Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '10

 
Kategori
İnançlar
 

Kabir Sendromu

Kabir Sendromu
 

Ölüm Gerçeği no:1
Uzun bayram tatilinin Pazar günü sona ermesiyle birçok insan pazartesi günü gideceği işinde nelerin beklediğini düşünerek stres yaşadı.

Pazartesi sendromu diye bilinen ancak böylesi uzun tatillerde Pazar gününden başlayan bu stres hali en rahat, en kolay işte çalışanlarda bile görülebilir.

Zira insanoğlu fıtratı gereği tembelliği sever, bu yüzden uzun tatillerin sonunda işe başlayacak olmanın öyle ya da böyle, az ya da çok üzerinde bir baskı oluşturması olağandır. Tembelliği sevmeyen yani bu sendromun dışında tutabileceğimiz bir kesim de muhakkak vardır. Ancak onlar da bile işe gidilecek ilk günde stres görülür. Tabi bu stres daha çok işin kurgulanması, planlamasından kaynaklanan bir durumdur ama neticede pazartesi sendromu yaşanır.

Ben de tatilin bitişi ve pazartesi sendromunun yaklaşması nedeniyle Facebook’ta konu ile ilgili iletilerin ortaya çıkmasının verdiği ilhamla kişisel duvarıma “Tatil bitti. Pazartesi sendromu hazırlıkları başlamış... Hayatımız da bir gün tatilin bittiği gibi bitecek... Kabir sendromuna hazır mısınız?” yazdım. Sonra da bunun iyi bir yazı konusu olacağını düşündüm…

Bu cümlede özetlediğim gibi zaman çok hızlı akıyor. Okuduğum birkaç kitapta da zamanın akışının gittikçe hızlandığı iddia ediliyordu. Öyle ki bundan birkaç bin yıl önceki bir gün uzunluğu ile şimdiki bir gün uzunluğu aynı değilmiş. Her ikisi de ölçekte aynı, yani 24 saat. Ancak şimdi bu süre eski dönemlerin 16-17 saatine tekabül ediyormuş. Bu bir iddia olabilir ancak şöyle biraz düşününce gerçek olduğuna kani oluyorum.

Bir gün gittikçe insanlara kısa gelmeye, hiçbir şey için yetmemeye başladı. Belki kozmik olarak, fizik olarak zamanda bir kısalma olmayabilir. Ancak günümüz koşullarında bizim zamanın kısaldığını hissettiğimiz gerçek. Gözümüze uzun görünen günler göz açıp kapayıncaya dek geçiyor.

İşte daha dün 9 günlük tatil planları yapıyorduk. Şimdi tatilin bitişiyle hayatımızın normal ve monoton(?) akışına dönüverdik. Daha dün yeni evleniyorduk, bugün evlilikte kim bilir kaç yılı geride bıraktık. Daha dün liseden yeni mezun olmuş, üniversite hayalleri kuruyorduk, şimdi ise emeklilik planlarına başladık… Örnekleri çoğaltabiliriz.

Bütün örneklerin işaret ettiği bir gerçek var. Hayat çok kısa. Zaman çok hızlı geçiyor. Ömür çarçabuk tükeniyor. Dünya baş döndürücü hızla dönüyor ve uzayda bilmediğimiz bir yere doğru hızla yol alıyoruz…

O zaman hayatı ve kendimizi yeniden düşünmemiz; hayata geliş gayemizi tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor. Ömrümüz üzerine ve dünya hayatı üzerine tefekkür ederek gerçekleri bir an evvel anlamamız gerekiyor. Çünkü zaman çok hızla ilerliyor ve geçen bir anın bile çok önemi olabilir!

Hayattayken hayatımızın değerini bilmek ve buna göre hayatımıza yön vermek durumundayız.

Burada şöyle bir itiraz yöneltilebilir. “Kardeşim sen inancın gereği böyle konuşuyorsun, biz senin inandığın gibi inanmıyoruz”. Olabilir. Benim ya da benimkine benzer söylemlerde bulunanlar gibi inanın diye anlatmıyorum bunları. Sadece hayatın kıymetini bilelim istiyorum.

Ahiret inancı olan ona göre bir hazırlık yapacaktır muhakkak. Olmayan da hayat içerisinde bu söylediklerimi değerlendirebilir. Zamanın hızlı geçip gitmesi, göz açıp kapayıncaya kadar ömrün geçmesi inanan inanmayan herkes için geçerli. Hayatımız kıymetli oluşu inancımız olsa da olmasa da aynı.

Şu kısacık hayat içerisinde hayatı ve hayatı yaşayanları güzelleştirmek hepimizin gayesi olmalıdır. Dünya kavga mekanı değil, sevgi ve aşk mekanıdır. Hiçbir şey paylaşınca azalmaz. Hele ki sevgi paylaştıkça artar.

O zaman gelin Pazartesi Sendromunu önemsediğimiz ve ondan çekindiğimiz kadar “kabir sendromu”nu da önemseyelim ve düşünelim.

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com


## Konu ile ilgili bir kaç ayet ##

Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı. (ANKEBUT/64)

Kendi içlerinde hiç düşünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. (RUM/8)

Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir. (AL-İ İMRAN/185)

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..