- Kategori
- Kent Yaşamı
- Okunma Sayısı
- 1763
İkiz çarşılar: Bakırköy-Karşıyaka

Hepimizin; içinde bulunmaktan, havasını solumaktan mutlu olduğu mekanlar, semtler, şehirler vardır. Kalp sıkıntılarımızın, gönül depresyonlarımızın çaresini, gider gider buralarda ararız. Asude bir huzurun adresidir oralar.
Benim de, üç büyük şehir başta olmak üzere çeşitli kentlerde onlarca arınma mekanım var. Hemen aklıma gelenler, mesela; İstanbul’da Ortaköy, Beyoğlu, İstiklal Caddesi, Nevizade, Sarıyer, Kireç Burnu. Ankara’da Bahçeli 7, Emek 8, Sakarya Caddesi, Beşevler, Tandoğan. İzmir’de Karşıyaka Yalı, Balçova Teleferik, İnciraltı, Sahilevleri. Yerleşim birimlerinden Mordoğan, Karaburun, Kaynarpınar, Foça, Bozdağ-Gölcük, Bozcaada, Eğirdir diye uzayıp gider listem.
Tutkunu olduğum şehirleri, insan sever gibi severim. Sınırlarından girdiğimde bir dostla karşılaşmış gibi mutlu olur takdim ederim kendimi. Çıkarken ise koyunlarından, buruk bir hüzün kaplar içimi ya bir daha görüşemezsek diye.
Şehirlerin karakterleri vardır insanlarınki gibi. Üzülür, sevinir, öfkelenirler. Meydanları, caddeleri, özellikle de sokak ve mahalleleri anlatır size hikayelerini. Ankara’da yağmur farklı yağar Budapeşte’de farklı. İstanbul’un göğünde ışıldayan güneş ile İzmir’i yakıp kavuran güneş inanın bir değildir. Gece, Paris’in üzerine başka çöker, Bodrum’un üzerine başka.
Köprüleri vardır şehirlerin, içinden kıvrılan nehirleri, surları, gökdelenleri, varoşları, çarşıları...Çarşılar deyince aklıma hep muhteşem bir ikili gelir. Birbirlerinden kilometrelerce uzakta ama nedense bana hep aynı hisleri yaşatan İstanbul’un Bakırköy’ünün çarşısı ve İzmir’in Karşıyaka’sının çarşısı.
Her ikisinin de birer tane demiryolu vardır. Birer kiliseleri ve birer de camiileri. Her ikisi de gün doğarken uyanırlar ve günü gece yarısı batırırlar. Mağazaları, simit sarayları, birahaneleri, büfeleri, milli piyangocuları, dilencileri, korsan tezgahta satıcıları, sarhoşları, öğrencileri, güzel kadınları, yakışıklı erkekleri, ağlayan çocukları, piyasa yapan gençleri, karakolları ile hayatın tam göbeğinde yaşar, hayata merkez olurlar.
Birisine Hükümet Konağına bakan meydandan girersiniz diğerine Belediye Sarayının baktığı Özgürlük Meydanından. Her ikisinin de girişine yakın yerlerde dolmuş durakları vardır, kendilerini mahallelere bağlayan. Araç trafiğine kapalı, o muhteşem yollarından adımlar ve her ikisinde de denize ulaşırsınız. Denize döküldüğünüz yerde, sizi, iskeleleri kucaklayıverir sımsıkı. İsterseniz Bostancı’ya gidersiniz, isterseniz Konak’a.
Özgürlük Meydanı’ndan girin Bakırköy Çarşısı’na, elleriniz cebinizde dolaşın etrafınızı seyrede seyrede. Soluğu Reggeta’da alın. Bir bira molasının ardından uçuşan etekleri ile iskele girişinde sizi selamlayan Karşıyaka kızlarının heykellerine çapkın selamlar verip soluyun Karşıyaka Çarşısı’nın şifalı havasını.
Sonra sorun kendinize Karşıyaka Çarşısı mı İstanbul’da, Bakırköy mü gelmiş Karşıyaka’ya.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Bende bakırköyde oturuyorum ama Özgürlük meydanından giripte Reggeta'dan hiç çıkamadım:(( Bakırköy'den Deniz otobüsüne binip Karşıya annemlere geçecektim, yeni terminal muhteşem olmuş fakat engellinin gecebileceği turnikeyi dar yapmışlar,ordanda geçemedim.Büyükşehir belediyesine dilekçe yazdım 2 aydır hala cevap bekliyorum.Yazınızı okurken ne kadar güzel bir şehirde yaşadığımızı tekrar hatırladım ama birgün bu kadar mimari engellerin de bana engel olcağını hiç düşünmedim.Umarım yetkililer tüm insanların eşit bir şekilde yaşamasını dikkate alırlarda tüm güzellikleri beraber yaşarız:)) sevgiler
Semra Çetinkaya 23.12.2006 14:21- Cevap :
- Değerli katkınız ve ilginiz için çok teşekkür ederim. Engelli insanlarımıza yönelik, son yıllarda ciddi adımlar atılmış olsa da toplumsal duyarlılık anlamında maalesef çok çok yetersiziz, umarım bu açığımızı ve ayıbımızı da kısa zamanda kapatabiliriz. Sevgi ve saygılarımla. 26.12.2006 8:49