- Kategori
- İlişkiler
İçimde bir ses...

İçimde bir ses...
Metrekaresi kolay hesaplanan hücre evimdeyim. Penceremden içeriye şehrin azrail ıslıkları süzülüyor. Bir kadehin dolu kısmını içerek tüketiyorum ve her yudumda beni sana, hayata bağlayan nedenleri tüketiyorum. Hiç olmadığı kadar soğuk, terliyorum ve hiç olmadığım kadar yalnızım, kalabalıktan sıyrılmaya çalışıyorum. Sistemin asi çocuğu ilan ettiler beni, aşka suni tenefüs yaptığım için. Önce bir mum verdiler elektriğimi kesip, sonrasında avuçlarıma başka hayatların gözyaşlarını bıraktılar suyumu kesip. Kalbimde düşüncenin oluşmasını tehlikeli buldular, hiyerarşiye uymadığım için cezalandırdılar, her şeyi aldılar daa içimde ki sesi susturamadılar...
İçimde bir ses...
Dokunur gibi konuşur benimle, sevişir gibi anlatır, kavga ortasında bir sokak p..çi gibi hırçınlaşır, kadife tenli kadınlar gibi hassattır. Olmadık zamanlarda bir çocuk gülümsemesini 'hızla yayılan bir tümör gibi' içime bulaştırır. Sonrasında her şey pembeleşir ve gökyüzü mavi ve denizler mavi ve herkezin gözlerinin rengi mavi... Yağmur başlar ve ben yalın ayak hiç olmadığım kadar çıplak, çırılçıplak koşarım yollarda. İçimde o gülümseme ve her şey mavi... ...ayaklarım yapışır toprağa, adımlarım yavaşlar, yavaşlar ve bedenim durur. Ayaklarım kan kırmızısı balçık, kırmızı çamur ve ayaklarım bana ait olmaz. Uykunun en güzel düşünde zorla uyanır gözlerim ve hayat kan der... İçimde ses 'kaç' şehirde yükselen haykırışlar 'kan'... sonrasında her şey kitabına uygun afyon şarhoşluğu...
İçimde bir ses...
içimde bir ses, senin gidişinle konuşmaya başlayan, ellerimde toprak kokusu, hayat çizgime bulaşan.