- Kategori
- Güncel
İnsanlar yapmadıklarından da sorumludur

Bugün pırıl pırıl iki kız kardeş geldi bize. Her şeye, herkese hatta annelerine rağmen ayakta durup, toplumda kendilerine yer edinmeye çalışan, erken büyümek zorunda kalan iki genç kız geldi.
Onların öğrenim hakkı engellenmesin, ailelerinden, alıştıkları ortamdan uzaklaşmasınlar diye üç yıldır nakdi yardım yapıyorduk. Biliyorduk, anneleri ruhsal olarak çok sağlıklı olmasa da yuvada büyümektense, hep bir arada, aile ortamında büyümeleri onlar için daha iyiydi. Bu nedenle, yaptığımız yardımları yetersiz kaldığında, başka kurumlardan ve bazen sivil toplum örgütlerinin kaynaklarından yararlanmaları için destekledik onları.
Nerden bilebilirdik bir annenin bu kadar acımasız olabileceğini, ne kadar sağlıksız olursa olsun. Çocuklardan birisi reşit olup artık nakdi yardımdan yararlanamaz duruma gelince “Bana yük oluyorsunuz.” deyip evden kovabileceğini, hem çalışıp hem okumak için çabalayan kızlarını çalıştığı yerlerde de bulup işten attırabileceğini, her ne olursa olsun namuslarına laf getirmeden ayakta durabilmek için çalışan kızlarının namusuna, onlara yardım etmek için çalışan insanların iyi niyetine laf söyleyebileceğini…
Hem bilsek de bunları yapabileceğini, bilemezdik bir annenin insafsızlığının, iftiralarının, tehditlerinin bu kızlara destek olmak, yardım etmek, kol kanat germekle yükümlü devlet görevlileri için caydırıcı olabileceğini.
Her ikisi de lise son sınıf öğrencisi olan bu kızları ücretsiz olarak pansiyonuna yerleştirmek istediğimiz lisenin yöneticisinin, kızların eski okullarından müdürü olduğunu, daha önce de onlara yardım etmek istediğinde anneleri tarafından basına verilmekle tehdit edildiği için çocukları pansiyona yerleştirmeyi red edebileceğini bilemezdik.
Bu kızlar, bizlerin de bilgisi ve gözetimi dahilinde öğrenimleri için para biriktirebilmek için hiç de kolay olmayan koşullarda çalışıp, yemek molalarında bir köşede gizlice birbirleriyle paylaşarak yemeklerini yerken, kendileriyle iyi niyetli arkadaşlıklar hatta bir yaşam kurmak isteyen kişileri bile geri çevirip gelecekleri için didinirken; okul ve pansiyon müdürü olan kişinin tüm bunları bildiği halde, annesinin okulu basmayacağına, basını buraya getirmeyeceğine garanti vermemiz halinde kızları pansiyona yerleştirmeyi kabul edeceğini, kendi yerini kariyerini tehlikeye atmamış olmayı önemseyeceğini nereden bilebilirdik.
Bugün kızlar ne için bizdeydi biliyor musunuz? Anneleri telefondan ulaşmış ve evden kaçıp kötü yola düştüler diye gazeteye vermekle tehdit etmiş. Ayrıca onlara kim yardım ediyorsa onları da kötü yola düşürmekle suçlayacağını söylemiş ve buna benzer bir şeyi gerçekten yıllar önce çocuklarını da kullanarak eşi aleyhinde yapmış. Onun için kızlar ve insanlar bu kadar korkuyorlar.
Şimdi bu durumda bizim ne yapmamız lazım, bu kızlara nasıl yardım edebiliriz bu önemli artık tabi. Bunun için hukuksal yardım aldık ve 4320 Sayılı Ailenin Korunması Yasası’na istinaden kızları anneleri hakkında dava açmaya yönlendirdik. Kızlar delilleriyle birlikte yarın Aile Mahkemesine müracaat edecekler. Annelerinin kişilik haklarına zarar verdiği ve kendi gelecekleri için tehdit oluşturduğu gerekçesi ile beyanlarının engellenmesini isteyecekler. Hukuk danışmanımıza göre böyle bir karar çıkar ve anne tehditlerini gerçekleştirmeye kalkarsa ceza alacak. Umarım bu gerçekleşir ve kızlar pansiyona yerleşerek, bizimde artık sadece reşit olmayan kıza yapabileceğimiz nakdi yardım ve yarı zamanlı çalışmayla lise öğrenimlerini tamamlayabilirler.
Ama sonuç her ne olursa olsun kamu görevlilerine, insanların yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumlu olduğunu hatırlatarak; bir önceki yazımda bahsettiğim Rumi’yi Mevlana yapan Şems’in kırk kuralından birini daha vermek isterim:
"Kainat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır… Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir." (Elif Şafak – Aşk kitabından)
Sevgi ve sağlıcakla kalınız…