- Kategori
- Güncel
İtirafçıların ileri sürdüklerini yok mu saymak gerekiyor?

Tu kaka!
İşimize gelmedi mi böyle bir yaklaşım tarzı farz olmuştur.
Bu ülke de itirafçılık denen bir müessese var mı?
Var.
Yasalarla düzenlenmiş mi?
Düzenlenmiş.
İtirafçı yapıyor itirafını ve kurtuluyor.
Mu acaba?
Tabi buralar sarp yollara doğru uzandığı için fazla bulaşmamak lazım.
Ama bu ülkenin bir gerçeğidir itirafçılık denen müessese.
Ve birçok itirafçının da kirli ilişkiler içerisinde olma ihtimali hayli fazladır.
Albay Aldükerin Kırca intihar etti ya.
Albay hakkında methiyeler düzmeye başladırlar.
Lakin itirafçının birisi ki eski bir PKK’lı olan Abdülkadir Aygan’dır kendisi, Albay Aldülkerim Kırca hakkında bir dizi iddialarda bulunmuş.
İddialarına yer, zaman ve mekân göstererek dayanak oluşturuyor.
Hatta bir tane iddiası hayli somutlaşmış.
Bir baba, öldürülen oğlunun cesedini buluyor.
Kimin iddiaları sonrasında?
İtirafçı Abdülkadir Aygan’ın iddiaları sonucunda.
Bir sonuca ulaşabiliyor mu baba?
Yok.
Ne gezer.
Dosyayı AİHM taşıyor.
Silopi’de bulunan BOTAŞ tesislerindeki asit kuyularında birçok insanın cesedinin yakıldığını ileri sürüyorlar.
İtirafçı Abdülkadir Aygan’da böyle söylüyor, şu ünlü şahsiyet Tuncay Güney’de böyle söylüyor.
Ölüm kuyuları olarak adlandırmışlar.
Ve bu kuyular açıldığında birçok cesedin çıkacağı yönünde iddialar söz konusu.
Yenilip yutulacak iddialar değil.
İş çok daha vahim noktalara doğru kayıyor.
Ülkenin Güneydoğusu bir dönem faili meçhul birçok cinayete ev sahipliği yaptı.
Aynı zaman da batı kentlerinde birçok faili meçhul cinayet işlendi.
İşlenen faili meçhul cinayetlerin köküne inmek değil midir aslolan?
Ve bu dönem de faili meçhul cinayetlerin yaşandığı bölgeler de görevli olan isimler tek tek ve didik didik incelenmek durumun da değil midir?
En azından vicdanen rahat olmak adına o dönemin görevlileri mercek altına alınmak durumun da değil midir?
Yok “değildir” diyorsanız, söyleyecek bir lafım yok.