- Kategori
- Felsefe
İnsanat bahçesi...
İnsanları tanıdıkça, hayvanları daha çok seviyorum demiş ya bilge...
İnsanat bahçesi…
İnsan sevgi üzerine yaratılmıştır, sevgiyle doğar, sevgiyle yaşar..
Sevgisiz olmuşsa insan, sevgi ortamında büyümediğindendir.
Çiçekler, türlerinin rengini, en canlı şekilde açmaya programlanmıştır.
Parlak ve canlı açmıyorlarsa, sorun kendisinde değil, yetiştiği ortamındır.
Ağaçlar cinsinin özelliğine göre büyür, dal atar, boy sürer.
Yeterince gelişmemişlerse toprağın, suyun, ışığın, iklimin yetersizliğindendir.
Kuşlar uçmak, balıklar yüzmek, ceylanlar koşmak için yaratılmıştır.
Gereğince uçamıyor, yüzemiyor, koşamıyorlarsa yaşam ortamlarındadır sorun…
Tat vermeyen domatesin sorumlusu doğa değildir… kokmayan gülün de… ötmeyen bülbülünde…
Açmayan çiçeğin de sorumlusu doğa değildir, tohum vermeyen karpuzun da, renk vermeyen çileğinde…
Temizlenmeyen havanın, berraklaşmayan suyun, mavilesmeyen denizin de sorumlusu doğa değildir.
Çıkarırsan insanatı içinden, bak nasıl temizler doğa havasını da, suyuınu da, denizini de...
Bak nasıl açtırır çiçeğini de gülünü de...
Sevgisiz kalmış, mutsuz olmuşsa insan,
Yaşam sevincini kaybetmiş, hırs bürümüşse gözünü...
Bakmayı bilmiyor, görmeyi beceremiyorsa,
Sırf kendine dokunmadı diye, alkış tutuyorsa yılana,
Kendinden sonra tufanı layık görüyorsa diğerlerine,
Kurtarmak istediği dünya, kendi gemisinden ibaretse,
Layık görmediğini kendine, kolaylıkla yakıştırıyorsa ötekilerine…
Elbet yaptığı bu yarışın, kazananı da olur, kaybedeni de...
Hızlılar, kurtardıklarını sanırken paçayı,
Geride kalanlar, yetişmek için zorlarlarken kendini,
Gerçekte olmayacaktır, insan doğasına aykırı bu yarışın kazananı…
Kötülük dediğimiz şey, iyiliğin yokluğu,
Düşmanlık dediğimiz, dostluğun eksikliğidir...
Zalim dediğimiz, gerçekte merhameti olmayan,
Kötü dediğimiz iyilikten nasiplenmeyen,
Düşman dediğimiz, dostluğu beceremeyen,
Bağnaz dediğimiz , aklını işletemeyenden başka nedir ki...
Dünya bir okuldur, eğitim programı ise, bizim eserimiz...
Öyle eser ki; bireyselliği, bencilliği,
Kaptı katçıyı, çalmayı çırpmayı, kırmayı dökmeyi, paçayı kurtarmayı öğretir de....
Sadece kendimiz mezun olacağımızı zannedip umursamayız..
Bu okul ortamına doğarız ve başlarız taşımızı yontmaya… kazarken bir diğerinin kuyusunu..
Farkında olmadığımız ise, kasapla kuzunun aynı okuldan yetiştiğidir...
Aynı eğitimi alırlar da, gösterdikleri başarı tayin eder,
Hangisinin kasap, hangisinin kurban olacağını...
Sevgisizlik sarmışsa ortamı,
Çiçekler açmıyor, meyveler tat vermiyorsa,
Hava kirleniyor sular bulanıyorsa,
Denge bozulmuş, terazi yanlış tartıyorsa…
Sebebidir bunun, insanat okulunun müdavimleri…
Akıllı olmasıdır insanın, hayvandan farkı.
Aklı çıkarırsan insandan, geriye içgüdüsüyle saldıran hayvan kalır.
Merhameti, vicdanı çıkarırsan insandan, geriye düşünen, plan yapan hayvan kalır.
Bundandır, insanın insandan korkması.
İnsanatın eseridir çiçeğin kokmaması, çileğin renk vermemesi, domatesin tat vermemesi...
Kokmayan çiçeğin de, renk vermeyen çileğin de, tat vermeyen domatesinde,
Kabak kokan karpuzun da ötemeyen bülbülün de sorumlusu insanatdır…
İnsan, insansız yapamayacağına göre…
İyilerle karşılaştır duası da bir dilekten öte gitmeyen teslimiyetçilikten ibaret olduğuna göre….
Armudun sapı, üzümün çöpü der, tavuktan mı yumurtadan mı çıkar açmazı içinde döner dururuz.
Taş atmaya devam ederek karanlığa, savaştığımızı zannederiz olmayan ışığın yokluğuyla...
Kendi yaptığımız mı…
Kısır döngüyü kırmaya çalışmak ya da paçayı kurtarmaya çalışmak…
Ya da şikayet ettiklerimizden şikayet edenlere, denk gelmeye çalışmak.
Doğanın doğasında var olan dengeyi, güzelliği, sevgiyi yakalamaya çalışmak…
Hatta elde fener, kapı kapı... blog blog dolaşmak...
Hem de tren kaçmadan endişesiyle… her geçen gün ömürdendir diyerek...
Karanlık değildir dünya, ışığın eksikliğidir yaşanan…
Katılaşmamıştır kalpler, şefkatin eksikliğidir baskın olan..
Zalim yaratılmamıştır insan, merhamettir eksik olan...
Sevgisiz değildir gönüller, sevgidir yer verilmeyen ..
Mutsuzluk, doğanın verdiği değil, insanın insana verdiğidir.
En çok da kendimize veririz, kendi ürettiğimiz eserimizden.....
Önce iç savaşını bitir, sonra barışık ol tuttuğun aynan da gördüğünle...
Kendi güzelliğini gör ki güzel görünesin...
Sapa çöpe takılma ki armutu, üzümü yiyesin...
Gözünü aç, aklını çalıştır ki, eksilttiğin yolun, ömrün olduğunu bilesin..
Ve insanat okuluna devam ettirseler de eğitim diye, insan olarak insanca yaşayasın...