Hüsn-ü Aşk'a dair...

Öncesindeki yağmurdan olabilir veya sonrasındaki güneşten, Güneş, galiba bendeki ben Şeyh Galib'in Aşk'ını anlayamadı!

Aşk soruyordu; peki Hüsn anlaşıldı mı?

İdil, dahasında İstanbul yağmuru saçlarında...Hüsn, niye Aşk'ta bu kadar pasif duruyordu? O, senden kaynaklanıyor, dedi Güneş, oturduğun yerden, hayata baktığın.

İkinci yarıda yerimi değiştirdim; soldaydım, bir sağa kaydım.

Süreyya dar mı geldi bu aşka? Aşk, halinden gayet hoşnut ordan oraya atlıyordu ve Hüsn, evet haklısın ben, çok hüzünlü seyrediyordu Aşk'ı.

Hey Aşk, benim Aşkım; ben bu sahne içinde, sahne sahne erkekleri daha iyi buldum kadınlardan.

Hey İstanbul, İstanbul hey!...Sen ne büyüksün sanatınla, sanatçılarınla; hey heeeyyy!...

Ya biz seyirciler, ya biz izleyiciler, ya biz, biz sen de nasılız İstanbul veya sen bizde? Şeyh Galib'e dönsek, dönse bize Galib; o yangında gemilere binip açılsak kalem kalem, harf harf...

Seyrettimse ki seyrettim, bol bol alkışladım modern mi modern bir baleyi ve içimde, hadi ruhumda diye yazayım, müzik, eşliğinde o dans Aşk dolu, Hüsn sürmekte...

Kadıköy'de Süreyya bu baleyi sevdi!

Süreyya sayesinde biz de, bu yaka insanları, fazla şehrin kirine karışmadan olabildiğince temiz, temiz kalıyoruz sanatla!

Hey Aşk!...Hey Hüsn!...Sizden kopamıyoruz be!

1. Not: O büyülü metinden sonra, o büyülü müzik ve danstan sonra şehre çıkmak bana o kadar zor geldi ki, yaşamak...

2. Not:

Aşk erkekti,
sandığın gibi
Hüsn değil,
kızdı Hüsn,
kızıyordu yaşadıklarına;
sahi miydi yaşadıkları,
yaşadıkların?

Gayret, Hayret,
ha gayret, hayret,
Hayret,
ha gayret!

Gayret Aşk,
kalem,
Hüsn, harf,
ayna kim,
suret?

Galib,
galip iken
yenildik mi
finalde alkış
daha alkış,
alkışlar altında?

Ş.Y.

3. Not: Teşekkürler Beyhan Murpy ve Rahman Altın ve Kubilay Tunçer ve diğerleri; çok çok çok teşekkürler; iyi ki varsınız!