- Kategori
- Gündelik Yaşam
Işığı yanan evler
Arkadaşlarınızdan her gün size de değişik mailler geliyordur eminim. Bazen aralarında çok güzel şeyler de oluyor. Mesela bana gelenlerden bir tanesi beni çok duygulandırdı, sizinle paylaşmak istedim.
Prof. Dr. Saffet Solak'ın bir hatirası:
"Tıp fakültesini yeni bitirmiştim. Pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına tayin oldum. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer...
İlk gece bir evde misafir oldum. Tren istasyonunun hemen yanındaydı.
Akşam yemeği yendi, çaylar içildi, sohbetler edildi.
Üstümde uzun süren yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahiplerine bir şey de diyemiyordum.
Bir müddet daha geçti, ev sahiplerinde yine bir hareket yok.
Evin büyüğü olan hacı anneye çekinerek:
– Sizin buralarda kaçta yatarlar, diye sordum. Hacı anne:
– Evlâdım, treni bekliyoruz, az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz, dedi.
Merakla, biraz da utanarak özür diler bir tavırla:
– Bir yakınınz mı gelecek, diye sordum. Hacı anne:
– Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok, fakat burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı bir kişi inebilir. Bu saatte etrafta ışığı yanan bir ev bulamazsa, sokakta kalır. Bir yabancı gelirse, hiç değilse ışığı yanan bir ev görsün diye bekliyoruz, dedi."
Şimdi hâlâ böyle güzel duyguları olan insanlar var mı bilmiyorum. Fakat Anadolu insanının bu saf, temiz, karşılıksız ve çıkarsız insanlık anlayışı, beni çok derinden etkiledi. Belki sizin de yüreğinizde bir şeyleri depreştirir diye düşündüm...
Saygılarımla...