Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '15

 
Kategori
Tarih
 

İnanılmaz Türk

İnanılmaz Türk
 

ABD Pudential  insurance şirketinin 1950 yılında hazırlamış olduğu ve Amerikan televizyonlarında yayınlamış olan bir belgeselden almış olduğum notlardan derlemiş olduğum bu hikayeyi, Bu gün gözden düşürülmeye çalışan Atatürk’ün  Ben Walter Cronkite adlı Amerikalı televizyoncu gözüyle nasıl anlatıldığını sizlerle paylaşmak istedim.

On yıldan az bir zamanda Türkiye’yi orta çağ karanlığından alıp 20 yy taşıyan inanılmaz türkün hikâyesi bu. Bu günün karmaşık orta doğusunda Rusya’nın hedefindeki Türkiye’nin modern, güçlü ve bu bölgede benzeri az batı yanlısı olan Türkiye, saldırganlara karşı kendi kendisini ve bütün sınırlarını Askeri gücü ile koruyabilecek güçtedir. Bu modern ve güçlü Türkiye doğunun ölmekte olan despotizmlerinin arasından tarihte benzeri olmayan bir kişi tarafından yaratıldı, Mustafa Kemal Türklerin Atasının hikâyesi bu.

1900’lere gelindiğinde birçok dinleri ve milletleri bünyesinde barındıran Osmanlı  imparatorluğu, hoşgörüsünü ve dünyadaki yerini kaybetmiş ve bir ortaçağ ihtişamından ortaçağ sefaletine dönüşmüş olan Osmanlı imparatorluğu, beceriksiz yöneticilerle yönetilmekte, dış savaşlarla harap olmuş ve dış güçler tarafından sömürülen bir imparatorluk haline gelmiş, halk sefalete gömülmüş dine bürünmüş ve genelde okuryazar olamayan cahil Türklerin bu ayakta kalma mücadelesi veren son imparatorluğunu batılı Avrupa ülkeleri tarafından nasıl paylaşılacağının hesabı yapılıyordu. Herkesin bildiği gibi birinci dünya savaşı öncesi Almanlar, Osmanlıyı yanlarına müttefik olarak almış sonrasında bir uydu devlet olarak kendisine bağlamayı planlamış, Avrupa’nın hasta adamı Türkiye’yi, ziyaret eden Alman Genelkurmay başkanı Karze II wil helm coşkuyla karşılanmış, baş üstünde tutulmuştu. Savaş gelip kapıya dayandığında, Osmanlı eski dostu İngiltere ile yeni dostu Almanya arasındaki tercihini, Almanya’dan yana kullanarak yorgun ordusunu, 29 Ekim 1914 günü Kayzerin yanında savaşa sokar. 1915 de İngiltere Çanakkale boğazına saldırıp, Gelibolu’yu  geçmeyi  ve İstanbul u alıp müttefiki Rusya’nın savaş gemilerini yolunu açmayı planlamış, ancak insanüstü bir direnişle karşılaşmış. O sıralar adı sanı pek bilinmeyen Mustafa Kemal ise Gelibolu’da çelimsiz bir Türk birliğini kumanda etmektedir. Onun dahi stratejisi ve sert kişiliği, liderliği savaşın gidişatını değiştirecektir.  On ay süren bu savaşta İngilizler yenilgiyi kabul etmiş, gemilerine bindikleri gibi geri dönerlerken de, bu tarihi yarım ada da Türkiye’nin yeni kahramanını bırakırlar.  Ama bir tek zafer büyük bir komutan için yeterli olmayacaktır. Almanya ve müttefiklerinin yenilmesi ile Osmanlı imparatorluğunun sonu da gelir. Ve bütün Osmanlı toprakları parçalanır. İttifak devletleri tarafından paylaşılır, geriye bu günkü Türkiye toprakları kalır. Çok daha küçük ama daha homojen olan halkı iyi bir liderlikle ulus olabilecek bir ülke. Kasım 1918 de savaş bitince galip ülkelerin gemileri İstanbul limanına yanaşırlar. Zayıf ve çürümüş Osmanlı saltanatından bu durma hiçbir itiraz gelmez.  Osmanlı Kâbe’ye döner namaz kılar kaderlerine razı olurlar. İngilizler ve Fransızlar İstanbul u işgal etmeye başlarlar. İngilizlerin gazıyla Yunanlılarda Anadolu’yu istila etmeyi planlamaktadır nihayet 15 Mayıs 1919 da Yunanlılar İzmir e girerler. Bu arada Türkiye’nin kalbi Ankara’da Mustafa Kemal Türkiye Kurtuluş ordusunu kendi komutasında örgütlemeye başlar. Mustafa Kemal padişahın karşı çıkmasına rağmen halkın yanında olduğunu görür ve yola koyulur. Anadolu’da seferberlik ilan edilmiştir. Yaşlılar kadınlar, çocuklar ve aç işçilerle cephane üretmeye başlarlar. Mustafa Kemal bu şartlarda savaşa hazırlanırken bütün ekonomik ve lojistik desteği İngiltere tarafından karşılanan şımarık Yunan askerleri ile 1919-1922 yılları arasında tam üç yıl sürecek bir savaşa girerler. Türk halkı bunun bir ölüm kalım savaşı olduğuna inanır hiçbir maddi beklenti içinde olmadan başlarında Komutanlarıyla hücuma geçerler. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar evlerini terk ederek cepheye cephane taşıdılar.  Bu kadar inançlı bir halk karşısında direnemeyen Yunanlılar, tutunamaz geri çekilmeye başlarlar. Eylül 1922 Yunanlılar ege denizine sürülürler. Kıyıda ittifak ülkelerinin kurtarma gemileri beklemektedir. Binlerce fakir Yunanlı, sempatizanı Hristiyan azınlıklar İngilizlerin Türklerin en dehşeti dediği Mustafa Kemalin ordusundan kaçmaktadırlar. Gemilerden çaresiz ekmekler dağıtılır, onlara birkaç gün daha hayat verecek olan ekmekler. 9 Eylül 1922 de Türkler Yunan işgali altındaki son yer olan İzmir’e girecek Ateşe verilen İzmir ve katledilen akrabalarının öcünü de böylelikle Yunanlılardan alacak. Her iki taraf içinde dayanılmaz bir kâbusa dönen savaşın sonu gelir Mustafa Kemal paşa savaşın kazanılmasıyla birlikte bir daha giymemek üzere üniformasını çıkarır. Ailesi 6 yy hanedan olan sultan 6. Mehmet yaşam kaygusuyla ülkeden kaçarak sürgünde yaşamaya razı olur. Mustafa Kemal ordusuyla İstanbul’a girer onun ideali imparatorluklar kurmak değildir. Demokratik bir Türkiye kurup yeni bir Türkiye yaratmaktır. Bu satırlar tamamen yabancı belgeselden alıntı yapılarak Bir Amerikalı gözünden kaleme alınmıştır. Kurtuluş savaşı olmadı diyenlere ithaf edilmiştir.

İsmet ERGİN 13.01.2015

www.itp.tv.tr

 
Toplam blog
: 65
: 1528
Kayıt tarihi
: 08.02.08
 
 

Ben Ankara'nın Polatlı ilçesinde 1962 yılında doğdum. Tahsil hayatımı Ankara'da tamamladıktan ve ..