Huzuru Taraf'ında arayanlar

Bu yaşıma kadar çok yönetildim. Taraf olmayı tarafsızlık bildim. Ülkemi sevmeyi görev addettim. Vatani borcun var dediler gururla gittim. Hayatın en güzel ve dikbaşlı çağında 18 ay törpülendim. Tecrübe saydım geçen günleri. Dedim ya bu yaşıma kadar çok yönetildim. Ayakta durmayı öğrendim diz çökmüşken. Koşmayı öğrendim yerde sürünürken. İsyan etmeyi öğrendim emre itaat ederken. Bu ülkede sağ-sol çatışmalarının tam göbeğinde ve ihtilalde başladım liseye. Az çok aklımız eriyordu ülkeyi sevenlere ve onlara silah verenlere. Taraf'tım insanlığa, onurlu yaşama ve dik durmaya. İlk o yıllarda yasakladılar düşüncelerimi ve taraf'ımı. Oturduğum mahalle yüzünden taraf'tım. Okuduğum okul yüzünden taraf'tım. Hatta yediğim yemek, yaşadığım hayat tarzı yüzünden taraf'tım. Taraf'ımdan da memnundum. Karşı Taraf ne kadar kuvvetliyse ben o kadar inançlıydım. Cumhuriyet'e taraf'tım, Atatürk'e taraf'tım ve ülkeme taraf'tım.

Yıl 2010. Yine yönetiliyorum ama ne benim taraf'ım ne de karşı taraf'ım. Hiç istemediğim halde ne olduğunu sadece tahmin edebildiğim ve hiç hazetmediğim "taraf" tarafından yönetilmeye başladım. Yani ne benim taraf'ım ne de karşı taraf'ım.

Bunlar öyle bir taraf'ki taraf'ımla karşı taraf'ı hiç sevmezler. Tek ortak yanımız var. Aynı ülkede yaşarız ama onlar değiştirmek uğruna, biz yaşatmak uğruna.

Önderimiz ve kurucumuz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 20 EKİM 1927 tarihinde kaleme aldığı Gençliğe Hitabe'si gelince aklıma yüreğim nur'lanıyor, içim ferahlıyor. Sebebini de anlayan anlıyor.

EY TÜK GENÇLİĞİ !

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Dedim ya bu yaşıma kadar çok yönetildim ama değiştirilmeye, ötekileştirilmeye hiç bu kadar maruz kalmadım. Ben yine Taraf'ım. Ülkeme, insanlara, demokrasiye, cumhuriyet'e ve Mustafa Kemal'e taraf'ım. Bu taraf'a yetiştirdiğim iki aslanım yani iki evladım daha var. Yaşamın son bulacağı ve hakka kavuşacağım anda huzurlu olacağım. Bayrak hiç düşmeyecek inşallah.

Sevgiyle kalın,

Bülent EŞKUT