Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

16 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İmparator'un aşkı II - Esir Dağı'na yolculuk

İmparator'un aşkı II - Esir Dağı'na yolculuk
 

Genç İmparator haftalarca hiç durmadan yol alır, dağları, nehirleri, çölleri aşar ve sonunda iki dağın arasına gizlenmiş karanlık bir ülkeye varır. Üzerinde kara bulutlar gezen bu ülkenin insanları kimseyle konuşmaz, yabancılardan da hiç hoşlanmazlarmış. İmparator kendine kalacak bir yer aramaya çalışmış fakat insanların bu sessiz ve umursamaz hali karşısında umutsuzluğa kapılmış. Dinlenmek için oturacak bir yer aramış fakat tek açık dükkanın bir demirci dükkanı olduğunu görmüş ve şansını denemek için içeri girmiş. Kör bir demirci köşede demir dövmekteymiş.

İmparator demirciye bu ülkedeki insanların nasıl bu hale geldiğini sormuş ve demirci de hikayesini anlatmaya başlamış.

“Dört dağın efendisi, Yüce İmparator, yıllar önce neşe ve huzur içinde yaşayan bir halktımız ve başımızda bir kralımız vardı. Kralımız herkesle dost geçinen temiz yürekli, yiğit bir savaşçıydı fakat bu mutluluk uzun sürmedi. Kralımızı devirip yerine geçmek isteyen bir büyücü ona büyü yaptı ve ülkemizi lanetledi. O günden itibaren insanların ruhu onun esiridir. ”

İmparator büyücünün yaptığı kötülükleri dinledikçe şaşırmış, şaşırdıkça güzel Prenses için daha çok endişelenmiş. Demirci ile konuşup büyücüyü nerede bulacağını sormuş ve ona başına gelenleri bir bir anlatmış. Ona yardımcı olmak isteyen demirci de şöyle demiş:

“Efendimiz, bendeniz Kraliyet ailesinin büyücüsü idim. Kralımıza yardım etmek istedim ama kötü büyücü benim de gözlerimi kör etti. Büyücü Kralımızı Esir Dağı’na götürdü ve orada öldürdü. Bu kötü niyetli Büyücü lanetledi ama neyse ki bu insanlar gibi benim ruhumu teslim alamadı. Şimdi size yardım etmek için büyülü bir tohum vereceğim ama bunun sırrını siz çözeceksiniz”

demiş. İmparator’a deri bir kese içinde tohumları uzatıp arkasını dönen demirci demir dövmeye devam etmiş. Olanlara bir anlam veremeyen İmparator tekrar yola koyulmuş ve bu karanlık ülkeden, Ruhlar Ülkesi’nden, kaçarcasına uzaklaşmış.

Günlerce yol almasına rağmen ne bir dağ ne de bir ruh ile karşılaşmış. Gece olup da karanlık çökünce fırtına çıkmış ve Genç İmparator sığınmak için bir mağara bulmuş. Mağaranın içinden bir ışık geldiğini fark edince o tarafa doğru yürümeye başlamış ve ışığın bir kuyudan geldiğini görmüş. Eğilip kuyuya bakan İmparator kuyunun dibinde daha önce hiç görmediği kadar güzel ve göz kamaştırıcı bir kolye olduğunu fark etmiş. Düşünüp taşınıp ne yapacağına karar vermeye çalışan İmparator sonunda kuyunun dibine inmeye karar vermiş.

Yavaş yavaş, taşlara sıkı sıkı tutunarak kuyunun dibine inerken kuyunun üstünde, mağradan gökyüzüne uzanan geniş bir delikten gün ışığı süzülmüş içeri. “Bu geçit geceleri gizlenip gündüzleri kendini gösteriyor” diye düşünmüş İmparator. Suyun içinden kolyeyi aldıktan sonra binbir güçlükle yukarı tırmanıyormuş fakat bu sırada tohum dolu kesesi kuyuya düşmüş ve tohumlar suya dağılmış. Bunu gören İmparator çok üzülmüş ve demircinin söylediklerini hatırlayarak sevgilisini kurtaramayacağı için kahrolmuş. Kuyunun başına tırmanınca, kolyeyi yanında taşıdığı çantasına koymuş ve biraz dinlenmek için bir köşeye kıvrılıp yatmış.

Rüyasında gök gözlü, nur yüzlü bir peri kızı gören İmparator bu kolyenin bin yıldır bu suyun dibinde olduğunu ve onu oraya bir büyücünün attığını öğrenmiş. İmparator rüyasından uyanmış ve etrafına bakınmış. Bir de ne görsün? Kuyunun dibine düşen tohumlar onlarca metrelik bir bitkiye dönüşmüş ve öyle bir büyümüş, öyle bir büyümüş ki gün ışığı sızan delikten yukarı taşmış. Tohumların doğru yerde kullanıldığını gören İmparator belki de doğru yol budur diyerek bu dev bitkiye tırmanmaya başlamış. Tırmanmış, tırmanmış, tırmanmış ve sonunda etrafta bir ruhun bile olmadığı, ıssız bir ovaya çıkmış. Uçsuz bucaksız bu ovada ne bir ağaç, ne bir bitki varmış fakat yalnızca sırat köprüsü gibi ucu bucağı belli olmayan bir yol varmış. İmparator bu yolun Esir Dağı’na gittiğini düşünmüş ve kötü büyücüyü öldürüp sevdiğini kurtarmak için yola koyulmuş.

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara