- Kategori
- Şiir
İntihar ipi

Bir zehir yutuluyor yürekten içeri
Kopuyor dilimden düğümlenmiş heceler.
Şehir susturulmuş bir silah gibi kızgın ve öfkeli
İçim unutulmuş bir yemin gibi hüzünlü.
Mahsun bir karakter oynatıyor hayat küfürlerime.
Zorundayım söylemeye,
ve mecbur kılıyor kahrımdaki çığlık.
Tanrı kırgın, tanrı bezgin, tanrı yılgın.
İnsan zaferlere aç.
Çelişkiler örtmüş bunca tavanı.
Göğüm yırtılıyor, öcüm sökülüyor.
Son buluyor binbir niyet, binbir heves.
Ben yürüyorum.
Binalar etrafımı sarmış.
Rüyalar doluşmuş odalarıma.
İs yakıyor genizimi.
Ve kirletiyor denizimi kalbimdeki sıkıntı.
Gözlerimde yalancı mevsimler,
yaz ortasında çığ düşüyor yanaklarıma.
Bir yerlerden geçiyorum,
bir şeylere içiyorum.
Ellerim tutmaz, derim soğuğa yenik düşmüş.
Tenim morarmış aynı yerde, aynı ayazda beklemekten.
Boğazımdan geçmiyor lokmalar.
Konuşmaya mecalim kalmamış.
Hatırlanması güç,
unutulması gülünç bir yaşam savaşı.
Ve ben burada durmuş,
intihar ipinin boynuma geçmesini bekliyorum.
Bile isteye sığındım mezarlık köşelerine,
diri diri gömdüm ömrümü çam diplerine.
Ve koşulsuz bir gülümseme bıraktım,
dudağımın kenarında.
tüm kırgınlığımın inadına.