- Kategori
- Gündelik Yaşam
İnanç
Hep gitmekti hayali… Bu şehirden, bu evden, bu işten… Arayışı bitmemişti belli ki… Ve kalktı gitti. Yıllar önce sadece ‘’gitmek zorundayım’’ dedi ve gitti.
Sevdası kaldı geride, tek kişilik yaşanmaya başlanan, yakan sevdası…Yastıklara sinen kokusuyla beslendi aylar boyu, ölmesine izin verilmeden yaşandı.
Bir çiçek ekti bir saksıya, her gün itinayla okşadı, suladı, baktı. Biraz su, biraz sevgi kattı toprağına bıkmadan usanmadan.
Döner mi, dönmez mi bilmeden bekledi ona hissettirmeden…
Ve bir gün döndü. Oturup ağladı omzunda. Kaybettiği sevdiği için ağladı. ‘’İyi ki sen varsın’’ dedi ve ağladı. Yandı yüreği kavruldu, boğazı düğümlendi, yandı yüreği gözyaşları içine aktıkça sıcak sıcak. Yandı, kavruldu ama sustu. Omuz verdi sadece okşamak istediği o başa, rahatça ağlasın diye…
Çiçeği büyüdü, tomurcuklandı hatta açtı. O hep baktı sevgiyle. Konuştu onunla, sevdi; temizledi dibini hava alsın diye; ayıkladı otlarını. En sevdiği köşeyi buldu; ne çok güneş, ne de karanlık: Aydınlık bir gölgelik buldu, çiçeği de sevdi yerini coştu büyüdü…
Sevindi, yüreği ferahladı biraz. Çiçeği büyümüş, sevdiceği dönmüştü. Mutlu oldu, inandı…
İnandı, mutlu oldu…
Bir gece yarısı toplanmış bir valizle gördü yine. Gitme demeyecekti bu defa. Hatta hiçbir şey söylemeyecekti artık. Zaten acelesi vardı yolcunun, hızla gitmeye çalışıyordu. Dönmemek üzere…
O hızla hareket ederken çarptı çiçeğe… Yere yuvarlandı ve dalı, yaprağı, kökü, çiçeği dağıldı her biri başka bir yere…
O gitmişti…
Topladı çiçeğinin kalan köklerini, doldurdu saksısına yeni taze bir toprak ve ekti yeniden…
‘’Artık kendim için ektim seni’’ dedi.’’ Mevsim bahar değil ama olsun, bu sefer benim için kök sal‘’ . ‘’Bak sevgi hala var bende, yine verebilirim sana biliyorsun’’ .
Aynı kök, yeni bir toprak ama hala temiz bir sevgiyle bekledi başında çiçeğinin…
İnanıyordu, tutacaktı…