Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

30 Nisan '11

 
Kategori
Spor
 

Jose Mourinho'nun tek adamlık gösterisi ve...

Jose Mourinho'nun tek adamlık gösterisi ve...
 

Son on yılda Avrupa futboluna damgasını vurmuş, adı başarı ve şampiyonluk ile anılan Jose Mourinho’nun Real Madrid’i ile Guardiola’nın Barcelona’sı La Liga, Kral Kupası ve Şampiyonlar Ligi nedeniyle üst üste maçlar oynayınca yeni bir tartışmanın da ortaya çıkmasına neden oldu.

Barcelona’nın sezonun ilk yarısında Real Madrid’i 5-0 gibi çok açık farkla geçmesi, son üç maçta da rakibine karşı gözle görülür bir üstünlük sağlaması Real Madrid’in futbol takımı ve kuşkusuz teknik patronu Mourinho’nun sorgulanmasına neden oldu.

Buradaki kritik soru şu; Barcelona’nın geldiği bu boyutta Guardiola’nın etkisi nedir, bu üstünlüğü yaratan şey teknik adamların becerisi mi yoksa Barcelona takımını oluşturan futbolcuların olağan üstü yetenekleri midir?

Özellikle Real Madrid’in son Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında ortaya koyduğu mahkûm ve rakibini sahasında kabullenen oyun tarzı sanırım en çok o tribünlerde oturan Real Madrid’li taraftarların moralini bozmuş olmalıdır. Açıkçası son otuz yılda Real Madrid’in bu kadar pasif bir rol üstlendiğini gözlerimizle görmemiştik. Bu oyunu oynatan teknik adamın Jose Mourinho olması olayı biraz da ilginç hale getiriyor.

Aslında bu iki takımın geçmişlerindeki başarı çizgisi biraz bizim futbolumuzu da ilgilendiriyor. Real Madrid’e önemli şampiyonluklar kazandırmış Del Bosque ve Barcelona’nın başında başarılı bir çizgi yakalamış olan Hollandalı Rijkaard’ın Beşiktaş ve Galatasaray’dan nasıl ayrılmak zorunda kaldıkları ortadadır.

Bu durum futboldaki en temel sorulardan birinin cevabı konusunda bize ipucu veriyor olabilir mi?

Futbolda belirleyici olan teknik adam mıdır yoksa futbolcuların yetenekleri midir?

Belki de bu dualitenin ötesinde her ikisini de kapsayan bir istikrar modelidir?

Kuşkusuz her iki etkeni ön plana çıkaracak öylesine çok örnek sıralayabiliriz ki, sonu gelmez. Ancak güncel tartışmalar bunu bir kere daha düşünmemize neden oluyor.

Jose Mourinho’nun Porto ile Avrupa’nın iki ve bir numaralı kupalarında üst üste kazandığı başarı onu Chelsea’nin teknik direktörü yapmıştı. Premier Lig’deki başarının Avrupa’ya taşınamaması nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kalmış ancak geçen sene Inter’i Avrupa’nın zirvesine oturtunca bu sefer dünyanın en popüler kulübü Real Madrid’in yıllardır süren şampiyonluk hasretine son verebilmek adına İspanya’ya gitmişti.

Ancak hayatın hiçbir alanında başarının tek bir şeye bağlı olamayacağını Real Madrid ve Barcelona örnekleriyle net bir şekilde görebiliyoruz.

İstikrar ve devamlılık sporda başarının temel anahtarı oluyor. Barcelona son on yılda bu konuda çok önemli işler yaptı. Barcelona takımının ve dünyanın bir numaralı oyuncusu Messi’nin bu takımın alt yapısından çıktığını akıllarımızdan hiç çıkarmayalım. Ayrıca Dünya Kupasını kaldıran İspanya futbol takımının da omurgasını oluşturan Iniesta, Pique, Puyol, Xavi de Barcelona’nın altyapısından yetişmiş olduklarını akıllarımızdan çıkarmayalım.

Futbol dünyası son bir ay içinde istikrar ile popüler kültürün karşı karşıya gelmesini izledi ve sanırım doğru seçeneğin ne olduğunu gördü.

Guardiola’nın da Barcelona’nın özvarlıklarından biri olduğunu da buna ekleyelim.

Aslında bu başarı örneği bugün sadece Barcelona’da cisim bulmuyor. Jose Mourinho bu yenilginin veya başarısızlığın benzerini İngiltere’de Alex Ferguson karşısında da yaşadı.

Manchester United ve Alex Ferguson neredeyse bir akademi haline geldi.

Belki başarı devamlılığı olarak çok iyi örnekler veremese de istikrar anlamında Arsenal ve Arséne Wenger’in günümüz futbolunda yerinin olduğunu söyleyebiliyoruz.

Jose Mourinho’yu cilalayan Porto’nun nasıl bir futbol anlayışına sahip olduğunu beş yılda bir Avrupa futboluna ne katkılarda bulunduğu da ortadadır.

Jose Mourinho hala başarının kendisinden kaynaklanan bir nedensellik olduğuna inanıyorsa çok büyük bir yanılgı içinde olduğuna hiç şüphe yoktur. Ayrıca bunu bize yutturmaya çalışmasa çok da iyi yapar.

Porto, Manchester United ve Barcelona çok önemli birer modellerdir. Kuşkusuz bu modelleri kimlerin yönettiği de önemlidir ancak devamlılık ve istikrar çizgisinin kendi içinden yöneticilerini de çıkardığını görebiliyoruz.

Real Madrid ise son on, on beş yılda yaptıklarıyla kötü bir model yarattı ve kalıcı olamayan şampiyonluklarıyla taraftarını idare etti.

Ne dersiniz, bu modellemelerin ülkemizde de karşılıkları yok mu?

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara