Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '15

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

İklim Değişikliğinin Farkında Mısınız?

İklim Değişikliğinin Farkında Mısınız?
 

Farkında olalım ya da olmayalım. Büyük ölçüde insanoğlunun çevreyi kirleterek neden olduğu iklim değişikliğinin etkilerini günümüzde tüm yönleri ile yaşıyoruz. Bir yandan mevsim normallerinin üstünde sıcaklıklar artıyor. Yağışlar zamanlama olarak kaydığı gibi miktar olarak doğal afetlere neden olacak şekilde tarım alanlarını ve yerleşim yerlerini tehdit ediyor. Kutuplarda ve yüksek alanlardaki buzullar ve karlar hızla erimeye devam ediyor. Bu süreç deniz seviyesinde dünya ölçeğinde yükselmelere neden oluyor. Sonuçta artan doğal afetler, sel ve kuraklık tehlikesi karşısında insanoğlunun çaresizliği bir kez daha karşımıza çıkıyor. Her ne kadar bugüne kadar geliştirilen teknolojik imkânlar ve bilimsel veriler ile birşeyler yapmaya çalışsakta, yine de bu tehlike karşısında çok başarılı olduğumuz söylenemez. Tehlikenin dünyanın çeşitli bölgelerinde etkileri farklı olmakla beraber gelecekte yaşayacaklarımız bir soru işareti olarak zihinlerimizi kurcalamaktadır.

Bugün bilinen gerçek küresel ısınmanın doğal nedenlerden çok insanoğlunun 19. Yüzyılda başlattığı sanayi devrimi sonrasında, 20. Yüzyılda tehlikeli bir hal alan sanayileşmenin ve çarpık şehirleşmenin yarattığı çevre kirliliği sonucu atmosferdeki sera gazı miktarında ortaya çıkan artışın küresek ısınmayı yarattığıdır. Yüz yılı aşan süreç içinde kullanılan fosil yakıtlar başta sanayi olmak üzere taşımacılıkta, konutlarda ısınmada, enerji üretiminde (kömür, petrol ve gaz) kullanıldı. Karbondioksit salınımı artırıldı. Tarımda yanlış üretim yöntemleri nedeniyle aşırı miktarda metan gazı salınımına neden olundu. Ormanlar yeni sanayi alanları, yollar, şehirler ve havaalanları uğruna, en kötüsü rant hırsı ile yok edildi. Yanlış arazı kullanımı nedeniyle tarım alanları kaybolmaya başladı. Dünyada karbondioksit salınımı karşısında doğal dengeler bozuldu. Şehirlerin ve sanayinin ortaya çıkardığı katı atık depolama alanlarının çevre zararı engellenemedi. Para uğruna bazı ülkeler ve şehirler bu atıklara yer bile vermeye çalıştılar. Sanayide florinli gazları kullanmaya devam edildi.  

Bilim çevreleri ve ilgili çevre örgütleri yaptıkları araştırma ve gözlemlerle dünyayı yıllar önce uyarmaya çalıştılar. Ancak siyasi ve ekonomik çıkarları olanlar bu tehlikeye yıllardır kulak tıkadılar. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar sorunu sahiplenip dünyayı tehdit eden sorun olarak çözüm aramaya koyulsalar da bugün bile bu konuda ciddi davranmayan ülkeler ve çıkar çevreleri sorunu görmemezlikten gelmektedirler.

Bilim çevrelerince yapılan araştırmalarda dünyadaki sıcaklık verilerinde 150 yıl çerisinde yaklaşık 0,8 ºC yükselme olduğu ve bu artışın devam ettiği ortaya konmuştur. Bu artışın 2 ºC geçmesi halinde dünyada doğal yapının ve insan yaşamının tehlike altına gireceği ileri sürülmektedir. Bu tehlikeyi göz önüne alan Birleşmiş Milletler 198 üye ülkenin imzası ile İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesini (BMİDÇS) 1992 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio’da gerçekleştirilen Dünya İklim Zirvesi’nde kabul edilmiştir.

BMİDÇS ile ana amacı atmosferdeki sera gazı oranını, iklim sisteminin insan kaynaklı etkilerin oluşturduğu tehditten uzak tutacak bir seviyede durdurmaktır.  Sözleşme kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda Kyoto Protokolü Aralık 1997’de imzalanmış ve 16 Şubat 2005’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye, 24 Mayıs 2004 tarihinde BMİDÇS’ye, 26 Ağustos 2009 tarihinde ise Kyoto Protokolü’ne taraf olmuştur.  

Bugün Birleşmiş Milletler, dünyanın geleceğini düşünen aktivistler, bilim adamları ve çevre kuruluşları dünyadaki bu olumsuz gidişi nasıl durdurabiliriz çabası içindedirler. Küresel Sera gazı emisyonlarını sabitlemeye çalışmaktadırlar. 2050 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla % 50 oranında düşürülmeliyiz demektedirler.

Farkında mısınız tehlike günden güne artmaktadır. İklimler değişmekte ve doğal afetler yaşamı ve gıda üretimini tehdit etmektedir. Dünyanın her bölgesi bu değişikliği yaşamaktadır. İnsanoğlunun üstesinden gelemediği bu doğal afetler karşısında çaresizlik içindedir.  

Farkında mısınız? Bu tablo karşısında geri kalmış ülkeler olayın pek ciddiyetinde görünmede de dünyadaki ekonomik ve siyasi dengeleri kuran ve yöneten gelişmiş ülkeler ciddi tedbirler almakta, kendi toprakları içinde yaptırımlar uygulamakta ve dünyayı yeniden şekillendirmenin hesabını yapmaktadırlar. Yine başta gelişmiş ülkelerden birçok çevreci kişiler ve örgütler canları pahasına mücadele etmekte, doğruları savunmaktadırlar.  

Farkında mısınız? Bir zamanlar petrol üzerinden yapılan hesaplar şimdi gıda güvenliği ve temiz su kaynakları üzerinden yapılmaktadır. Bu konuda oluşturulan uluslararası kuruluşlarda gelişmiş ülkeler yine ön planda görülmektedir. Gelecekte küresel iklim değişikliği nedeniyle avantajlı bölgelerdeki gıda ve su kaynaklarını yönetmenin ve yönlendirmenin hesabını yapmaktadırlar.  

Küresel iklim değişikliği konusunda hepimizin duyarlı olmasının vakti gelmiş ve geçmektedir. Konu sadece siyasilere ve iktidarlara bırakılacak bir konu değildir.  Bireyler ve örgütler duyarlı olmak ve yanlışlara karşı çıkmak zorundadır. Hükümet dışı örgütlerinde iklim değişikliğine karşı bir duruşu ve politikası olmalıdır. Ulusal ve uluslararası alanda çevreci politikalar desteklenmeli, toplumsal duyarlılık artırılmalıdır. Yanlış politikalar oluşması ve uygulamasına karşı bilinçli ve ortak tavır ortaya konulmalıdır.

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..