Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Şubat '14

 
Kategori
Deneme
 

İnsanlar nasıl uyutulur

İnsanlar nasıl uyutulur
 

Görsel alıntı


Bebekler ninni ile uyutulur. Gençler şarkı ile susturulur. Lakin lazımın lazımı, ihtiyacın ihtiyacı geçim derdi yüzünden, büyükleri türkü ile uyutamazsınız. Bebeklerin geçim sorunları olmadığı için ninni ile uyurlar. Gençlerin hayalleri henüz taze olduğundan, geleceklerini düşünürler şarkı ile umutlanır susarlar.

Geçim derdiyle mücadele eden oy onuruna sahip büyüklere türkü dinletseniz bile uyumazlar. Onlar kurdukları hayallerin hiç biri gerçekleşmediği için, siyasetçiler tarafından verilen sözler ve vaatler yerine getirilmediği için, yarından ve yarından sonra gelecekten umutlarını kestiklerinden hiç uyumazlar hep düşünceli ve uyanık kalırlar. İnsanların isteği iyi bir yönetimle iyi yönetilmek. Siyasetçilerin isteği ise insanları uyutmak.

Siyasetçiler uykusu gelmeyen insanlara güzel günleriniz olacak. Güneş kuzeyden doğacak, güneyden batacak, mevsimler artık boranlı dumanlı karabulutlu olmayacak. Lalezar bahçesindeki bütün güller dikensiz açacak, geçim derdi bitecek, ekmek kendiliğinden eve gelecek, ev sahibi kira parası için kapıya dayanmayacak, kimse iş aramayacak, iş insanı bulacak, kurulan bütün hayaller gerçekleşecek, umutlar renkli, renkli çiçeklere bürünecek  

Nazlı ve sitemkâr olan demokrasi özür dileyerek kendiliğinden ülkeye gelecek, fareler kilerde cirit atmayacak, büyük fareler (cardanlar) ambarlarda yetimin, öksüzün, fakirin, yoksulun ve yoksunun hakkını yiyip bitirmeyecek, her can hakkını icra edebilecek. Ekonomi dörtnala gidecek, insanlar artık koşup yorulmayacak havada uçacak, diye insanları umutlandırırlar. Hayallerin dağılmasını, umutların sönmesini, fikir değiştirmekle oyların başka yere gitmesini önlemek amacı ile insanları yerine getirilmesi mümkün olmayan vaatlerle, tatlı sözler ve çizdikleri pembe tablo ile ötanazi yapmadan canlı, canlı uyutabiliyorlar.

İnsanlar bu hayali vaatlerle, bu tatlı sözlerle, umutlarla yatarlar, Sabah kalktıklarında borç yine yerinde yazılı, alacak haktır alınmalı, ödenmesi ve tahsili gerek. Hastadır doktora gitmesi gerek, ilaç alması lazım. Kiracıdır ev sahibi kapıda bekler, çoluk çocuk sahibidir okutmak, için para gerek. Ekmeğin kendiliğinden eve gelmesi şöyle dursun, ekmeğin peşinden  koşmak lazım. Yani anlayacağınız lazımın lazımı insanları derinden derine düşündürünce insanın hahiyle uykusu gelir.    

Zaten siyasetçiler, yönetenler ipin ucunu parmaklarına geçirmiş, benzine bir indirince, on bindirir. Lazımın, lazımı her şey benzin veledine bağlı olduğundan yaşam için gerekli olan ne varsa  ateş pahası olur parlar, yanına yaklaşılmaz. Siyasetçilere bir kabahat yüklenmez. Onlar biz zam falan yapmadık sadece ayarlama yaptık derler işin içinden çıkarlar. Geçim derdi günden güne ağırlaşır, alır başını gider ona yetişmek zorlaşır. Derinden, derine düşünmeye dalınca haliyle insanlar yürürken, otururken, uykuya dalar.

Memur dosyayı masasına koyar kara, kara düşünür. Aybaşında cebimde, elimde aldığım maaştan geriye ne kalır diye rakamları alt, alta yazar liste yarar.  Derin, derin düşünür verimsizi olur çalışamaz.

Emekli, zaten hayalleri yıkılmış umutları sönmüş, gözlerine uzakları gösteren bir gözlük, eline eğri bir asa alır, onurlu şekilde adım, adım, yavaş, yavaş yürür. Yolda esas dünyanın şeklini, şemasını, baş ile ayakları tarif eden iki taşlı mezarı derinden, derine düşünür, gözlerinden hafif iki damla yaş akar uykusu gelir.

Esnaf dükkânı açınca elbette siyasetçilerin verdiği sözleri ve tarif ettikleri pembe tabloyu hatırlar, umutlar artar bekler, bekler biri türlü siftah yapamaz. Sabrın sonu selamettir der lakin sabrında bir haddi hesabı var diye canı sıkılır, yan komşusunu çağırır tavla ya da domino oyunu başlar, yenen ve yenilenin umutları bir başka bahara kalır. Alış yok, satış yok. Dükkân camına Kiralıktır/Satılıktır, yazısı yazılır, moraller sıfırlanır, uykular gelir.

Ya diğerleri onlarda sabah iş yerlerini açarlar hayli masraflı ofislerinde siyasetçilerin verdikleri sözleri, vaatleri hatırlarlar umutlarınlar. Bir kaç kişi bir araya gelir karşılıklı çaylar kahveler içilir gazete ekindeki bulmacaların çözümü başlar. Bulmacaların çözümü bitmeden günün umutları biter, kurulan hayaller çöker bitkin beyin uyumak ister.

Ekonomi iki nalla düşerken, yaya kalan esnaf, memur, emeklini  işte böyle hayaller kurar. Siyasetçiler  insanları ötanazi ile uyutmaya gerek kalmadan derin, derin, düşünceler ve hayallerin etkisiyle uyutmayı başarırlar. İnsanların sesleri sedaları kesilir, bir nefes kalır o da sitemli, nazlı, gider, gelir. Dil tutulur, gözler kararır, kulaklar işitmez olur.

İşte mevcut halin ve ahvalin müsebbibi siyasetçiler İnsanları geçim derdiyle, lazımın lazımı yüzünden, böyle derinden derine düşündürmeye sevk ederek onları uyutmayı başarırlar. 

Ya siyasetçilere yama olan ve yalakalık yapanlar, onların işi iş, onların bütün hayalleri gerçekleşmiş, umutları yeşermiş, düşünceden, hayal kurmaktan müstesnadırlar. Zevk sefa yüzünden geç saatler de kuş tüylü yataklarda yatarlar. Seher vaktinde uyanmayı pek sevmezler. Sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği karışık yatak odalarında ayaklarına gider. Bir telefon ile bütün işlerini hal edilir.

Hayattır, yaşamdır bazıları için baldan tatlıdır, bazılarına da acıdan daha öte zehirdir.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

                                                                                                      

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara