İnançlar ve felsefe

Bir kalemdaş "inançlar" hakkındaki, yazarak paylaştığım duygularımı, düşündükcelerimi lütfedip okumuş ve de kendi duygularını düşüncelerini paylaştığı blog adresini vererek faydalanabileceğimi düşünerek benimle paylaşmak istemiş. Teşekkür ederim. Okudum. İnanın teker teker ve tekraren okudum. Çünkü anlamakta zorlandım. Ve sonuç da yine de diyorum ki, birbirimize adres göstermektense, hangi adresten aldığımız önemsenmeden doğruları kavrayalım. Çünkü doğru bir tane.

Bugüne kadar okuduğum tüm kitap ve bilgilerde (isim ve sayı vermek istemem, sadece Elmalı'nın Tercümesini okuduğumda ortaokulda idim. Şimdi 58 yaşımdayım. Siz düşünün neler geçmiş gözümden) anlatılmak istenen hep aynıdır. Ama bu insanların anlayış sürecine ve zamana uygun biçimlerde geliştirilmiştir. Takii Kuran-ı Kerim'e kadar. Artık başka bir şeyler söylenmeyecek ve verilmeyecektir. Her bilgi kendinden sonra gelecek bilgiye işaret etmiştir. Naçizene bendeniz, kavga ve inatlaşma yerine, isteyenin, hak bilgilerini, hak yolunu baktığı herşeyden görebileceğini söylüyorum. Şahsen ben bir ağaçta da, bir kuşta da, insanda da O'nu görebiliyorum. Ama görmek marifet değil. Gördüğünle iç içe olabilmek işin zor yanı. Herzaman inanırım. Bilgi aslında taşınması en zor yüktür. Uygulamadıkca ağırlaşır ve birgün bilgi denizinde bir bakarsınız ki boğuluyorsunuz. Halbuki o denizi başka kıyılara ulaşmak için kullanmak gerek. Yani, o denizde yüzülmeli, bilgi uygulanmalı.

Ben şahsen sistem insanıyım. İsimler, doktrinler beni fazlaca ilgilendirmez. Çünkü bu kişi ve kavramların yokluğunda ortada kalan sadece fikirler ve yapılanlardır. Yani işin iskeleti beni daha çok cezbediyor. İskeletin üzerini örtenler dejenere edilebilir ama iskelet sabit kalır. İnsan aklı utanmasa iskeletle de oynayacak ama cesaret edemiyor şimdilik.
Sevgim sizlere, saygım düşüncelerinize !!!