Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '18

 
Kategori
Edebiyat
 

İyi ki Varsın Edebiyat

İyi ki Varsın Edebiyat
 

“İtalya’da tarlakuşlarını hiç durmamacasına öttürmek için ateşle kıpkızıl kızartılmış toplu iğne uçlarıyla cızz diye bir gözünü, cızz diye öteki gözünü yakarlar. İki gözü kör olan tarlakuşunu bir kafese koyarlar. Mavi, açık, duru göklere özgür uçmaya alışkın kuş, ilkönce gözlerini örttüğünü sandığı kapkara paçavrayı tırnaklarıyla paralamaya çabalar ve zavallı kendini bir kat daha yaralar. (…) Çırpınır, çırpınır, her kanat vuruşu katı kafese çarpar, acır, acır! Kara gece aşılmaz bir kara duvardır. Uçucu kanatlardan kat kat güçlü, iç hızıyla ötmeye koyulur, öter, öter…”

Ben bir tarlakuşu değilim… Şarkı da söyleyemem… Yazarım sadece. Yazarım derken kastım yazmaktan yana.  Yoksa ben haddimi bilirim. Yazar olup olmadığımıza biz değil, zaman karar verir çünkü. Yoksa eli kalem tutan herkes yazar, şair…

 Zamanım olsa durmamacasına yazacağım. Dili kötü kullandığımı söyleyenlere inat, hiç ara vermeden, tarlakuşunun ötmesi gibi. Mümkün olsa nefes bile almadan… İnsan nefes aldığında yaşadığını hissediyor ve canının yandığını… Oysa yazarken nötr  durumda oluyorum.  Güzel şeylerden söz ediyorsam mutlu, yaşamın anlamsızlığına dair yazıyorsam hüzünbaz oluyorum.

&

Edebiyatın mutsuzluktan ve acıdan güç aldığı savı kabullenildiğinde, insanların hiç  durmadan yazmaları için tarlakuşları gibi gözlerinin yakılmaları gerekmiyor… Birileri tarafından yüreklerinin yakılması yeterli oluyor çoğu kez. Hiç kimseyle paylaşamadıklarımızı sözcüklere dökerek, kalemle/klavyeyle sırdaş olmanın saklı tadını ancak bilenler bilir. Bilmeyenlere zaten anlatamazsınız…

Sözcükleri bir araya getirmek değildir yazmak. Tıpkı onları alt alta sıralayıp yazmanın şiir olmadığı gibi… Kendi düşünce ikliminizin coğrafyasında yazdıklarınızla dokunabiliyorsanız tanımadığınız ruhlara, duymak istediklerini fısıldayabiliyorsanız kulaklarına ve insanlar satır aralarında bir şeyler bulabiliyorsa kendilerine dair, hayli yol almışsınız demektir.

 Dahası da var tabii, mesela ben, okuduğum metnin içinde kaybolmak isterim… Orada sığınacak bir yer, bir insan ya da herhangi bir şey ararım… Farklı sularda yüzerek, yabancı kıyılardaki yaşamı, yaşama yüklenen anlamı bulmak isterim.  Farklı arzular, tatlar, hazlar keşfetmek isterim. “Yazmak yaşamak”sa, okumak da yaşamı güzelleştirmek olmalı.

Yaşamın renkleri, heyecanı, sevinci, acıları, sızıları her zaman birebir yaşanılmıyor. Yaşasak bile bunları başkalarının da yaşamış olduğunu bilmek bize iyi geliyor. Yalnız olmadığımızı düşündürüyor. Onun için “İyi ki varsın edebiyat!” demek istiyorum. Bazı yüreklerin yanması pahasına…

 

*C.Şakir Kabaağaçlı/ Mavi Sürgün

 

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..