Hüzünlü kuş

Şarkının en güzel yerinde

ya da güneş batmadan önce trende

bir kadının beyaz elinde bekler

hüzünlü kuş.

Ve sadece akıl karıştırıcıdır

öğleden sonraların öldürdüğü

gençler.

Diş gösteriyor zaman 

çekip orta yaş bunalımından

kadının kollarına atıyor seni

kadının oğlu on yedi yaşında

senden nefret ediyor

haklı çocuk,

anasıyla uyuyan adamı

sevecek değil ya.

Diş avda kamaşır 

yaşlı karınca sarkar kayadan

uzun akşama uçar

çöl kartalı.

Beni her gün barın teras katına

sürükleyen bir şey var 

müşfik değil

sevgilisi tarafından hor görülmüş kadınların

duasından taşan bir şey

kaldırım taşlarında yatan köpek kadar sevimli

aynı zamanda kuduz diş kadar ölüme yakın.

Bir tür karanlık var odamda

ışığa rağmen ya da

kevser tadında sabah güneşine rağmen orada

döşeme üzeri bekliyor

küf kokan adını bilmediğim karanlık.

Beni kestiler bir barın teras katında

bıçak yarası değil ha

reddedilmişliğim görünmeyen yarasından

incecik aktı cerahat bacaklarımdan

ve doldu ayakkabılarım içine.

Bir kadın bar iskemlesinde

içeride yaz güneşi 

ışık karışmış içimize 

ellerim önümde 

kadın da orada 

Bir içki geliyor önüme

bir içki geçiyor yanımdan

bir içki bekliyor kadının önünde

kadın porselen gülümsüyor 

yirmi yıl boyunca seks ve sonra

nasıl bırakır insan?

Gülümsüyor işte.

Bodrum’da mandalin bahçesindeki

pansiyonda kalmışız.

Kuyu suyunda yıkanmışız.

Kokular karışıyor anlama

ve kadın kokuyor ev  

kadın orada, orta yaş bunalımında değil 

sadece yaz sıcağından ansıma

Bodrum’da bir pansiyonda

koynum çıplak

umarsız.

Kanırtılmış bir akşam üzeri ayrılmışız.

Sadece ayrılmamız gerektiği için

ve ben otuz olduğum için değil

ya da o kırk beş

sadece bittiği için güneş

ve akşam başladığı için

Anadolu kentinde

erkeklerin kadına ihtiyaç duymasından değil

sadece bittiği için güneş

sonbahar solgunu

ve tekrar, yeniden Bodrum’a dönebilmek

bir mandalin bahçesindeki otelde

ortakent yahşi farketmez

herhangi soğuk kuyu suyunda birlikte yıkanmak için

kollarımızda bir güneş   

elimizde ne geçmiş ne gelecek

sevgi var sadece

sevgiyle işlenmiş damarlarımız

titriyor kuyu suyunda…