- Kategori
- Edebiyat
Kadın, Deniz ve Summer’s End
Mor bir bank buldu kendine kadın.
İnsanları, binaları, caddeleri ve gürültüyü arkasına aldı.
Oturdu.
Muhafazalı, diz üstüne kadar inen koyu renk montunun altında, ince çoraplı bacaklarını savunmasız bırakan siyah beyaz bir etek vardı.
Sonra uzun, derin bir nefes çekti burnundan. Kaburga kemiklerinin arasındaki her küçük boşluğu doldurmak istercesine bir daha…
Ve bir daha…
Tatlı ve soluktu deniz. Aynı ses rengiyle “Hoşgeldin.” dedi kadına. “Yalnız mısın yine?”
“Tekilim.” dedi kadın kendinden emin.
“Bana ikisini ayıran şeyi söyle. “ dedi deniz usulca ve serin.
- Yalnızlık “dış” la ilgilidir. Ve dışarıdaki şeyin yalnızlığı görecelidir. Tekillik ise “iç” ten bahseder; kabuğun altından yani.
“Sert bir kabuğun var senin” dedi deniz. “Yanılıyor muyum?”
“Hayır.” dedi kadın. “Haklısın. Fakat bir şey ne kadar sertse o derece kırılgan oluyor. O derece narin…”
“Neden geldin?” diye devam etti soluk benzinden utanır bir tonda.
“Pekala biliyorsun.” dedi kadın en derininden bulup çıkardığı en ışık görmemiş sesiyle.
Sustu ve dinledi deniz. Kadın konuştu, konuştu, hiç durmadan anlattı.
Kadının tek sefer bile kıpırdamayan dudaklarını okumaya kalksaydı hiçbir şey duyamazdı su.
Ve nihayetinde…
- Çünkü yalnızca burada gerçek bir nefesle doluyor hücrelerim. Çünkü şehir, insanları böcek ilacı gibi zehirliyor. Çünkü içeride ya da dışarıda olmak arasında yok hiçbir ayrım.
Bunu söylerken kadın, kulaklığından içeriye “Eternity And A Day” filminin sahnelerindekine benzer bir ezgi sokuluyordu. Düşündü kadın denizle piyanonun muhteşem birlikteliğini. Elini telefonuna atıp müziğin adına baktı; “Summer’s End”.
Mor bir bankta, gri bir denizle sohbet ederken, başındaki bere ve boynundaki atkısıyla bu mevsimsel ironiye tebessüm etti.
“Daha ne kadar kalacaksın?” diye bir şeyler mırıldanır gibi oldu su.
Ama kadın duymadı.
Ağırlaştı iyice zaman.
Aynı anda ağırlaştı göz kapakları kadının. Kapadı gözlerini. Piyanonun vuruşları arasına serildi dalgaları denizin.
“İşte!” dedi kadın. “Bunun için buradayım.”
- Her Saniye aklıma hücum eden bıktırıcı dünyevi replikleri sessize almak için...
Uykularıma delik açan saçmalıkları işitmediğim tek yer senin yanın olduğu için…
Sözde mecburiyetlerin peşinden sürüklenmediğim tek kovuk burası kaldığı için…
Dinledi deniz. Hiç aksamayan ritmiyle bilgece sustu.
Sonra isteksizce hareketlendi kadın. Mor banka bir daha baktı.
“Hoşçakal” dedi sırdaşına.
- Belki kar yağar yakında. Çok üşütmezsen ellerim , söyleyeceklerim var daha.