Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '13

 
Kategori
TV Programları
 

İstanbul’un Fethi olmadan bir Fatih olabilir mi?

İstanbul’un Fethi olmadan bir Fatih olabilir mi?
 

Bir iş tuttumu aynısını bizde yaparız taklitçiliği ile bir dizi daha karşımızda. Muhteşem Yüzyıl’ın ardından başlayan tarihi dizi modası bu seferde Fatih Sultan Mehmet dönemini anlatan Fatih dizisiyle karşımıza çıktı.

Kanal D’ de ilk bölümle seyirci karşısına çıkan dizi ne kadar zorlasam da izlerken Muhteşem Yüzyıl’ın saray entrikalarının dışına çıkamamış.

Benzer replikler, benzer sahneler, diyaloglar kurgular.

Taklitçilikten öteye gidememiş özetle…

Bundan sonrası ne olur nasıl olur bilemem ama bu şekilde işlerse işi zor.

Oyuncu seçimi ise tam bir fiyasko.  Hadi Fatih’i canlandıran Mehmet Akif Alakurt bir yere kadar Fatih Sultan Mehmet’i hayata geçiriyor ama kadın oyuncuların başta Gamze Özçelik olmak üzere hiçbiri olmamış.

Çiçek Hatun’a hayat veren Gamze Özçelik oldukça abartılı bir seçim olmuş. Arka Sokaklardaki polis kimliğinin sertliğinden kurtulamamış abartılı bir yorumla ve repliklerinde sürekli yanlış vurgularla çok itici durmuş.

Çiçek Hatun yerine hiç tanınmamış bir isim ve o rolü dolduracak bir kimlik bulmak bu kadar mı zordu?
Fatih’i anlatacaksanız önce oyuncularınıza özen göstereceksiniz. Magazinsel malzemesi bol isimlerle çıkıyorsanız yola yaptığınız işin samimiyetine inandıramazsınız.

Gamze Özçelik tam da böyle bir seçim olmuş Çiçek Hatun rolü için.

Gülbahar Hatun’a gelirsek izlerken karşımda Mahidevran’ı görüyorsam bu işte nerede emek demeden edemiyor insan.

Seda Akman beğendiğim bir oyuncudur ama izlerken kendisini Nur Fettahoğlu’nu diğer bir değimle Mahidevran’ı görüyorum. Bu kadar görsel benzerlikle seçilmiş bir oyuncu özenme değildir de nedir?
Kadın oyuncuların benzerliklerini bir kenara bırakıp sahnelere odaklandığımızda da fiyasko.

Gülbahar Hatun’un 2. Bayezid  ile yaptığı taht konuşmasının Mahidevran’ın Şehzade Mustafa ile yaptığı konuşmadan bir farkı olmayan tekrarı.

Beyazit mi Beyazıt mı söylemine de bir karar versinler artık. Herkes kendine göre söylemiş bölüm boyunca.

Yine Gülbahar Hatun’un Fatih seferdeyken 2. Bayezid’ın tahta geçmesi için Mehmet Paşa’dan yardım istemesiyle ilgili sahne repliklerin benzerliği dahil olmak üzere Muhteşem Yüzyıl’da izlediğimiz bir sahneydi.

Çiçek Hatun’un oğlu Cem Sultan ile yaptığı “ben hayatta olduğum sürece” diye başlayıp devam edip giden repliğini de Hürrem’den duymuştuk zamanın birinde.

Gülbahar Hatun ve Çiçek Hatun çekişmelerini de Mahidevran ve Hürrem izliyormuş gibi izlettiler ilk bölüm.

Müziklerle götürelim denmiş ama o da görüntünün önüne geçmiş durumda.

Rakkaseler Muhteşem mi izliyoruz dedirten türden.

Fatih’i anlatıyorsunuz ama bir İstanbul’un Fethini es geçiyorsunuz. İstanbul’un Fethi olmadan anlatılan bir Fatih olur mu? En azından bir sahnelik anmayla Fetih verilebilirdi.

Türk televizyon tarihinin en yüksek bütçeli dizisi olarak lanse edilen dizi bu mudur yani. Bütçeyi nereye harcadıklarını doğrusu çok merak ediyorum.

Bak Muhteşem’e kopyala al sana Fatih demekten öteye gitmemiş.

Özetle onca reklama onca söze tam bir fiyasko.

İster Fatih olsun ister Kanuni bir kalıba sıkıştıkça senaryolarınız bir adım ileriye gitmiyor birbirini tekrarlayan işler, birbirinden kopyası yapımlar. Bildiğiniz tek kalıp içinde tepinip duruyorsunuz. Tarih dizisi çekiyorsunuz ama bilginiz bu kadarla sınırlı. Ve dışına çıkamıyorsunuz. Harem, entrikalar, kadın cariyeler bir erkek için kavga eden hatunlar.

Tüm bildiğiniz bundan öteye gidemiyorsa tarih dizisi yaptık demeyin. Evet, savaşlarla doldurulmuş ağdalı bir dille anlatılmış tarih dizisi izlemek istemiyoruz.

Ama bu kadar kısır döngüde tepinen işleri de tarih dizisi çektik diye yutturmayın.

Bir dekor kurun, eski döneme ait kıyafetleri giyin ve alın size tarih dizisi.

Kusura bakılmasın ama Fatih Dizisini izlerken yaptım oldu demekten öteye gidilmemiş bir iş gördüm.
Maalesef yaptınız ama olmamış.

Öyle Armağan Çağlayan’ın çıkıp “biz Fatih’in son 15 yılını anlatıyoruz” demesiyle olmuyor. Muhteşem taklidi bir Fatih izliyorsak eğer, hissediyor ve hissettiriyorsanız bu işi biliyoruz demek yerine biz birbirimizi taklit ediyoruz deme cesaretini göstermelisiniz.

Kelle alarak bir iki ağdalı söz söyleterek devam eden bir Fatih ile mi seyirciyi ekrana bağlamayı düşünüyorlar doğrusu meraktayım.

Yarın Başbakan çıkıp “ben böyle bir Fatih tanımıyorum” derse çokta haksız sayılmaz.

Ha Başbakan’ın ''Biz öyle bir Kanuni tanımadık, onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti.” Cümlesinden bir çıkarım yapmış MED Yapım bölüm boyunca at üstünde bir Fatih izledik.

Osmanlı'nın en büyük padişahının dizisi bu olmamalıydı ama Post-Modern akımın içine sıkışmış bir tarih ancak bu kadar olur bundan öteye de gidemez ne yazık ki. Fatih dizisinde olan da bu…

oyatekin@gmail.com               

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..