- Kategori
- Futbol
Kadıköy'e hoşgeldin bayrak forma

Bilgisayarımı her açtığımda ilk uğrak yerim;, kulübümüzün resmi sitesi olmuştur hep, takımımla ilgili ne olmuş ne bitmiş anında ve yerinden öğrenmek için. Ocak ayının 17'sinde yine açar açmaz bilgisayarı, resmi sitede aldım soluğu. Araç çubuğuna sihirli adresi yazınca siyah-beyaz bir fotoğraf tatlı tatlı gülümsemeye başladı yüzüme giriş sayfası olarak. Buram buram tarih kokan bu fotoğrafın tam 100 yaşında olduğunu anlamak hiç de zor değildi.
Evet, tam bir asırdır yaşanan ezeli rekabetin ve hayali kurulan ebedi dostluğun ilk karesiydi bu fotoğraf. Yanına iliştirilmiş, ustaca kaleme alınan ve ezeli rakip Galatasaray'ın varlığından duyulan memnuniyetimizi dile getiren not; çerçevesi gibiydi sanki asırlık fotoğrafın. O an kulübümüzün ne kadar fair-play yürekli insanlar tarafından yönetildiğini düşündüm. Aklıma hemen ezeli rakibin resmi sitesine misafir olmak geldi. Acaba tek taraflımıydı bu jest, yoksa var mıydı karşılığı?
“İyi ki varsın Fenerbahçe” başlıklı yazı ve 17 Ocak 1909'u temsilen konan fotoğraf, merakıma merhem olurken sarı-laci yüreğime de su serpti doğrusu. Anladım ki yaşanan hiç bir şey tek taraflı değil. Taraflar her ne kadar birbirlerine bazen kırıcı olan göndermeler yapsalar da, şanlı tarihlere saygı ön plandaydı, en azından bu benim için öyle. Galatasaray'lı ve Beşiktaş'lı, hatta Trabzonspor'lu arkadaşlarıma, Fenerbahçe'min takımlarına karşı elde ettiği her zaferlerinden sonra takıldığım elbette ki olmuştur ve olacaktır da. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi tarihlerine saygım sonsuzdur. Unutulmamalıdır ki; Anadolu Takımları dahil, her takımın saygı duyulması gereken şanlı tarihleri, geçmişleri vardır.
Trabzonspor'un kulaklarını çınlatmışken, sözü Eskişehirspor maçımıza getirmenin yeridir artık hani. “Bu maçla Trabzonspor'un ne gibi birbağlantısı olabilir ki?” demeyin. Haftaya mabedimizde, ligimizin 17'nci haftasında Trabzonspor'u ağırlayacağız bilindiği üzre. Devre arası kampına çıkmayan ve adam akıllı hazırlık maçı yapamayan takımımız için biçilmiş kaftandı doğrusu Eskişehirspor maçı.
Bu maç kayıtlara; “Fortis Türkiye Kupası D grubu 4'üncü maçı” olarak geçse de, grubumuzdaki diğer maçlardan galip ayrılıp, elde edilen liderliğimizden dolayı “Hazırlık maçı” hüviyetine büründü. Hal böyle olunca, medyamızın öncülüğünde hoş ve boş olan bir takım beklenti içersine girdi bazıları. Madem gruptan çıkmak garantiydi, o halde aslar dinlendirilip, kadroya giremeyen oyuncularımız ile yeni transferlerimize forma verilmeliydi onlara göre grubun bu son maçında. Takımımız bu hoş ve boş beklentiye kaleci Demirel Volkan dışında tam kadro çıkarak cevap vermiş oldu. Bence de iyi yaptı, çünkü haftaya lig kaldığı yerden başlayacak, üstelik yukarıda da ifade ettiğim gibi ilk rakip, zirve savaşı verdiğimiz Trabzonspor olacak. Takımımızın son durumunu görebilmemiz adına tam kadro çıkılması işte bu yüzden çok yerinde bir karar oldu.
Oyuna girmek için hazırlanan Semih'in içinde atletinin olmadığını ve yerini Semih'e bırakan küçük Emrah bakışlı, ama bir o kadar da yeşilçam delikanlısı okçunun terli bayrak formasıyla kulübede oturduğunu gören annemin; “Ay üşütüp hasta olacaklar” yakarışları tamamen annelik içgüdüsünden kaynaklanmakta. Bu arada Tokat'ta ilk olarak görücüye çıkan sarı-beyaz kuruluş 2008 formamızdan sonra, kendi topraklarımızda bayrak forma ile salına salına futbol oynamak gerçekten harika. Kadıköy'ümüze Hoş geldin bayrak forma.
Alex, Deivid ve 63 gün sonra formasına kavuşan Semih'in topunu tamamlayan Roberto'nun Brezilya asıllı golleriyle 3-0 kazandığımız maçın ardından yine tarihe geçti takımımız. Grubunu 4 maçta 4 galibiyetle namağlup, artı tek bir gol bile yemeden tamamlamak her Babacan yiğidin harcı olmasa gerek. “Babacan yiğidin” diyorum çünkü kalede yiğit kalecimiz Babacan'ımız Jr Volkan'ımız oynadı bahsi geçen Fortis maçlarında.
Ocak soğuğuna aldırmayan bir taraftar profili vardı tribünlerde. Sayı olarak azdık fakat eşlerimizle, sevgililerimizle, annelerimizle, hatta beşikteki bebişlerimizle renkli görüntüler verdik yayıncı kuruluş kameralarına. Bu görüntüler karşısında hükmünü iyiden iyiye kaybettiğini düşünen Ocak, Mayıs'tan medet umar hale gelmişti sanki. Haftaya oynanacak maçta tribündeki rakamın 2'ye, 3'e katlama sözü verdi bizlere. Hem ağlamayacak hem de yürek ısısını yüksek tutup üşütmeyecek bizleri. Haydi onikinumara tribünlere...
Halı saha maçında aniden yere yığılıp, kalp spazmı geçiren Başkanımızın kardeşi ve yöneticimiz sayın Ali Yıldırım'a çok büyük geçmiş olsun dileklerimi ileterek noktalamak istiyorum bu haftaki naçisane satırlarımı. Neyse ki kaldırıldığı hastaneden gelen haberden sonra derin bir “oohh!” çektik adeta. Mabedimizde engelliler için tahsis edilen yerin futbolcu çıkış körüğüne bitişik olduğu 98'li yıllarda tanışma şerefine erişmiştim kendisiyle. Her maç beni gördüğünde yanıma gelir, elimi sıkıp, “Hoşgeldin” der, hal hatır sormayı ihmal etmezdi babacan tavrıyla. Geçirdiği spazma neyin yol açtığına dair bir bilgim yok. Fakat tek bildiğim şey; Halı sahada maç yapacak olanların maç öncesi ısınmak yerine, sıralarının gelmesini sigara içerek beklemeleridir...