Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '07

 
Kategori
Kitap
 

İhanetinden ziyade yalanından.

İhanetinden ziyade yalanından.
 

Roman yazdığımı söylemiştim ya hani? Eğer bir aksilik olmazsa (İnşalaaaaah) ilk romanım Haziran ayı itibariyle raflarda olacak arkadaşlar. Eski yazılarımı, özellikle romanla ilgili mektup dizisini okuyanlar belki hatırlayacaklardır. O dönemde, kitabımı basma başarısı gösterebilirsem eğer, bir ilke imza atmak niyetinde olduğumu da yazmış fakat fikrim saklı ve sihirli kalsın diye ne olduğunu açıklamamıştım. İşte şimdi açıklıyorum. Bu fakir, dünyanın ilk besteli romanını çıkaracak arkadaşlar.

Hani tıpkı filmlerde, dizilerde veya müzikallerde olduğu gibi, benim hikâyemin de bir bestesi var. Kitap temasına dair olan bu tek şarkılık cd ile birlikte satışa sunulacak.

Aslında böyle söyleyince, sanki kitap için aynı temayla örtüşen bir beste sipariş etmişim de sipariş üzerine yeni bir şarkı yazılmış gibi geliyor insana ama durum böyle değil. Gerçekte beste, benim romandan oldukça yaşlı. Yılar yıllar önce yapılmış, zaten var olan ama sahibi dışında hemen hemen hiç kimsenin bilmediği bir parçaydı. Ben bu şarkıyı ilk kez 2004 yılı başında, Almanya- Frankfurt’ta dinlemiştim ve hayran olmuştum.

Geçen kış romanımı yazarken, bestekâr arkadaşımın diğer besteleri ile birlikte bahsettiğim şarkıyı da dinlerken, bir anda fark ettim ki; bu şarkı benim hikâyemi anlatıyor. Hatta anlatmaktan öte, o sayfalarca süren hikâyenin ana temasını tek cümleyle, en vurucu, en çarpıcı yönüyle özetleyiveriyor.

Ve bir anda bir şimşek çakıverdi beynimde. ‘’Neden’’ dedim..’’Neden benim romanımın da bir şarkısı olmasın?’’ Ve hemen aradım arkadaşımı, fikrimden bahsedip, şarkısını bu romanıma hediye etmesini istedim. O da kırmadı sağ olsun.

O kadar güzel anlatıyordu ki Ceyda’nın üzüntüsünü ve hayal kırıklıklarını çünkü. O kadar kesin, o kadar net, o kadar can evinden vuruyordu ki hikayeyi.

"İhanetinden ziyade, yalanından yaralandım, " diyordu.

Benim romanımın kahramanı Ceyda da, tam olarak bunu hissediyordu zaten. Kocasının o günlerdeki ihanetinden ziyade, kendi gözlerinin içine baka baka söylediği kocaman yalanlardan yıkılıyordu aslında.

Kocasıyla konuşmaya çalıştığında aslında kocasının ihanetinden haberdardı. Ama bunu ona belli etmiyor ve bütün iyi niyetiyle ve bütün sabrıyla olayı kabullenip, kocasını anlamaya çalışıyordu. İhaneti ortadan kaldırabilmek, kocasını kendi gözünde daha kolay aklamak ve affedebilmek için de ona bir şans sunuyordu. Onun başka bir kadına aşık olma ve sevebilme ihtimalini doğal karşılayabileceğini anlatmaya çalışıyordu ama bir şartla! Tek bir şartla! Kendisini kandırmadan, açık yüreklilikle bunu itiraf edebilmesi kaydıyla, kocasını asla suçlamayacağını anlatmaya çalışıyordu. Ama kocası ne yapıyordu dersiniz?

İşte burası şimdi sözün bittiği yer.

Ben anlatmayayım daha fazla ve hikâyenin içine turp suyu sıkmayayım. Romanın sihrini de bozmayayım.

Ben susayım gerçekten ve şarkımın sözleri konuşsun sadece. Ardından da inşallah romanımdaki kelimelerle bütünleşerek anlatsın sizlere hikayenin özünü..:


Yar.

Yaralandım yar.

İhanetinden ziyade yalanından.

Yar,

Karalandım yar..

Sevdiğimden değil, sustuğumdan.

Haykırmak şöyle dursun, konuşamıyorum.

Bağışladığımdan değil, boğulduğumdan.

Yakıp yıksam bundan sonra neye yarar,

Vurmaz mı ki beynimden hatıralar.

Ah yar.. Yaralandım yar.

Sevdalarda yakacak yürek kalmadı,

Rüyaları besleyen ümit kalmadı.

Her yalanla bir adım gittin benden,

Tutunacak bir tek gerçek kalmadı..

Fotoğraf: www.yüzüklerinefendisi.com

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..