- Kategori
- Öykü
Ihlamur yaprağı (12)

Yatağın içinde tavana gözünü dikmiş öylece bakıyor ve uyku bir türlü tutmuyordu. "Düşünce koması" diye bir şey yok ama herhalde ben gireceğim ve ilk olacağım diye aklından geçirdi.
Dershane müdürünün söyledikleri kulağından gitmiyordu. Yataktan bir hışım kalktı ve adımları onu antredeki dolaba götürdü. Tam eğilmeden el yordamıyla üst rafın köşesine kaybolmasın diye sakladığı zarfı alarak doğruca odasına gitti.
Lambaya dokundu ve yatağının üstüne bağdaş kurup oturdu. Kalbi heyecan içinde atıyor, bir yandan da zarfın içindeki belgeye bakıyordu. İşte bunca yıldır ulaşmaya çalıştığı hedef için vereceği sınavın giriş belgesiydi bu... Sınava gireceği yere ve tarihe bir kez daha baktıktan sonra zarfın içine geri yerleştirdi.
Tekrar aynı yerine götürmek üzere kalktığında;
- Nereden bilebilirdim bunların olacağını, bu kafayla hiç bir şey yapamam ki ben...
diye aklından geçirdi.
Birden gözü duvardaki yapraklı takvime takıldı. Annesinin öldüğü günde kalmıştı. Gözleri nemlendi birden, kopardı yaprakları ve avucunun içinde kırıştırdı. Keşke unutmak istediğim herşeyi de böyle atabilsem diye düşündü..
Sonra yeniden takvime baktı ve;
- Bugün, yarın ve diğerleri de bitince birden geçmişe dönüşecekler. Oysa ki ben gelecek istiyorum...
Evin içinde bir aşağı bir yukarı dolaştı, balkonun kapalı perdesine inatla durdu ve baktı..
Ne farkediyor ki kapalı olması "kahretsin herşeyi hatırlıyorum zaten" deyip açtı ve yüzleşmem gerek korkumla deyip balkona titreyerek çıktı ve aşağıya baktı.. Birden gözlerine inanamadı evet yoktu birşey yerde ne kan ne de ceset.... İçindeki korkuyu yine kendisi yenmişti.. Belki oraya çıkmasa annesinin mezarda olduğunu bilmesine rağmen sanki orada yatıyor halde göreceğini düşünecekti.
Dualar etmeye başladı. Allahım bana sırlarla dolu hayatımn sayfalarının bir bir açılışında o şoku atlatmak için güç verdin. Şimdi de yanımdasın işte... Ben aslında yalnız değilim şükürler olsun" dediğinde sanki odanın içi daha da aydınlanmıştı. Aslında ışıldayan ruhu ve yüreğiydi.
Güneş iyice yükselmiş yeni bir gün başlamıştı. Yapayalnız kalmıştı ama yapabileceği ne vardı ki... Gözünde damla kalmamıştı ağlamaktan kimse gelmiyordu ki geri...
Masasının üstünde son çalıştığı test kitapçığına göz gezdirdi. Ajandasının arkasına iliştirdiği haftalık ders programına göre çantasına tek tek gerekenleri koydu ve saatine bakarak;
- Bir saatim kaldı hemen üstümü başımı giymeliyim ve dershaneye yetişmeliyim. Evden çıkarken şöyle bir arkasına baktı
- "Anneciğim yaşasaydın yine bana belki güle güle demeyecektin ama ben senin varlığınla mutlu olacaktım"
diyerek hızla merdivenle indi. Evlerinin dik yokuşunu tırmanarak geldiği duraktan kalmak üzere olan otobüse koşarak yetişti ve "bir öğrenci" diyerek ilerledi...
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
28.05.2010
Dershane müdürünün söyledikleri kulağından gitmiyordu. Yataktan bir hışım kalktı ve adımları onu antredeki dolaba götürdü. Tam eğilmeden el yordamıyla üst rafın köşesine kaybolmasın diye sakladığı zarfı alarak doğruca odasına gitti.
Lambaya dokundu ve yatağının üstüne bağdaş kurup oturdu. Kalbi heyecan içinde atıyor, bir yandan da zarfın içindeki belgeye bakıyordu. İşte bunca yıldır ulaşmaya çalıştığı hedef için vereceği sınavın giriş belgesiydi bu... Sınava gireceği yere ve tarihe bir kez daha baktıktan sonra zarfın içine geri yerleştirdi.
Tekrar aynı yerine götürmek üzere kalktığında;
- Nereden bilebilirdim bunların olacağını, bu kafayla hiç bir şey yapamam ki ben...
diye aklından geçirdi.
Birden gözü duvardaki yapraklı takvime takıldı. Annesinin öldüğü günde kalmıştı. Gözleri nemlendi birden, kopardı yaprakları ve avucunun içinde kırıştırdı. Keşke unutmak istediğim herşeyi de böyle atabilsem diye düşündü..
Sonra yeniden takvime baktı ve;
- Bugün, yarın ve diğerleri de bitince birden geçmişe dönüşecekler. Oysa ki ben gelecek istiyorum...
Evin içinde bir aşağı bir yukarı dolaştı, balkonun kapalı perdesine inatla durdu ve baktı..
Ne farkediyor ki kapalı olması "kahretsin herşeyi hatırlıyorum zaten" deyip açtı ve yüzleşmem gerek korkumla deyip balkona titreyerek çıktı ve aşağıya baktı.. Birden gözlerine inanamadı evet yoktu birşey yerde ne kan ne de ceset.... İçindeki korkuyu yine kendisi yenmişti.. Belki oraya çıkmasa annesinin mezarda olduğunu bilmesine rağmen sanki orada yatıyor halde göreceğini düşünecekti.
Dualar etmeye başladı. Allahım bana sırlarla dolu hayatımn sayfalarının bir bir açılışında o şoku atlatmak için güç verdin. Şimdi de yanımdasın işte... Ben aslında yalnız değilim şükürler olsun" dediğinde sanki odanın içi daha da aydınlanmıştı. Aslında ışıldayan ruhu ve yüreğiydi.
Güneş iyice yükselmiş yeni bir gün başlamıştı. Yapayalnız kalmıştı ama yapabileceği ne vardı ki... Gözünde damla kalmamıştı ağlamaktan kimse gelmiyordu ki geri...
Masasının üstünde son çalıştığı test kitapçığına göz gezdirdi. Ajandasının arkasına iliştirdiği haftalık ders programına göre çantasına tek tek gerekenleri koydu ve saatine bakarak;
- Bir saatim kaldı hemen üstümü başımı giymeliyim ve dershaneye yetişmeliyim. Evden çıkarken şöyle bir arkasına baktı
- "Anneciğim yaşasaydın yine bana belki güle güle demeyecektin ama ben senin varlığınla mutlu olacaktım"
diyerek hızla merdivenle indi. Evlerinin dik yokuşunu tırmanarak geldiği duraktan kalmak üzere olan otobüse koşarak yetişti ve "bir öğrenci" diyerek ilerledi...
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
28.05.2010