kişisel yaşam deneyimi buna müsaitti. Ancak duruşmalarına gelen batılı gazeteciler ve Avrupalı parlementerler, Hrant Dink ve halkın arasına kalın bir duvar örmüşlerdir bile isteye.

Dün Hrant Dink'in cenazesinde yürüyenlerden bir çoğu eminim ki, o duruşmalarada müstemleke valisi edasıyla demeçler veren Avrupalı konukların bu tutumuna bozulan insanlardı. Ancak bu toplumun çok büyük bir çoğunluğu, vicdanen hareket ediyor. Bunu beğenebiliriz de beğenmeyebiliriz de. Zaten rasyonel düşünce bu topraklarda yeşerseydi, bugün dünya siyesetini yönlendirenler şu anki aktörler olmayacaktı kesinlikle. Dün, Hrant Dink'in cenazesinde yürüyenlerin bir çoğu da bu duyguyla katıldı o korteje şüphesiz. Haksızlığa uğramış, gadre uğramış bir insanın en son yolculuğunda yanında olarak ona karşı vicdani sorumluluğunu yerine getirme isteğiyle. Hrant Dink'in etrafında duvar örüp, onu kendi halkından soyutlayan Avrupa medyası ve Avrupalı parlamenterler şimdi timsah göz yaşı döküyorlar sinsice. Geçiniz efendim onu bir yol. Siz vicdanınızla değil, aklınızla hareket edersiniz. Bu olayı da mantıkla yorumlarsanız size çok büyük faydası olacak bir olay, siyasi pazarlıklarınızda. Şimdi bize Hrant Dink için üzüldüğünüzü söylemeyin. Hem size ne oluyor. Siz neyinizi kaybettiniz. Biz evladımızı kaybettik de ağlıyoruz. Size ne oluyor? Bizim yasımız kendi evlatlarının bir birini öldürmesine üzülen Hz. Adem'in yası. Size ne oluyor?..

 
Toplam blog
: 11
: 1186
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

1979 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Aşağıbeyçayır Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyde ortaokulu..